Tarihte görülmedik bir “ölçüm fetişi” yaratmış olsa da internet kendi kullanıcı sayısına yönelik net bir bilgi sunmaktan aciz. Birleşmiş Milletler’den özel araştırma şirketlerinin raporlarına kadar geniş bir veri havuzunun kesişimi, dünya nüfusunun yüzde 66’sına denk gelen yaklaşık 5 milyar 200 milyon kişinin internet kullandığını ortaya koyuyor. Üstelik bu şanslı kesimin dahi yüzde 89’u standartların çok altında hizmet alıyor.
Kimilerine son derece düşük gelebilecek bu yaygınlık oranı, modern çağ tezatlıklarından dem vurmak için güzel bir bahane. Zira her şeye rağmen bugün internete erişebilen kişi sayısı, evinde tuvaleti olanlardan fazla. Neyse ki insanlık bu derdi aşmak için el birliğiyle (ve dev bütçelerle) çabalıyor.
Tuvaletleri değil; interneti yaygınlaştırmak için elbette.
Zaman zaman öncelikleri arasından çıksa da varlığı internete bağlı küresel internet devleri, altyapılarını güçlendirmek ve kendilerini daha erişilebilir kılmaya milyarlarca dolar yatırıyor. Google ve Facebook başta olmak üzere pek çok dijital dev, operasyon maliyetlerini düşürmek için okyanusların tabanını kendi kullanımlarına özel fiber kablolar ile kaplıyor. Bir diğer yarış, erişim maliyetini düşürerek kullanıcı tabanlarını genişletmek üzerine. Yeryüzündeki mevcut yapıların zorlayıcı şartları yüzünden bu rekabet kendini daha çok gökyüzünde gösteriyor.
Google’ın araladığı kapı
Bu konudaki ilk hamle Google’dan geldi. Firma 2011’de hayata geçirdiği Loon adlı girişimiyle 18 km yükseklikte seyredecek otonom balonlar yardımıyla yeryüzünün her noktasını internete erişilebilir hale getirmeyi hedefliyordu. (Loon’un başında TED Ankara Koleji’nin ardından ABD / MIT Üniversitesi’nden mezun olan ve bu proje için NASA’daki görevinden ayrılan Barış Erkmen bulunuyordu.) Facebook ise 2016 yılında Güneş enerjisiyle çalışan insansız planörü Aquila ile yine gökyüzünden ücretsiz internet dağıtabilmenin yollarını aramaya başladı.
Geliştirme safhasındaki Loon, 2017’de yaşanan Maria Kasırgası sebebiyle mobil erişim altyapısı tamamen çöken Puerto Rico’ya 30 balon yardımıyla 4G erişimi sunarak “sınavı geçmişti”. Ne var ki 21 Ocak 2021 tarihinde (Google’ın çatı şirketi) Alphabet, “ticari olarak gelecek görülmediği ve sanılandan daha riskli olduğu” gerekçesiyle projeyi sonlandırdı.
Şirket kısa süre sonra kurduğu -yine Barış Erkmen liderliğindeki- Taara adlı projeyle bu sefer lazer ışınlarıyla yüksek hızlı internet köprüleri kurmaya odaklandı. Sistemin temelini baz istasyonu benzeri aktarım noktaları arasında lazer ışınlarıyla veri aktarımı oluşturuyor. Kongo’da gerçekleştirilen ilk deneyde 4,8 km mesafedeki iki nokta arasında, saniyede 20 GB hızla, 700 TB veri transferi başarıyla tamamlandı. (24 Eylül 2021 tarihli yazımdan hatırlayanlar olabilir.)
Göklerden internet dağıtma projesi Facebook tarafında da kızağa çekildi. Ancak özellikle Asya, Orta Doğu ve Afrika’daki yoğun nüfuslu ve altyapısı sorunlu ücretsiz internet erişimi sunmayı hedefleyen InternetOrg projesi yoluna devam etti. Facebook’un 2013’te aralarında Ericsson, Samsung, Nokia, Qualcomm’un da bulunduğu 6 ortağıyla başlattığı bu girişim “Free Basics” adıyla 300 milyon kullanıcıyı dijital dünyayla buluşturuyor.
Elon Musk’ın sihirli dokunuşu
Bu ligin en yeni ve en iddialı oyuncularından biri, Elon Musk’ın uzay girişimi Space X’e bağlı hizmet veren Starlink Projesi oldu. Çok sayıda alçak yörünge uydusu üzerinden çanak anten sahibi abonelerine erişim sunan şirket, Musk’ın 2014 yılından bu yana üstünde kafa yorduğu bir modeli temel alıyor.
2015’te faaliyete geçen Starlink’in 2021 itibarıyla bin 700 uydusu uzaydaki yerini aldı. Hedef 42 bin adetle yerküreyi dev bir bulut misali sarmak. Mevcut haliyle bile dünyanın hemen her noktasına hizmet verebiliyor olsa da şimdilik sadece lisans alabildiği 25 ülkede deneme kapsamında çalışıyor (Türkiye henüz bu listede yok). Aylık 99 dolar karşılığında sunulan 50-250 Mbps hızındaki erişim, geçtiğimiz günlerde duyurulan aylık 500 dolarlık Starlink Premium ile 150-500 Mbps aralığına çıkıyor.
Musk’ın bu hevesi uzay çöplüğünü büyüttüğü ve ışık kirliliği yarattığı iddiasıyla yüzünden uzay gözlemcilerden; ulusal egemenliklerini tehdit ettiği iddiasıyla kamu yöneticilerinden yoğun eleştirilere maruz kalıyor. Ancak kendi amacına yönelik en büyük sorun “maliyet”. Fiyatlarından da anlaşıldığı gibi (emsallerinin aksine) Starlink şu an çok az kişinin altından kalkabileceği bir seçenek.
Uydu destekli internet erişimi alanında Amazon’un da 2019 yılında hayata geçirdiği “Kuiper Systems” adlı bir girişimi var. Rakiplerine kıyasla hayli sessiz görünen şirketi 2018’de SpaceX’ten kovulan Rajeev Badyal yönetiyor.
Devlet destekli rekabet
Yarışın gidişatını değiştirmeye aday bir girişim, en beklenmedik anda Çin’den geldi. Dünyanın en kalabalık internet nüfusuna sahip olması ya da iletişim teknolojileri ve patentleri konusundaki liderliği gibi kriterler düşünüldüğünde bu hamlenin kaçınılmaz olduğu ortada.
Çin’in GalaxySpace adlı projesi, Starlink’ten çok daha az sayıda uyduyla, 5G standardını kullanarak, 500 Mbps hızında erişim sunmayı hedefliyor. Bu doğrultuda önümüzdeki 3 ay içinde bin adet uydunun hizmete girmesi planlanıyor.
Çin coğrafyasının büyük kısmının halihazırda 5G ağı kapsamında olduğu hatırlandığında, bu altyapının daha çok ülkenin kendi sınırları dışındaki askeri ve ticari uzantılarına hizmet edeceği düşünülüyor. Ancak herkese açık ticari bir uzantısının olacağını tahmin etmek de güç değil.
İnternetin yaygınlaşması, hızlanması ve ucuzlamasına yönelik beklenti, insanlığın küresel ölçekteki en büyük ortak paydalarından biri şüphesiz. Ancak oyunculara bakıldığında bu sürecin sonucunda ulusal altyapıların işlevsizleşmesi, yerel yatırımcıların oyun dışına itilmesi ve insanlığın bu kadar hayati bir konuda bir avuç şirkete mahkum kalması da olasılıklar arasında.
Haftanın tortusu: Uçuk, suçiçeği ve kansere yönelik 3 yeni mRNA aşısı geliştirildi
- Disney, eğlence parklarındaki hayatı terk etmek istemeyenler için içinde “yaşayabilecekleri” mahalleler inşa edecek. Cotino adını taşıyacak ilk yaşam alanı projesi, şirketin Kurucusu Walt Disney’in de bir süre yaşadığı yaşadığı California eyaletindeki Rancho Mirage şehrinde yükselecek.
- Britanya sosyal medya camiasının popüler isimlerinden Ali Ayad tarafından kurulan Madbird adlı tasarım ajansının internet sitesinde yer verdiği müşteri ve çalışanlarının tamamına yakınının sahte olduğu ortaya çıktı. Sitede yer alan şirket merkezi ilgisiz bir eve ait. Kurucu Ortak olarak görünen kişinin ise olaydan haberi bile olmayan Praglı bir kovan üreticisi olduğu anlaşıldı. Ali Ayad’ın en büyük mağduru gerçek bir şirkette çalıştığını sanarak ödenmeyen maaşlarının umuduyla yaşayan bir avuç çalışanı oldu.
- 2021 yılında ABD’de Kongre’ye saldırıya kadar giden ayaklanmaların merkezinde aşırı sağcı Qanon hareketi olduğu Amerikan yetkililer tarafından biliniyor ancak arkasındaki isimlere ulaşılamıyor(du). Metinler üzerinde yapay zeka destekli çalışmalarıyla bilinen İsviçreli girişim OrphAnalytics, hareketin aktif olduğu 8kun (8chan) adlı forumdaki paylaşımları sosyal medyadaki paylaşımlarla karşılaştırarak Q lakaplı gizemli liderin kimliğini açığa çıkardı. Stylometry adlı teknikle yapılan ve yüzde 93 tutarlılık oranına sahip rapora göre Qanon hareketinin arkasındaki isim ya Güney Afrikalı yazılımcı Paul Furber ya da ABD’li Milletvekili adayı Ron Watkins. Her iki isim de iddiayı reddetti.
- Birçok sosyal ağdaki hesapları dondurulan eski ABD Başkanı Donald Trump, kendisine ait “Truth Social” adını taşıyan sosyal medya uygulamasını hizmete sundu. Kayıt olmak isteyen bazı kullanıcılar gelen aşırı talepten ötürü sıraya alındıklarına yönelik bir mesajla karşılaştı.
- Chainalysis şirketinin raporuna göre kriptoladığı bilgisayar sistemlerini açacak şifre için fidye talep eden virüslerden elde edilen gelirin yüzde 74’ü Rus hacker’lara gidiyor.
- Sony, son dönemin en hızlı yükselen aksesuarlarından kulaklık pazarına yenilikçi bir ürün sundu. LinkBuds adlı kulaklığın en önemli özelliği etraftaki sesleri yalıtırken seçici davranması. Bulunduğunuz ortamda duymanız gereken sesler ile dip gürültüsünü ayırabilen LinkBuds, dairesel bir tasarıma ve 200 dolar fiyata sahip.
- Toplam miktarı bilinmemekle birlikte, 4 farklı kıtadaki gizli kasalarda sakladıkları Bitcoin servetleri yüzünden “Bitcoin Ailesi” olarak adlandırılan Hollanda vatandaşı aile son 5 yılda 40 ülkede yaşadı. Bu seyahatin sebebi, vergiden kaçınarak yaşanabilecek en güzel ülkeyi bulmaktı. Aradıkları yanıtı bu hafta bulan aile, kripto varlıklardan gelir vergisi almayan tek Avrupa ülkesi Portekiz’e demir attı.
- Britanya merkezli ve özel sermayeli uzay girişimi Virgin Galactic, sıradaki ticari uzay seferi için biletleri satışa sundu. 90 dakika sürecek ve yıl sonunda gerçekleşecek yolculuğun bedeli 450 bin dolar olarak belirlendi. Heveslilerin 150 bin doları şimdiden yatırması gerekiyor.
- mRNA tabanlı Covid-19 aşılarıyla bilinen Moderna şirketi, uçuk, suçiçeği ve kansere yönelik 3 yeni mRNA aşısı geliştirdiğini duyurdu.
- Göbek kordonu kanından elde edilen kök hücre nakliyle gerçekleştirilen yeni bir tedavi metodu sonucu bir kadın HIV sebepli AIDS hastalığından kurtuldu. Böylece tedaviyle AIDS’i yenen kişi sayısı 3’e yükseldi.