İlk olarak ABD’li siyaset bilimci Joseph Nye tarafından seksenli yılların sonuna doğru gündeme getirilen “yumuşak güç” (soft power) kavramı, karşı tarafın fikirlerini ve eylemlerini silahlı güç (ordu) kullanmadan kendi lehine değiştirebilme kabiliyetini temsil ediyor. Terimin kısa sürede hemen her alanda kabul görmesinin ardından Nye, literatüre “akıllı güç” (smart power) adlı yeni bir kavram daha kazandırdı. Bu yeni terim, yumuşak gücü iyi bir stratejiyle eş zamanlı kullanarak etkisini daha da perçinlemeyi tanımlıyordu.
2011’de İbranice yazdığı Sapiens adlı kitabın 2014 yılında önce İngilizceye, ardından 60’tan fazla dile çevrilmesiyle yakın geçmişe damgasını vuran İsrailli tarihçi Yuval Noah Harari, geçtiğimiz günlerde TED küratörü Bruno Giussani ile gerçekleştirdiği bir söyleşide kitabında da dile getirdiği bir tespitin altını çiziyordu: Neredeyse 20 yıldır dünya genel anlamda barışın egemenliğinde yaşıyordu. İntihar ederek hayatını kaybedenlerin sayısı, savaşta ölenleri geride bırakmıştı. Belleğinde “100 Yıl Savaşı” adlı akılalmaz bir vahşet taşıyan Avrupa’da savunma harcamaları toplam bütçenin yüzde 3’üne kadar gerilemişti (küresel ortalama yüzde 6’ydı). Oysa imparatorluklar döneminde Avrupa coğrafyasında dahi bu oran yüzde 80’lere kadar çıkıyordu.
24 Şubat 2022 tarihinde Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin ardından pek çok şey gibi bu da değişti. Başta Almanya olmak üzere pek çok Avrupa ülkesi savunma sanayi bütçelerini bir anda iki katına çıkarma kararı aldı. Savaşın yoğun sis tabakası, huzurun ve refahın kol gezdiği toprakların üstünü bir anda kapladı.
Akıllı güç sahnede
Ne var ki Rusya-Ukrayna Savaşı barut kokan cephelerdeki ölüm kusan ordulardan çok, tarihte benzerine rastlanmadık şekilde organize olmuş akıllı gücün potansiyelini ortaya koydu. İşgalin ilk gününden itibaren başlayan küresel yaptırımlar, en iyi filmler listesinden (onlarca yıl önce ölmüş) Rus yönetmenlerin silinmesi ya da uluslararası yarışmalardan Rus “kedilerinin” çıkarılması gibi ölçüsüz ve anlamsız örneklere de sahne olmakla birlikte, savaşta silahlar dışında ne kadar çok sayıda aracın olduğunu gösterdi. Üstelik bazıları silahlardan çok daha etkiliydi.
Rus varlıkların dondurulması, ticari boykot, temsilciliklerin kapatılması, seyahat yasakları, vize uygulamaları, hava sahalarının kısıtlanması şeklinde başlayan yaptırımlar serisi, Rusya’nın siyasi ve ticari birliklerden çıkarılması, anlaşmaların feshi, finansal sistemlerden yalıtım şeklinde sonu gelmeyen bir listeye dönüştü.
Tarihinin en büyük değer kayıplarından birini yaşayan Rus para birimi ruble, Rusya Merkez Bankası’nın faiz artırma kararına rağmen düşüşünü sürdürdü. Sebebi, Rusya’nın 630 milyar dolara yaklaşan rezervinin ABD, Avrupa Birliği, Britanya ve Kanada’da bulunan kısmının dondurulmuş ve kredi kapılarının kapatılmış olmasıydı.
Küresel çaptaki yaptırımları raporlayan Castellum grubunun 7 Mart tarihli raporuna göre Ukrayna’ya yönelik işgal harekatının ardından Rusya, İran’ı da geride bırakarak dünyanın en fazla sayıda yaptırıma uğrayan ülkesi unvanını kazandı. İsviçre, Avrupa Birliği, Kanada, Avustralya ve ABD başta olmak üzere onlarca ülke toplamda “2 bin 778” yaptırım kararıyla Rusya’ya tek bir mermi dahi sıkmadan ağır darbeler indirdi. (Hemen her ülkede bu adımların yanlış olduğunu savunan görüşler olduğunu da kayıtlara geçirelim.)
Elektronik cihat
Savaşın en kritik cephelerinden biri “internet”. Her iki tarafın propaganda için dört elle sarıldığı araçlarda söz konusu yaptırımlar sebebiyle Rus yanlısı kaynaklar -tehlikeli bir tercihle- susturuldu.
İnternet ansiklopedisi Wikipedia’da gelişmeleri takip eden sayfalar dahi tarafların kıyasıya mücadelesine sahne oluyor. Bin 700’den fazla güncellenen ve 15 milyona yakın görüntülenmeye ulaşan “2022 Russian invasion of Ukraine” başlıklı sayfada Rus yanlıları engellendiklerini öne sürerek sorumlu editörlere ateş püskürüyor. Tartışmaya dahil olan Rusya İnternet Düzenleme Kurumu Roskomnadzor, Wikipedia’ya erişimi engellemeyi gündemine aldı. Facebook ve Twitter gibi bir dizi sosyal ağ halihazırda engellenmiş durumda.
Sivil mücadelenin enteresan yansımalarından biri de mekan ve hizmetleri listeleyen siteler. Yüz binlerce “gönüllü”, Ruslara ait otel, restoran, kafe ve benzeri işletmelere düşük puanlar verip olumsuz yorumlar yaparak sıralamalarını düşürüyor.
Ukrayna yönetimi bu hafta yaptığı bir açıklamada dünyanın dört bir yanından 400 bin hacker’ın çeşitli şekillerde mücadelelerine destek verdiğini iddia etti.
Fişi çekme girişimi
Bu süreçteki en endişe verici gelişme, Ukrayna yönetiminin görülmemiş çaptaki bu küresel desteği arkasına alarak (dezenformasyon ile mücadele adına) Rusya’nın internet ile bağlantısının kesilmesi için ICANN adlı kuruma başvurması oldu.
Çoğu kullanıcının adını bile duymadığı ICANN (Internet Corporation for Assigned Names and Numbers), 1998 yılında ABD’nin Los Angeles şehrinde kurulmuş, kar amacı gütmeyen bir yapı. Şöhretinin aksine işlevi emsalsiz bir kudrete sahip. Zira internetin kalbi sayılan DNS altyapısını ve alan adlarını bu kurum yönetiyor. Bir ülkenin hangi alan adı uzantısını kullanacağına o karar veriyor. Dahası, hangi web adresinin hangi IP numaralı sunucuya ait olduğunun kaydını tutan DNS sistemini ayakta tutuyor. Bir başka deyişle teknik olarak internetin çalışmasını sağlayan anahtar ICANN’in elinde.
Türkiye dahil dünyanın pek çok ülkesinden paydaşı olsa da, ICANN’in ABD merkezli oluşu geçtiğimiz yıllarda Birleşmiş Milletler görüşmeleri dahil pek çok alanda, kıyasıya tartışıldı.
Bu isyanın daimi üyelerinden biri de her zaman Rusya’ydı. Ancak Rusya, diğer ülkelerin aksine somut bir adım atarak kendini olası risklerden koruyabilmek adına 2018 yılında ulusal bir alternatif için düğmeye bastı. Türkiye’deki BTK’nın (Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu) Rus karşılığı Roskomnadzor -gerektiği durumda- Rus internetinin dünya ile bağlantısını keserek kendi içinde (kapalı devre) çalışmaya devam edebilmesini sağlayan bir altyapı geliştirdi. Hatta tamamlandığı 2019 yılında bir siber tatbikat ile denenerek çalıştığı teyit edildi.
Ukrayna’nın ICANN’e başvurusu reddedildiği için Rusya bu sistemi devreye alma ihtiyacı duymadı. Ancak bu gelişme, yaşamın neredeyse her alanında kilit role sahip internetin yönetimi tartışmalarını “sular durulunca” yeniden gündeme getirmenin de kapısını araladı.
Haftanın tortusu: Belleğin beyindeki oluşum süreci görüntülendi
- Rusya ve Ukrayna arasındaki gerilimi çevredeki her ülkeye “enerjide dışa bağımlılık” konusunun hassasiyetini acı bir tecrübeyle gösterdi. Almanya, hem Avrupa’nın en büyük sanayi ülkesi hem de Rusya’nın en bağımlı enerji ithalatçısı olması sebebiyle ulusal stratejisinde değişikliğe gitme kararı aldı. Buna göre ülke 2035’e dek tüm enerji ihtiyacını yenilenebilir kaynaklardan karşılayacak. Plana göre Almanya bu yılın sonunda nükleer, 2030 yılına dek kömür santrallerini kapatacak.
- Ukrayna ordusu Facebook’tan yaptığı çağrıyla drone sahibi vatandaşları cihazlarını orduya bağışlamasını istedi.
- İtalyan hükümeti çip fabrikası kurmak için 4 milyar euro’luk bir fon oluşturdu. Hedef 2030 yılında üretime geçebilmek.
- Amazon ABD’de hizmet veren 66 fiziki kitap dükkanını kapatma kararı aldı. Firma sözcüleri bu adımın temel gıda ve tekstil alanındaki fiziki mağazalarına odaklanmak için atıldığını belirtti.
- Samsung’un cep telefonlarında performans ölçümü yapan “benchmark” uygulamalarında yüksek puan alabilmek için 10 binden fazla uygulamayı yavaşlattığı ortaya çıktı. Güney Koreli bir forumda paylaşılan verilere göre buna sebep olan şey “Game Optimizing Service” adlı bir (sabit) sistem uygulaması. Olayın ortaya çıkmasının ardından Samsung bir yazılım güncellemesiyle bu durumu düzelteceğini açıkladı.
- 15 yıldır ev sahipliği yaptığı kendine özgü içeriğiyle Türkiye internetinin önemli yapı taşlarından Bobiler, Twitter hesabından yaptığı duyuruyla 26 Mart itibarıyla yayına “uzun bir süre” ara vereceğini açıkladı.
- TikTok video paylaşım uzunluğunu 10 dakikaya çıkardı.
- Elon Musk’ın uzay şirketi Space X’ten ayrılan bir grup mühendis tarafından kurulan Arc Boats, deniz araçlarını da elektrik enerjisiyle tanıştırmak istiyor. 300 bin dolar etiketli “Arc One” adlı 3 tonluk ilk model, 220 kWh gücünde piliyle 500 beygir güç üreterek saatte 40 mil hıza ulaşabiliyor.
- İnek sütündeki proteinlerin eş değerini üreten özel bir mikroflora geliştiren Perfect Day şirketi, ürettiği ikame sütü piyasaya sürdü. 2014 yılında kurulan girişimin hayvan mamulü içermeyen bu ürünü laktoz ve kolestrolsüz olmanın yanı sıra doğal inek sütüne kıyasla yüzde 67 oranında daha az şekerli.
- Intel, kripto para madenciliği için yeni bir çip tasarladığını açıkladı. Şirketin iddiasına göre bu çip SHA-256 bazlı çalışan GPU ünitelerine kıyasla 1.000 (bin) kat daha iyi performansa sahip olacak. İlk üretimin müşterileri şimdiden belli: Argo Blockchain ve Twitter’ın kurucusu Jack Dorsey’nin girişimi Block (eski Square).
- 2016 yılında yarattığı BitConnect adlı kripto para birimi üzerinden saadet zinciri kurduğu ve 2.4 milyar dolar haksız kazanç elde ettiği iddiasıyla ABD’de hakkında soruşturma açılan Satish Kumbhani sırra kadem bastı. 36 yaşındaki Hindistan vatandaşı Kumbhani, parasını yatıran kişiler tarafından ölüm tehditleri de alıyordu.
- Kurduğu kripto para borsası FTX ile dünyanın en genç milyarderi olan Sam Bankman-Fried, insanlığa hayırlı projelere aktarılmak üzere 1 milyar dolarlık bir fon kurdu. Tutarın en az 100 milyon doları bu yıl içinde harcanacak. FTX Future Fund adı verilen fon, şimdiden örnek oluşturabilecek 24 alanı belirleyerek sitesinden paylaştı. Listenin girişimciler için de fikir verici olduğunu söylemek gerek.
- Kanser tedavisindeki en belirleyici ayrıntılardan biri, ilacı doğru noktaya ve doğru miktarda ulaştırabilmek. ABD / Rice Üniversitesi, geliştirdiği bir implant ile her iki konuda tutarlı sonuçlar alarak sadece 1 hafa içinde deney farelerindeki tümörlerin yüzde 100’ünü yok etmeyi başardı. İnsan üzerindeki birinci aşama deneyler bu yılın sonunda başlayacak.
- ABD / Güney California Üniversitesi tarafından yürütülen bir çalışma, denek olarak kullanılan bir balığın belleğinin oluşumunu gerçek zamanlı kaydetmeyi başardı. Quanta dergisinde yayımlanan makaleye göre veriler balığın beynindeki nöral ağların gözlemleri sonucu yeniden bağlantılar kurmasını içeriyor. Deneyde kullanılan Zebra balığı türünün amigdalası olmadığı için aynı yöntemin henüz insan beyni gibi karmaşık sistemlerde ne kadar işe yarayacağı bilinmiyor.