Dakota Johnson’u şahsen tanımıyor olsanız da eğer sinema meraklısıysanız kim olduğu ile ilgili bir fikriniz olmalı. Kendisi Melanie Griffith ile Don Johnson’un kızı olur; Grinin Elli Tonu filmindeki “esas kız” oydu. Meğerse anneannesi de Tippi Hedren imiş; gördüğünüz gibi insan her yaşında yeni bir şey öğrenebiliyor. Tippi Hedren’i de Hitchcock’un “Kuşlar” filminden hatırlıyor olmalısınız. Hedren artık 91 yaşında, elini eteğini sinema dünyasından çekeli çok oldu. Hedren’i bu hafta sonu tekrar hatırlamamızın nedeni, torununun geçen gün yaptığı bir ifşaat oldu. Gerçi bu yeni bir bilgi değildi; sinema meraklılarının bildiği bir durumdu. Tippi Hedren, Hitchcock üzerine yazılmış bir kitap için konuşmuş ve sinemanın bu dahi yönetmeninin aslında aşağılık bir tacizci olduğunu açıklamıştı. Hitchcock, Kuşlar filminin setinden sonra Hedren’i oteline bırakma bahanesiyle limuzinine almış ve arka koltukta üzerine atılıp, öpmeye kalkmıştı. Hedren direnip, otomobilden inmekte ısrar etmiş ve ondan sonraki hayatı da yönetmen tarafından cehenneme çevrilmişti. Buna Kuşlar filmi çekilirken, “maket kuş kullanacağım” deyip gerçek kuşları kullanması da dahil. O sahnede kuşların saldırısı nedeniyle Hedren’in yanağının parçalandığını, gözünün çıkmaktan şans eseri kurtulduğunu da hatırlatayım. Bununla da sınırlı kalmamış, kafayı Hedren’e takan yönetmen, oyuncunun sinema kariyerini de bitirmeye çalışmıştı. Hedren olayın üzerinden hayli zaman geçtikten sonra otomobilin arka koltuğunda hissettiklerini “korkunç bir andı” diye açıklayacaktı. O günlerde bunu medyaya duyurmamasını da şöyle anlatmıştı: “1960’larda cinsel taciz diye bir şey bilmiyorduk!” Hatırlarsınız, geçen haftaki yazımda tam şu noktada kalmıştım: “Sosyolog Kintzele şöyle yazmış: “Tavlama cinsiyetler arasında bir karşılaşma biçimidir ve sosyolojinin incelediği tüm biçimler gibi tarihsel değişimlere maruz kalır.” Toprağı bol olsun, “koca sakallı iktisatçı” da buna dikkat çekmeye çalışmıştı. Tarihsel değişimler, üretim ilişkilerinden kaynaklanır, üretim araçlarının mülkiyeti ile ilgilidir. Kadının, toplum içindeki yerini değiştiren tarihsel dönüşümler, bundan çıkar. Şimdilerde Marxist olmak pek moda bir durum sayılmaz ama dedim ya ben geri kafalıyım.” Ve kabul oylarının çokluğu nedeniyle de kaldığımız bu yerden devam edelim. ***
Sadece 1960’larda değil, homo sapiensin iki ayağı üzerinde yürümeye başladığı günlerde de böyle bir kavram yoktu. Ve bu kavramla tanışmamız, belli bir tarihsel dönemeçte oldu ki o da kadınların, çalışma hayatında bağımsız bireyler olarak boy gösterdikleri çağımıza denk geliyor.
19.11.2021 04:30
“Sarkan” ile “flörtçü” arasındaki kırmızı çizgi
A+
Yazı Boyutunu Büyüt
A-
Yazı Boyutunu Küçült
* Bu haber/yazı ve resimlerin eser sahipliğinden doğan tüm hakları Haftalık Yayıncılık Anonim Şirketi’ne ait olup işbu yazı/haber ve resimlerin, kaynak gösterilmeksizin kısmen/tamamen izin alınmaksızın yeniden yayımlanması yasaktır. Haftalık Yayıncılık Anonim Şirketi’nin, 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 24. maddesinden doğan her türlü hakkı saklıdır.
Mutlu evliliğin formülü: Biraz nefeslenin!
05 Aralık 2025
Mrs. Playmen’le kesişen yollarımız...
28 Kasım 2025
Öpüşmenin tarihi değişti ama eylem hâlâ aynı
21 Kasım 2025
Kurgucinselliğe hazır mısınız?
14 Kasım 2025
Gidiyorlar: Bir nefes oksijen için!
Tüm Yazıları
07 Kasım 2025