20 Temmuz 2025, Pazar
04.07.2025 04:30

“Yetkisiz” bir turistin gözlemleri

A+ Yazı Boyutunu Büyüt A- Yazı Boyutunu Küçült

Tartışmasız bir gerçek ki Türkiye her turist için pahalı bir ülke. Bebek’in popüler balık lokantasındaki sıradan bir yemek ile New York’taki üç Michelin yıldızlı balık restoranındaki “Şefin Menüsü”nün fiyatı neredeyse aynı... Turizm acentesi yöneticilerine göre Türkiye’deki fiyatlar Dubai ile yarışıyor. İspanya ve Yunanistan ise bize göre çok daha ucuz. Ama bu tuhaflığın kaynağı lokanta sahiplerinin açgözlülüğü değil, maliyetler unutulmamalı


Turizm Bakanı’nın Türkiye’nin turizmdeki rakiplerini yerinde görmek için ülke ülke gezdiğini, bunu yaparken de harcırah filan almadığını, teknesine davet ettiği “Cumhurbaşkanı uçağının müdavimlerinin birinden” öğrendik.

Ben de kendi paramla ülke ülke gezebiliyorum ama “rakiplerin ne yaptığı” ile ilgili izlenimlerim bir işe yaramıyordu.

Bu haberi okuyunca ani bir aydınlanma yaşadım, yazayım da bir Türk turistin, yetkisiz bir turist olarak gözlemleri belki işe yarar diye aklımdan geçirdim.

Ülkemiz turizmi bu yıl çok parlak görünmüyor, bu benim kişisel gözlemim.

Sabahları yürüyüş yaparken genellikle dar gelirli yerli ve yabancı turistlerin tercih ettiği otellerin önünden geçiyorum.

Benim yürüyüş yaptığım saatlerde otellerin müşterileri kahvaltıda oluyorlar; sahildeki şezlonglarda da “havlu savaşlarını” kazananların havluları oluyor.

Bu aylarda kahvaltı yapılan yerlerdeki doluluk, çıplak gözle hissedilir derecede az.

Tesadüf bu ya, Bakan beyin teknesini de (tekne diyorum ama lafın gelişi, bildiğin vapur sayılır) Leros’ta gördüm. Demek ki aynı tarihlerde aynı gözlemleri yapabilmiş olmalıyız.

Şurası tartışılmaz bir gerçek ki Türkiye her tür turist için pahalı bir ülke.

Bodrum’da en sıradan lokantada abartmadan yiyerek ve içerek ödemeniz gereken para adam başı 4 bin lira civarında. Tüketiminize bağlı olarak 500 lira az olur, 500 lira çok olur.

Bitez sahildeki bir lokantanın fiyatlarını veriyorum:

İki kişilik karışık meze tabağı: 1200 lira. Ara sıcak olarak karides güveç: 1150 lira. Siz bir et yemeği seçtiniz: 1250 lira. Sevdiceğinize iyi ızgara edilmiş bir levrek (çiftlik tabii) söylediniz: 900 lira. Bir limonlu cheesecake paylaştınız: 400 lira. Kuver ve su da benden olsun, içkisiz hesabınız 4 bin 900 lira. İki Türk kahvesi 300 lira. Bir ufak rakı içtiyseniz 1350 lira ekleyin. Orta kalite bir şişe beyaz şarap 1750 lira.

Son derece basit bir akşam yemeği. Abartı yok, aşırı fiyatlamadan söz edemeyiz, lokantanın maliyetlerini tahmin edebilirsiniz. Ödeyeceğiniz hesap turist parasıyla 150 euro’nun üzerinde.

Yüzerek gidemezsiniz ama kayıkla gidebileceğiniz mesafedeki Kos’ta böyle bir yemeğe ödeyeceğiniz fiyat 80 euro’yu geçmiyor.

Bakan Bey bunu gözlemlemiş olmalı tabii ama buna karşı nasıl bir önlem geliştirebilir, bilmiyorum.
Elbette lokantadan lokantaya fark var.

Özel konum fiyatı değiştirir

Maça Kızı’nı geçiyorum, lahmacunu şu fiyata satıyorlar muhabbeti çok anlamsız.

Dünyanın her yerinde böyle özel konuma sahip oteller ve lokantalar, böyle fiyatlama yapabiliyorlar.

Kimsenin kafasına silah dayamıyorlar çünkü; buraya gel, aç ağzını lahmacun yiyeceksin diye! O ayarda lokanta açarsanız, siz de o fiyata satabilirsiniz tabii.

Ama daha o ayara gelmemiş kebapçılarda bile adam başı 100 euro hesap isteniyorsa bunda bir tuhaflık olduğunu kabul etmek gerekiyor.

Bir arkadaşımın üyesi olduğu uluslararası bir motosiklet kulübü var.

Farklı milletlerden motosiklet tutkunları bir araya geliyorlar ve her yıl bir ülkeyi baştan sona geziyorlar.

Bu yıl bahar aylarını Türkiye’de geçirdiler ve finali İstanbul’da yaptılar.

Bebek’te son zamanlarda çok moda olan bir balık lokantasında gala yemeği yediler, hesap paylaşılıyor.

Gelen hesap adam başı 12 bin lira. Patlıcan köz, salata, ılık karides ve balık ile şarap.

Adam başı 300 doların üzerinde.

New York’ta üç Michelin yıldızlı balık lokantası Le Bernardin’de “Şefin Menüsü” 350 dolar. İnce dövülmüş ton balığı katmanları arasında kaz ciğeri ile başlıyor. Buharda pişmiş ıstakoz, baharatlı kabuklu deniz ürünleri ile devam ediyor. Ağır ateşte pişmiş somon üzeri Osetra havyarı, yaban turpu emülsiyonu içinde.

Tavada, tereyağında kızartılmış Dover dil balığı, fırında kılıç balığı yanında kızartılmış nori pilavı, trança buğulama, yoğurt şerbetinde baharatla kavrulmuş kiraz ve sıcak Peru çikolatalı kek.

1 kilo bonfile bizde 3 katı

Hangisi aldığı 300 küsur doları hak ediyor dersiniz?

Tuhaflığın kaynağının lokanta sahiplerinin açgözlülüğü olmadığını, maliyetlerinin unutulmaması gerektiğini de hatırlatayım.

1 kilo bonfile Yunanistan’da bizim paramızla Türkiye’dekinin üçte biri, Yunanistan’daki asgari ücret bizimkinin iki katı.

Yani diyeceğim şu ki Bakan Bey turizmdeki rakipler ne yapıyor diye gezip dolaşırken, “o ses” de rakipler ülkelerini nasıl yönetiyorlar da enflasyon rekoru kırmadan bu işi başarıyorlar diye eğitim gezisine çıkmalı.

Acil çözüme ihtiyaç var

Kaan Zenginli’nin Türkiye gazetesinde yayımlanan haberine göre Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği İzmir Başkanı Kıvanç Meriç “Bugün bizim turizmde yaşadığımız esas problem, Türkiye’nin kendi içindeki ekonomik koşullardan kaynaklanıyor” diyor.

Meriç “Biz şu an hâlâ girdi maliyetleri ile satışlarımız arasındaki makasta daha kârlı nasıl çıkarız mücadelesini veriyoruz. Bu da maliyetlere, dolayısıyla fiyatlara yansıyor. Bir yandan ‘Çok pahalı oldunuz’ şikayetlerini duyuyoruz, bir yandan da yabancı turistin tercih listesinden yavaş yavaş çıktığımızı görüyoruz. Devlet ve sektör olarak artık şunu kabul etmeliyiz: Türkiye turizmde fiyat avantajını kaybetmiş bir destinasyon haline geldi. Bu tabloyu tersine çevirmek için acil çözümlere ihtiyacımız var.”

Alanya Turistik İşletmeciler Derneği Başkanı Burhan Sili ise “Kaliteyi korurken fiyat dengemizi de yeniden gözden geçirmeliyiz. Yoksa doluluk oranları düşmese bile kâr marjlarımız ciddi zarar görebilir. Yükselen maliyetler ve küresel rekabet, sektörümüzün daha temkinli davranmasını gerektiriyor” diyor.

Bu yıl 65 milyon turist ve 64 milyar dolar gelir bekliyoruz.

Mayıs verileri turist sayısında geçen yıla göre yüzde 1.81 kayıp yaşandığını gösteriyor.

Rusya’dan gelen turist sayısı yüzde 5.2 azalarak 1 milyon 722 bine düştü. Almanya’dan gelen turist sayısında yüzde 18.1 azalma görüldü ve bu ülkeden 597 bin 348 kişi geldi. Aynı dönemde Bulgaristan’dan gelen turistlerde yüzde 3.2, İngiltere’den gelenlerde yüzde 0.6 azalma görüldü.

Acente yöneticileri fiyatların artık Dubai ile yarıştığı kanısındalar.

İspanya ve Yunanistan Türkiye’ye göre çok daha ucuz.

Bu tabloda sevinilecek tek şey ise pahalı otellerimizin “full” çekmesi.

Onları da Kazak, Azeri, Rus ve Ukraynalı oligarklar dolduruyor ki bu diğer ülkelerden gelen paralı turistlerin aynı ortamda bulunmaktan çok da hoşlandığı bir müşteri grubu değil.

Turizm Bakanı gezip dolaşırken eminim bunu da gözlemlemiştir.

* Bu haber/yazı ve resimlerin eser sahipliğinden doğan tüm hakları Haftalık Yayıncılık Anonim Şirketi’ne ait olup işbu yazı/haber ve resimlerin, kaynak gösterilmeksizin kısmen/tamamen izin alınmaksızın yeniden yayımlanması yasaktır. Haftalık Yayıncılık Anonim Şirketi’nin, 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 24. maddesinden doğan her türlü hakkı saklıdır.

Mehmet Y Yılmaz
Mehmet Y Yılmaz