14 Mayıs 2024, Salı Gazete Oksijen
16.06.2023 13:05

Beyazperdede tam bir ünlüler geçidi: Asteroid City

İlk gösterimini geçen ay Cannes Film Festivali’nde yapan Asteroid City, sinemaseverleri bekletmeden vizyona giriyor. Filmin kadrosunda yok yok

Sinemayla biraz ilgiliyseniz, bir Wes Anderson filminden bir dakika izlemeniz , onun bir WA filmi olduğunu anlamanıza yeter! Hiç kimseye benzemeyen set tasarımları, gerçek dünyada var olmayan bir renk paleti, neredeyse her bir sahneyi durdurup tekrar izleme isteği uyandıran kareler, gerçeklikle rüya arasında sizi sürükleyen sahneler. Wes Anderson bir büyücü gibi aklınızı alır ve filmin sonuna kadar da kullanmanıza izin vermez. Onun filmlerini kendinizi içinde bulduğunuz bir rüya gibi izlemenizi ister. (Elbet bunlar benim düşüncelerim, WA’nın değil!!!)

1996 yılında kankası Owen Wilson’la senaryosunu yazdığı, başrolü Owen ve kardeşi Luke Wilson’ın oynadığı Bottle Rocket’la ilk uzun metrajını çeken Anderson, ardından hepsini çok sevdiğimiz dokuz filme daha imza attı. Bu filmlerden ikisi animasyon. Fantastic Mr. Fox ile benim ve bir çok hayvanseverin gözyaşlarıyla izlediği Isle of Dogs yetişkin animasyon tarihine adını altın harflerle yazdıran işler. Şimdiye dek izlemediyseniz, derhal peşine düşün!

Filmlerinin senaryosunu genellikle arkadaş çevresiyle yazan (aralarında Roman Coppola ve Jason Schwartzman gibi ünlüler de var) WA; çekimlerini yeni bitirdiği filmi The Wonderful Story of Henry Sugar’ı Roald Dahl’ın bir kitabından uyarladı. Hatırlatalım, Fantastic Mr. Fox da yine Dahl’ın bir kitabından uyarlamaydı.

Lakin WA, son filmlerinde özellikle The French Dispatch ve bu hafta izleyeceğimiz Asteroid City’de işin görselliğiyle daha fazla ilgilenip, içeriği biraz daha arka plana atmaya başladı. Filmi görsel anlamda ancak birkaç kez izleyerek keyfine varabileceğiniz detaylara boğmak en büyük takıntısı oldu. Bu takıntı sevenlerini ikiye böldü. Kimi buna bayılırken, kimileri Anderson sinemasının düşüşe geçtiğini düşünmeye başladı.

Ben de maalesef ikinci gruba dahil olanlardanım! İncelikle düşünülüp, tasarlanmış sahnelere dalmışken, neyi neden anlattığını unutup, bir sonraki sahnede gelen cümbüşe kapılı veriyorsunuz. Film sona erdiğinde neyi, nasıl ve neden anlattığını düşünürken buluyorsunuz kendinizi. Bir hız treninden inmiş hissederek ayrılıyorsunuz salondan. Asteroid City’nin bende yarattığı his, tam olarak bu oldu. Elbet yine çok önemsediğim ve her filmini merakla beklediğim biri WA ve öyle olmaya devam edecek .

Asteroid City, 1955 yılının Amerika’sında, bir çöl kasabasında geçiyor. (Bu arada film, İspanya’da çekilmiş, sebebini bilen bana da bildirsin lütfen!) Uzay bilimleriyle ilgilenen öğrenciler, onların velileri, küçük kasaba sakinleri ve genç karısını kaybetmiş bir baba ve çocuklarının; bu küçük kasabada yaşadıkları filme konu oluyor. Aslında bu izlediklerimiz bir televizyon şovunun ta kendisi. Uzaylıları takıntı haline getirmiş 1950’ler Amerika’sının bir parodisi. Bu programı sunan da davudi sesiyle Bryan Cranston. Bu bir yandan izlediklerinizi ciddiye almamanızı sağlarken, WA bize “sadece eğlenin” diyor sanki. Birbirinden ünlü isimlerin oynadığı filmde, figürasyon bile ünlülerden oluşuyor. Senaryoda da imzası olan Jason Schwartzman, Scarlett Johansson ve Tom Hanks; diğer ünlüler arasında rolü biraz daha büyük olan isimler.
Hızlı bir tempo, müthiş bir görsel dünya, birbirinden ünlü oyuncular ve onları tanıyıp/tanımama oyunuyla geçiveren 105 dakika. Asteroid City salonlarda