Türkiye depreme derin bir barınma krizi içinden geçerken yakalandı. Depremden önce her yıl 250 bin olan konut açığı depremle birlikte ortaya çıkan acil talep artışıyla birlikte önümüzdeki yıllarda konut üretimini ikiye, üçe katlamak zorunda kalacak. Radikal adımlar atılmazsa ülke nüfusunun çoğunluğu ev sahibi olamayacak.
Türkiye gibi varını yoğunu inşaata yatırmış bir ülke ne oldu da kendisini böylesine derin bir kriz içinde buldu?
Türkiye’yi konut krizine getiren süreci anlamak için ülkedeki konut arzı ile konut talebi arasındaki makasa bakmamız gerekiyor. TÜİK verilerine göre son 10 yılda üretilen konut sayısı artan talebi karşılamaktan çok uzak. Kaba bir hesapla ülkemizde her sene iyi yıllarda 550 bin konut üretiliyor. Ancak her sene ihtiyacımız olan konut talebi 800 bini aşmış durumda. Yine basit bir hesapla her sene bizim 250 bin ek konuta ihtiyacımız var. Hal böyle olunca her geçen yıl Türkiye’de ev sahibi olanların genel nüfus içindeki oranı azalıyor. Son 10 yılda bu oran 5 puan düşerek yüzde 55’e dayanmış durumda. Tradingeconomics.com verilerine bakarsanız ülkemizin dünyada ev sahipliği oranının en düşük olduğu 5 ülkeden biri olduğunu görebilirsiniz. O listede Almanya’yı da göreceksiniz ancak gelişmiş ekonomilerde konut bizdeki gibi güvenli bir yatırım aracı değil.
17.03.2023 04:30
Barınma krizi kapıda!
Twitter’dan kurtulmak mümkün mü?
22 Kasım 2024
Trump'a başkanlığı yeniden getiren formül
15 Kasım 2024
Tarihi seçim için üç senaryo
01 Kasım 2024
Kötülüğe doğru götüren dört koşul
25 Ekim 2024
Kadın düşmanı söylem seçimi kazanacak mı?
Tüm Yazıları
18 Ekim 2024