29 Mart 2024, Cuma
29.04.2022 04:30

Bir meçhul asker, bir utanmaz siyasetçi, bir duygusuz lider

Şu aralar davranışlarıyla önümüzdeki dönemde dünyayı ciddi şekilde etkileyebilecek bu üç kişi var. Kırmızı ışıkta geçebileceğini düşünen siyasetçiler başarılı olmamalı

Başlıkta saydıklarımdan ilkine hayranım, ikincisinden iğrenmemek imkansız, üçüncüsü ise sonsuza dek bir savaş suçlusu olarak anılmalı. 

Meçhul asker derken Putin’in kendilerini haritadan silmeyi amaçlayan barbar girişimine karşı genç demokrasisini savunan binlerce Ukraynalıyı kastediyorum. 

İster profesyonel eğitimden geçmiş askerler isterse çiftliklerinin arkasındaki bir ormanda saklanan Rus tanklarının koordinatlarını vermek için akıllı telefonlarını kullanan “babuşkalar” yani nineler olsun, Ukrayna’nın özgürlüğünü ve kültürünü korumak adına hep birlikte savaşma ve ölme istekleri, Putin’in Ukrayna’nın “gerçek” bir ülke olmadığı, Rusya’nın “kendi tarihi, kültürel ve manevi alanının” ayrılmaz parçası olduğu yönündeki iddiasını tamamıyla reddediyor. Adlarını bilmiyoruz. Şu ana kadarki başarılarına karşın size tek bir Ukraynalı generalin ismini söyleyemem ama eylemleriyle uğruna savaştıkları ülkenin son derece gerçek, farklı ve var gücüyle kendini savunmaya hazır olduğunu Putin’e gösterdiler.

Ukraynalı liderler Rusya ile barış yapmayı tercih ederse müzakerelerde onları desteklemeliyiz ancak savaşmayı seçtikleri sürece silahlanmalarına yardımcı olmamız gerekiyor. Çünkü sadece Ukrayna’yı değil, bir ülkenin diğerini keyfince alaşağı edemediği, bir arada duran ve özgür bir Avrupa imkanını da savunuyorlar. Bu sadece Avrupa’yı değil bütün dünyayı iyiye götürecek bir hareket. 

Alexander Buriak adlı çocuk Ukrayna’nın Hostomel kentinde vurulan bir Rus tankına tırmanıyor. Babası 10 Mart’ta bir sniper tarafından vurulduktan sonra aile kentten tahliye edilmiş ancak 13 Mart’ta geri dönmüştü. (Fotoğraf: David Guttenfelder/The New York Times)

Aklımdaki ikinci kişi Temsilciler Meclisi’ndeki Cumhuriyetçilerin başı Kevin McCarthy. 

Öncelikle haber için The New York Times’tan meslektaşlarım Jonathan Martin ve Alexander Burns’e teşekkür edelim. Onlar sayesinde McCarthy’nin dört perdelik ödleklik oyununu bütünüyle kavrayabiliyoruz: 

1. Perde: Martin ve Burns’ün haberine göre McCarthy 6 Ocak 2021’deki Kongre Binası baskınının hemen ardından Cumhuriyetçi Parti’deki meslektaşlarıyla konuşup Başkan Donald Trump’a dair hislerini ifade etti. “Bu adamdan bıktım” diyen McCarthy, Trump’ın 6 Ocak’ta yaptıklarını “gaddarlık ve tamamen yanlış” olarak tanımladı. McCarthy’ye göre Trump’ın yargılanması muhtemeldi, bu yüzden ona “istifa” önerisinde bulunmayı düşünüyordu. 

2. Perde: Geçen hafta bu sözler yayınlanınca “The New York Times’ın hakkımdaki haberi tamamen yalandır” dedi. 

3. Perde: Aynı gece The New York Times tarafından gönderilen ve Rachel Maddow’un MSNBC’deki programında yayınlanan bir ses kaydı sayesinde, McCarthy’nin 10 Ocak günü Temsilciler Meclisi’ndeki Cumhuriyetçiler toplantısında ne söylediğini cümle alem duydu. Trump’a “yargılanmasına karar verileceğini, bu yüzden istifa etmesinin iyi olacağını önerdiğini” belirtiyordu. Yani birkaç saat önce yalanladığı şeyleri söylemişti. 

4. Perde: McCarthy yalan söylediği için seçmenlerinden ve Amerikan halkından özür dilemek yerine neden Trump’ın gözüne girmesi gerektiğini anlatmaya çalıştı. Trump yüce gönüllü davranıp dalkavuk McCarthy’nin gerçeği söyleme günahını bağışladı. 

UCLA basketbol takımının efsanevi koçunun çok sevdiği bir söz vardı: “İnsanın karakteri kimse bakmıyorken yaptıklarıyla sınanır.” 

Yeni McCarthycilik

Kanun yapıcıların çoğu Amerika için her şeyin tehlikede olduğu bir zamanda doğruyu söylediklerine ve anayasayı altüst etmek isteyen bir başkana karşı anayasanın yanında durduklarına bütün dünyanın inanmasını ister. McCarthy’nin Cumhuriyetçi arkadaşlarına gizlice anlattığı tavır da buydu. 

Ama sonra gerçek karakterini ortaya döktü. Doğru yolu seçmenin kendisine Trump’ın desteğine ve Temsilciler Meclisi sözcülüğü hayaline mal olabileceğini fark edince “doğruyu söyleme konusunda yalan söyledi.” Daha da beteri, partisindeki birçok kişi ona arka çıkmayı sürdürdü. 

Huzurlarınızda “yeni McCarthycilik”, yani Kevin McCarthycilik: Burada bir siyasetçi istediğini söyleyebiliyor, hatta doğruyu söyleme konusunda yalan söyleyebiliyor ve bu işten sıyrılıyor. 

Kimse Putin kadar tehlikeli olamaz

Bu ciddi bir tehdit çünkü McCarthy ve meslektaşlarının yaptığı her şey sistemimiz ile Vladimir Putin adındaki duygusuz bir adamın yönettiği sistem arasındaki farkı ortadan kaldırıyor. Putin de iktidara tutunmak için hiçbir aracı kullanmaktan çekinmiyor; muhaliflerini hapse atıyor hatta zehirlediği iddia ediliyor. Dahası, dezenformasyonla demokrasileri zehirliyor. 

Putin’in Ukrayna’yı işgal etme yönündeki pervasız kararının bir tetikleyicisi NATO ve Avrupa Birliği’nin Rus sınırına doğru genişlemesini durdurma isteğiydi. Ancak bunu farklı bir şekilde yapmak istedi: Bir haftada bütün ülkeyi istila ederek Batı’nın ne kadar zayıf ve bölünmüş olduğunu, Ukrayna’nın ise gerçek bir ülke olmadığını gösterecekti. Sınıf yerini almıştı ve Putin Batı’ya ders verecekti. 

Ama Putin’in ders verme planı fena halde çuvalladı. Batı’ya ve Batı’nın parçası olmak isteyen Ukraynalılara ders vermek ve Rusya’nın itibarını geri kazandırmak yerine daha da aşağı bir duruma düştü. 

Ayağımızı bastığımız yere çok dikkat etmeliyiz; hiç kimse nükleer silahları olan ve iki kez aşağılanmış bir lider kadar tehlikeli olamaz. 

Birkaç yıl önce eski İsrail lideri Ariel Şaron hakkında “Kırmızı Işıkta Durmaz” adlı İbranice bir biyografi yayınlandı. Bugün dünyanın haliyle ilgili beni en çok endişelendiren şey utanmadan, uluorta ve tam bir cezasızlık inancıyla kırmızı ışıkta geçmeye hazır liderlerin bu kadar çok olması. 

İsimsiz Ukraynalıların başarılı olabilmesi adına yardımımız gerekiyor. Ayrıca Putin’in Ukrayna’nın özgürlük hareketini ezerek kendi onurunu kurtarma hamlesinin başarısız olmasını sağlamamız şart. 

Ancak iktidara gelmek veya iktidarda kalmak için kırmızı ışıkta geçebileceğini düşünen siyasetçiler amacına ulaşırsa bunların hiçbiri yeterli olmaz. Amerika’daki ve dünyadaki demokrasinin geleceğinden bu denli şüpheye düştüğüm bir zaman olduğunu hatırlamıyorum. Kendimizi kandırmayalım: Amerika ve dünya demokrasisi birbirine bağlı ve ikisinin de istikameti belli değil.

© 2022 The New York Times Company