14 Kasım 2024, Perşembe Gazete Oksijen
17.09.2021 04:30

Bir gizem senfonisi

Polisiyenin İsveçli kraliçesi Camilla Läckberg, Melek Koleksiyoncusu’nda kaybolan bir ailenin hayatta kalan tek üyesiyle başlayan hikâyeyi bir orkestra şefi gibi yöneterek, usta işi bir finale götürüyor

İsveç polisiyesinin günümüzdeki en ünlü temsilcilerinden Camilla Läckberg, Melek Koleksiyoncusu başlar başlamaz üzerimize bir dolu karakter boca ediyor. Kendimizi kimin kim olduğunu anlamadığımız, tekinsiz simalarla dolu bir kalabalığın içinde buluyoruz. Polisinden araştırmacı yazarına, siyasetçisinden züğürt aristokratına, acılı annesinden çakal iş insanına… Hepsinden önemlisi, bir yatılı erkek okulunu yönetirken 1974’te sırra kadem basmış bir aile söz konusu. Läckberg’in 2011 tarihli romanı, şimdi ülkemizde Güneş Becerik Demirel çevirisiyle, Doğan Kitap tarafından yayımlandı.

Kaybolan aile hikayesi

Olaylar (aynı zamanda Läckberg’in memleketi olan) Fjällbacka şehrine yakın Valö adasında geçiyor. Onca yıl boyunca izine rastlanmayan Elvander ailesinden geriye kalan tek kişi Ebba, kocasıyla adaya dönüyor. Aile yadigârı yatılı okulu elleriyle onarıp otel yapacaklar. Ebba’nın asıl amacıysa küçük oğlunun ölümüyle parçalanan hayatını onarabilmek. Ne var ki bir gece yangın tehlikesi geçiriyor, canlarını zor kurtarıyorlar. Dahası, yangının kundaklama sonucu çıktığı tespit ediliyor.  Kaybolan ailenin hikâyesi yörede hâlâ hatırlandığından, yerel polis iki vakanın bağlantılı olabileceğini düşünüyor. Soruşturmayı dedektif Patrik ele alıyor. Dedektifin romancı eşi Erica da yıllardır araştırdığı Elvander ailesiyle ilgili gelişmeye kayıtsız kalamıyor. Patrik’in (ve polis teşkilatının) tüm itirazlarına rağmen dalıyor soruşturmanın içine. Hatta roman ilerledikçe yazar sezgileri, zekâsı ve tatlı diliyle kocasını sollayıp esas dedektif haline geliyor. Ne de olsa bu kaçırılmayacak kadar iyi bir roman konusu.

Amatör bir dedektif

Dramatik yapının diğer ucundaysa, Elvander ailesinin ortadan kaybolduğu paskalya gecesini okulda geçirmiş beş delikanlıyı görüyoruz. Hepsi de iyi aile çocukları. Artık orta yaşa gelmiş, toplum içinde tanınan simalar. O gizemli gece balığa çıktıklarını, neler olup bittiğini bilmediklerini söylüyorlar. Ama her biri netameli tipler.  Camilla Läckberg polisiyenin birkaç alt türünü buluşturmuş. Bir taraftan Kim yaptı? romanlarındaki gizem kurguya hâkim. Olaylar fazla büyük olmayan bir yatılı okul binasında geçtiğinden, bir Kapalı Oda soruşturması. Polisin işine burnunu sokan yazar Erica sayesinde, bir amatör dedektif hikâyesi. Geriye dönüşlerde karşımıza çıkan Luftwaffe komutanı Herman Göring, romana ucu Nazilere uzanan tarihi bir katman sağlıyor. Arka plandaysa İsveç toplumunu günümüzde tehdit eden ırkçılık belası pusuda. Şahsen en çok hayranlık duyduğum, Camilla Läckberg’in bütün bu karakterleri ve olayları baştan sona bir orkestra şefi gibi ahenkle yönetmesi oldu. Nefesliler ve vurmalılar, piyano ve yaylılar nerede alçalıp nerede yükseleceklerini çok iyi biliyorlar. Geçmiş ve gelecek, aksiyon ve psikolojik analizler usta işi bir ritimle finale kadar yürüyor. Okuduktan sonra güzel bir senfonik eserin tadı kalıyor insanın damağında.
  • Melek Koleksiyoncusu / Camilla Läckberg / Çeviren: Güneş Becerik Demirel / Doğan Kitap / Roman / 480 Sayfa