14 Kasım 2024, Perşembe Gazete Oksijen
07.05.2021 06:00

Faili meçhul kalan bir polisiye

Çingene Gelin’i okuduktan sonra bazı sahneleri hafızanızdan sildirmek istiyorsunuz ki aslında türün meraklıları için bu bile tek başına okuma sebebi sayılır

Kimliğini gizleyerek anonim kalmayı tercih eden yazarlar Jane Austen’dan beri var. Mesela son yıllarda edebiyatseverler Elena Ferrante’nin aslında kim olduğunu merak ediyor. Yine de bu seçim en çok suç edebiyatı yazarlarına yakışıyor; Trevanian örneğinde olduğu gibi… Polisiyenin gizemine yazarın personasını kuşatan sis de eklenince, vaka iyice kışkırtıcı hale geliyor.  Şimdi bu sisler bulvarına Çingene Gelin romanının yazarı Carmen Mola da eklendi. Gerçek adı nedir, kadın mı, yoksa erkek mi, yaşı kaç bilinmiyor. Bildiğimiz, romanın sert ve karanlık olduğu. Okuduktan sonra bazı sahneleri hafızanızdan sildirmek istiyorsunuz ki aslında türün meraklıları için bu bile tek başına okuma sebebi sayılır. Epsilon Yayınevi romanı dilimize Nilüfer Demirbaş’ın pırıl pırıl çevirisiyle kazandırmış.   Çingene Gelin’in güçlü taraflarından ilki, polis karakteri: Dedektif Elena Blanco, Madrid polisinin gözbebeği Vaka Analizi Birimi’nin şefi. Ellilerinin başında, ruhu acılarla yoğrulmuş, yalnız bir İspanyol kadını... Fiziği yaşına göre oldukça iyi. İşinden fırsat buldukça hep aynı karaoke barına gidip bol bol grappa içiyor, çakırkeyif olduğunda sahneye çıkıp Mina Mazzini şarkıları söylüyor. Bazen de gecenin sonunda beğendiği bir erkeği evine davet ediyor. Yalnız kaldığında yaptığıysa daha fazla grappa içmek ve yıllar önce kaçırılmış oğlunu düşünerek ağlamak.  Hangi edebi türe koysalar parlayacak böyle “dişi” bir karakterle bir de iyi bir polisiyede karşılaşınca kapılmadan edemiyorsunuz. Vaka Analizi Birimi ise biraz FBI, biraz da Doktor House’un hastanedeki teşhis ekibi gibi çalışıyor. Görevleri, bir türlü çözülemeyen vakaları çözüp diğer polislere kendilerini kötü hissettirmek. Ekiptekilerin her biri kendi konusunda uzmanlaşmış, ilginç mizaçlara sahip polisler. Romanın bir diğer güçlü tarafı ise cinayetlerin işlenişindeki caniyane yaratıcılık... Bir gece, Çingene asıllı Susana kendi bekârlığa veda partisinden eve dönerken kaçırılıyor. Otopside adli tabip kızın kafatasında üç delik tespit ediyor. Ölüm nedeni deliklerden giren kurtçukların kızın beynini o henüz hayattayken yavaş yavaş yiyip bitirmiş olmaları. Üstelik Susana’nın ablası da yıllar önce aynı korkunç yöntemle (modus operandi) öldürülmüş. Katilse hâlâ hapiste. O zaman bu cinayeti işleyen kim? Yoksa hapisteki adam masum mu? Polis İspanyol halkına ne hesap verecek? Bu dehşetin anlamı ne?   Carmen Mola insan ruhunun karanlık köşelerini eşeleyen romanını öyle iyi bir dille yazmış, dramatik yapıyı o kadar sağlam çatmış ki, okurken Elena Blanco’nun polisiye edebiyatın unutulmaz dedektifleri arasına pekâlâ girebileceğini hissediyorsunuz. Zaten finalde vaka net bir şekilde çözülse de roman biterken sonraki maceralara çengel atmayı ihmal etmiyor. Elena Blanco görünen o ki Salvo Montalbano’nun kadın, Lisbeth Salander’in yetişkin versiyonu olmaya hazırlanıyor. Çingene Gelin/ Carmen Mola/ Çeviren: Nilüfer Delibaş/ Epsilon Yayınları/ 336 Sayfa.