26 Nisan 2024, Cuma Gazete Oksijen
11.11.2022 04:30

“Hafıza konusunda ciddi yaralıyız”

Mahir Ünsal Eriş’in Storytel için yazdığı ve 52 bölüm olarak sesli tefrika edilen romanı Gaip kısa bir süre önce basıldı. Eriş’in hikayesi aileden memlekete, hafızadan siyasete köprüler kuruyor

Çok kıymetli yazar arkadaşım Mahir Ünsal Eriş’in Storytel için yazdığı sesli tefrika Gaip (Mundi Kitap), şimdi bildiğimiz roman formatında. Dört kişiyle beraber, meçhul bir hedefe giderken geçirdiği trafik kazasından sonra belleğini tümüyle yitiren Salih Karahisarlı’nın öyküsü bu. Hastaneden çıktıktan sonra hem ailesini hatırlamak hem de kim olduğunu keşfetmek için trajik bir mücadele veriyor. İpuçlarını adım adım birleştirerek öğrendikleri ise dehşet verici: Derin devletin kara kutusu, sicili karanlık bir adam var geçmişinde. Yıllarca ailesine yakınlık göstermek yerine “kurtlar vadisi” için kurşun atmış, kurşun yemiş bir adam... Üstelik kendisinden başka kimsenin kurtulmadığı kazanın nedeni Barnabas İncili’nin laneti de hâlâ peşinde. Artık hem karanlık güçlerle hem de eski benliğiyle savaşarak, ailesini korumak zorunda. Mahir Ünsal Eriş ile polisiyenin mıntıkasına giren ama bununla asla yetinmeyen, yazarın harika üslubunun her cümlede hissedildiği romanına dair konuştuk.

Sesli kitap tefrikası olarak başlayan Gaip basılı romana nasıl dönüştü?
Halen sesli kitabı yadırgayan, kitabı dinlemekten tat almayan çok okur var tabii. Öte yandan ücretli bir uygulama olduğu için kullanmamayı tercih eden de oluyor doğal olarak. Bu nedenle okurlardan şikayetler, sitemler alıyordum. Böylece basılmasına karar verdik. Seda Ateş, Selim Bektaş ve Merin Sever titizlikle çalıştılar üstünde ve romanı yeniden kurduk diyebilirim birlikte. Onlar sayesinde basılı hale geldi ve bu kadar içimize sinen bir şey çıktı ortaya.
Polisiye/suç edebiyatına Trevanian edalı bir romanla geldin. Hem devletin, hem bir teşkilatı mahsusacının yitik hafızasının, hem de tek tanrılı dinlerin derinliklerine uzanıyorsun. Karanlık sulara dalarken bu örüntü zihninde hazır mıydı?
Öncelikle nezaketin için teşekkür ederim ama Gaip’in tam anlamıyla bir polisiye roman olduğunu söylemek benim açımdan iddialı olur. İçine doğduğu anlatının mayasıyla -tabiri caizse- polisiyeleşen bir aile hikâyesi yazmak istedim ben. Örüntü hazır mıydı, aslında değildi. Ben bu romanı 52 hafta süren bir tefrika olarak yazdım. Yazılmış ve 52’ye bölünmüş bir tefrika değildi bu. Her hafta oturup yeni parçasını yazdım. Ve şöyle diyebilirim, varacağım yerden emindim ama hangi rotayı izleyeceğimi biraz yolda keşfettim diyebilirim.
Tamam, şimdilik polisiye demeyelim. Ama takdir edersin ki roman boyunca bir, hatta birkaç soruşturma söz konusu. İlki de Salih’in kendi yitik belleğinin içinde yapmaya çalıştığı soruşturma. Kim olduğunu ararken kendini resmen kurtlar vadisinde buluyor.