Tanrı’nın inayeti üzerinize olsun! Sararmış el yazmaları, kararmış şarap kadehleri, parıldayan mücevherler, loş manastırlar ve keşişler... Polisiyeye Orta Çağ kadar uygun devir mi var? Ellis Peters’in Cadfael Birader serisinin ilk romanı Marazi Bir Kemik Merakı’nı okuyunca görüyoruz ki karanlık ve sıkıcı bildiğimiz çağlarda meğer ne heyecanlar yaşanıyormuş. Gerçi Orta Çağ ve polisiye denince bendenizin de aklına Umberto Eco’nun başyapıtı Gülün Adı gelirdi ama Marazi Bir Kemik Merakı’nı okuyunca meselenin daha eskiye gittiğini anladım. 1977’de yayımlanan ve tam 21 kitaplık serinin açılışı olan roman, belli ki Eco’ya da ilham vermiş.
Emeklilik günleri
Dedektifimiz hazır: İngiltere’deki bir Benedikten manastırında yaşayan orta yaşlı Cadfael Birader. Bahçeleri çapalıyor ve sıkıcı sabah ayininden kaçmanın yollarını arıyor. Zaten manastır hayatını bir çeşit emeklilik olarak seçmiş. Mazisinde Haçlı Seferleri’ne katılmaktan korsanlarla savaşmaya, kadınlarla tutkulu aşklar yaşamaktan muzırlığa, hayatın binbir rengi var. Diğer keşişlerin aksine feleğin çemberinden geçmiş, şüpheci ve bilge biri. Manastırımız rekabetçi rahiplerle dolu. Başkeşiş Yardımcısı Robert hırslı bir tip ve Piskopos olma hayalleri kuruyor. Kafayı kutsal bir aziz bulup kemiklerini manastıra getirmeye takmış. Böylece iş yeri hac merkezi olacak, kendisi de kariyer basamaklarını tırmanacak. Tesadüf bu ya, çömezlerden birinin rüyasına vaktiyle Galler’de yaşamış bir azize giriyor ve bunu işaret sayan Başkeşiş Yardımcısı hemen bir heyet kurup olay yerine doğru yola çıkıyor. Manastır hayatından çok sıkılmış adamımız Cadfael Birader de Galli olduğunu hatırlatarak tercüman kontenjanından dahil oluyor ekibe.
Polisiye edebiyat mıdır?
Azizenin mezarının bulunduğu Gwytherin’e vardıklarında, beklemedikleri bir sorunla karşılaşıyorlar: Galli köylüler kemikleri vermeye razı değil. Azizelerinin bilmedikleri bir İngiliz manastırına nakledilmesi fikri onlara çok saçma geliyor. Daha da kötüsü, misafir ettikleri keşişlerle aralarında çetin müzakereler sürerken köyde bir cinayet işleniyor. Haliyle, herkes birbirinden şüphelenmeye başlıyor. Vakayı çözmekse doğuştan dedektif, insan sarrafı Cadfael Birader’e düşüyor. O soruşturmasını kimseye çaktırmadan yürütürken Ellis Peters bize yan öykü olarak köydeki gençler arasında yaşanan Orta Çağ romansları sunmayı da ihmal etmiyor. O arkaik “Polisiye gerçek edebiyat sayılır mı?” sorusuna en şık cevabı ise şöyle nefis cümlelerle veriyor Ellis Peters: “Nefes alırken dua etti, herhangi bir söze dökmeden, belirgin bir talepte de bulunmadan, sadece, çukurlaştırıp bir araya getirdiği ellerinin arasındaki kanadı kırık bir kuş gibi, bu küçük azize yüzünden gerilim ya da keder içinde olan bütün o insanları kalbinde tuttu, çünkü eğer onların hatırı için kendisi böyle ıstırap çekiyorduysa, azize onlar için ne kadar daha fazla ıstırap çekiyor olmalıydı, kim bilir?” Cadfael Birader Serisi Birinci Kitap – Marazi Bir Kemik Merakı / Ellis Peters / Çeviren: Sevin Okyay / Ayrıksı Kitap / Roman / 304 Sayfa