Küçük kasabada işlenen gizemli cinayetler ve soruşturmaya kasaba dışından dâhil olan dedektif” teması, herhalde artık polisiyenin alt türlerinden biri sayılsa yeridir. John Verdon’un yeni romanı Tepenin Laneti bu zincire şahane bir halka ekliyor. Roman ülkemizde Koridor Yayıncılık tarafından, Ender Nail’in çevirisiyle yayımlandı. Dave Gurney’i bilenler bilir; emekliye ayrılmış olsa da dedektiflik işinden elini eteğini çekmiş değildir asla. Bazen meraktan bazen de mecburiyetten, alengirli cinayet vakalarının peşine düşer. Çözene kadar da rahat etmez. Hayatında hep bir ikilem vardır: Sevgili eşi Madeleine ile taşrada tavukları ve sebze bahçesiyle huzurlu bir hayat ister ama suçla mücadeleden de vazgeçemez. Hatta bu yüzden huzurunu riske attığı bile olur. Tıkır tıkır çalışan bir analitik zekâ vardır Gurney’de. Mesleki tecrübeleriyle iyice bilenmiştir. Paniğe kapılmaz, duygulara fazla yüz vermez. İnsan canlısı sayılmasa da işini yaparken karşılaştığı kişileri anlamayı önemser. Öyle ki, Tepenin Laneti romanında genç bir polis onu (hem de yüzüne karşı) şöyle tanımlıyor: “Beyniniz nesneleri farklı yönlere çevirerek birbirleriyle hangi noktada birleşebileceklerini tespit etmekte kullanılan bir üç boyutlu tasarım programı gibi işliyor.” Kahramanımızın beynindeki bu program, Hercule Poirot’nun meşhur küçük gri hücrelerinin 21. yüzyıl versiyonu adeta. Zaten bu yeni romandaki tüyler ürpertici soruşturmaya da ona güvenerek dâhil oluyor. Tabii bir de eski mesai arkadaşı Morgan’ın hatırına… Özel sorunları yüzünden teşkilattan uzaklaştırılan Morgan, New York dolaylarındaki Larchfield kasabasında şeriflik işi bulmuş. Kasaba Amerikan rüyasının timsali: Bir sürü para babası burada göz kamaştırıcı hayatlar sürüyor. Ta ki kasabanın ağası evinde boğazı kesilerek öldürülene kadar... Bu işin altından tek başına kalkamayacağını anlayan Morgan, kahramanımızdan yardım istiyor. Tereddüt etmesine rağmen onu geri çeviremiyor Gurney; ne de olsa bir can borcu söz konusu. Fakat “küçük” de bir sorun var: Tek cinayet şüphelisi, meğer kurbandan bir gece önce ölmüş! Hem de kilisenin çatısından düşerek! Kasabanın belalısı, maktulün can düşmanı Billy Tate’in tabutundan çıkıp morgdan kaçtığı anlaşılınca, olay medyada “Zombi Cinayeti” manşetiyle patlıyor. Adamımız Dave Gurney işte o zaman anlıyor ne acayip bir işe bulaştığını. Her şeyi kendi malı zanneden Amerikan aristokrasisine sert eleştiriler var romanda. Cilalı hayatların altındaki karanlık var. Cahil yoksulları dinle kışkırtıp yolunu bulan rahipler var. Ruhlarını şeytana satarken tereddüt etmemiş güzel vücutlar, ikiyüzlü ahlakın kurbanı gençler var. En önemlisi de, John Verdon’un polisiye türünün gri hücrelerini parlatan kurgusu ve acelesiz ama her sayfası sürükleyici anlatımı var tabii. Hem Dedektif Gurney’in eski dostu okurlar hem de onunla yeni tanışacaklar için ideal. Tepenin Laneti / John Verdon / Çeviren: Ender Nail / Koridor Yayıncılık / Roman / 462 Sayfa
23.07.2021 04:30
Yürüyen ölünün cinayetleri
Aklından Bir Sayı Tut ile polisiye tutkunlarının vazgeçilmezi haline gelen John Verdon’un yeni kitabı Tepenin Laneti’nde, Dave Gurney dedektif serisi tüm hızıyla devam ediyor
Yeni başlayanlar için polisiye
05 Mayıs 2023
Entelektüel çizgi romanın oyuncu katili
28 Nisan 2023
Polis soruşturmasından “gerçeklik edebiyatı”na
21 Nisan 2023
İddialı bir suç romanı
Tüm Yazıları
07 Nisan 2023