05 Aralık 2025, Cuma
Haber Giriş: 29.07.2025 12:41 | Son Güncelleme: 29.07.2025 12:55

Büyük Patlama'ya yeni alternatif: Yaşadığımız evren bir kara deliğin içinde mi doğdu?

Bir grup bilim insanı, evrenimizin Büyük Patlama ile değil, başka bir evrende oluşan devasa bir kara deliğin içinde başlayan bir "zıplama" ile meydana gelmiş olabileceğini öne sürüyor
Büyük Patlama'ya yeni alternatif: Yaşadığımız evren bir kara deliğin içinde mi doğdu?
A+ Yazı Boyutunu Büyüt A- Yazı Boyutunu Küçült

Büyük Patlama kuramı onlarca yıldır evrenin oluşumunu açıklamakta kullanılan en yaygın model olsa da, bu teori hâlâ birçok temel soruya yanıt veremiyor. Kara delikler, karanlık enerji, karanlık madde ve kuantum mekaniğiyle genel göreliliğin uyuşmazlığı gibi sorunlar, evrenin kökenine dair yeni açıklamaların önünü açıyor.

İngiltere’deki Portsmouth Üniversitesi’nden Prof. Enrique Gaztañaga liderliğindeki ekip, bu sorulara daha sade ama radikal bir açıklama getirmek üzere yola çıktı: Evren, aslında başka bir evrende oluşmuş dev bir kara deliğin içinde doğmuş olabilir.

Gaztañaga, Space.com’a yaptığı açıklamada, “Gözlemlenebilir evrenimizin tamamı kendi kütleçekimsel yarıçapı içinde yer alıyor. Dışarıdan bakıldığında kara deliğe benziyor. Bu da bizi şu soruya götürdü: Evrenimiz, tıpkı bir yıldızın çökerek kara deliğe dönüşmesi gibi mi oluştu?” dedi.

Araştırmacılar, bu düşünce doğrultusunda simülasyonlar yaparken beklenmedik bir şey keşfetti: Bu süreci açıklayabilecek tam analitik bir çözüm, hâlihazırda fizik kuralları çerçevesinde mevcut.

"Büyük Patlama bir 'zıplama' olabilir"

Yeni model, evrenin bir tekillikle (sonsuz yoğunluk noktası) başlamadığını, bunun yerine başka bir evrendeki dev bir madde bulutunun çökmesiyle oluşan bir kara deliğin içinde "zıplayarak" genişlemeye başladığını öne sürüyor.

Gaztañaga, “Doğru koşullar altında bu çöküş bir tekillikte sona ermiyor. Kuantum etkiler devreye giriyor ve çöküş bir noktada durarak genişlemeye başlıyor. Bu süreç, bizim Büyük Patlama dediğimiz şeye çok benziyor” diyor.

Bu ‘zıplama’ fikri daha önce de dile getirilmişti. Ancak bu yeni model, yalnızca bilinen fizik kurallarına dayanıyor. Yeni parçacıklar, bilinmeyen kuvvetler ya da spekülatif varsayımlar yok. Modelin temelinde ise kuantum mekaniğinin Pauli dışlama ilkesi var: İki aynı tür parçacık (örneğin elektronlar) aynı anda aynı durumda bulunamıyor. Bu ilke, yoğunlaşan maddeyi sınırlayarak çöküşü durdurabiliyor.

Araştırmanın yazarlarından Sravan Kumar’a göre, bu kuantum etkiler, yüksek yoğunluk ve enerji düzeylerinde kütleçekimin davranışını değiştirebilir. Eğer kütleçekim, Higgs alanı ile etkileşime girerek belli koşullarda itici hâle gelirse, bu evrenin çökmesini durdurabilir. “Bu, hem Büyük Patlama’nın eksiklerini tamamlayabilir hem de kuantum fiziği ile kütleçekimi birbirine bağlayan yeni bir yol önerebilir” diyor Kumar.

JWST verileri bu modeli destekleyebilir mi?

Yeni teori, evrenin çok küçük ama pozitif bir mekânsal eğriliğe sahip olduğunu ve bu çökme-sonrası ‘zıplama’dan önce oluşmuş kalıntı gökcisimleri (örneğin ilkel kara delikler veya nötron yıldızları) bulunabileceğini öngörüyor.

Gaztañaga’ya göre, James Webb Uzay Teleskobu (JWST) tarafından tespit edilen ve evrenin çok erken dönemine tarihlenen olgun galaksiler, bu teoriyle daha kolay açıklanabilir. “Eğer evren Büyük Patlama’dan önce oluşmuş kalıntılar barındırıyorsa, bunlar galaksi oluşumunu hızlandırmış olabilir” diyor.

Araştırmacılar, bu tür ‘kozmik kalıntıların’ varlığının teorilerini destekleyeceğini belirtiyor. Çalışma, Physical Review D dergisinde yayımlandı.

Gaztañaga son olarak, “Bilim insanları genelde yerleşik teorilerden uzaklaşmakta isteksiz olur. Ancak uzun süredir cevapsız kalan sorulara yeni bakış açıları getirmekten çekinmemeliyiz” diyerek çalışmanın önemini vurguladı.

Kaynak: Gazete Oksijen