Teknoloji gazetecileri arasında eski bir deyiş vardır: “Kuantumu ya doğru anlatabilirsiniz ya da anlaşılır biçimde, ama ikisini birden yapamazsınız.”
Bunun nedeni, kuantum mekaniğinin hem soyut hem de son derece karmaşık bir fizik dalı olması. Bu alan, mikroskobik parçacıkların alışılmadık davranış biçimlerini incelerken bilim dünyasına da yepyeni bir güç vadeder.
BBC'nin aktardığına göre Bu kadar çarpıcı olmasına rağmen, kuantumun popülerliği bugün yapay zekânın (YZ) gölgesinde kalıyor. Microsoft ve Google gibi teknoloji devlerinden art arda gelen büyük kuantum duyurularına rağmen, kamuoyu ilgisi hâlâ YZ tarafında. Bunun bir nedeni de kuantum teknolojisinin çoğunlukla donanım –örneğin sensörler ve bilgisayarlar– üzerinden ilerlemesi, yapay zekânın ise daha çok yazılım tabanlı olması.
Forrester’ın gelişen teknolojilerden sorumlu baş analisti Brian Hopkins, iki alanın birleşmesinin gelecekte “insanlığın bugüne kadar yarattığı en güçlü teknoloji”yi doğurabileceğini söylüyor. Ancak “bu noktada ‘olabilir’ kelimesi çok kritik” diyor ve ekliyor: “Potansiyel var, ama sonuç henüz kesin değil. İlk deneyler umut verici olsa da, kuantum etkilerini YZ’ye etkili biçimde uygulayabilmemiz için çok daha güçlü kuantum bilgisayarlarına ve yenilikçi araştırmalara ihtiyacımız var.”
McKinsey’in verilerine göre kuantum sektörü 2035’e kadar 97 milyar dolarlık bir değere ulaşabilir. Ancak bu, trilyonlarca dolar değer biçilen yapay zekâ sektörünün yanında oldukça mütevazı kalıyor. Yine de iki alan da “aşırı beklenti” ve “balon” endişesiyle karşı karşıya. Hopkins, “Eskiden en çok abartılan teknolojinin kuantum olduğunu düşünürdüm, ta ki yapay zekâ çılgınlığı başlayana kadar” diyerek durumu özetliyor.
Ekim ortasında analistler, bazı kuantum hisselerinin değerinin yüzde 62’ye kadar düşebileceği uyarısında bulundu. Öte yandan yapay zekâ piyasasında da “balon” söylentileri giderek artıyor.
Kaynak: Gazete Oksijen

