Eski Mısırlıların ölülerini mumyalamak için bazıları Güneydoğu Asya kadar uzaklardan ithal edilen bir dizi egzotik malzeme kullandıkları ortaya çıktı. 2 bin 500 yıldan daha eski bir mumyalama atölyesinde ortaya çıkarılan kaplar üzerinde yapılan analiz, antik Mısır’ın mumyalama süreci için dünyanın her yerinden malzeme ithal ettiğini gösterdi.
2 bin 500 senelik kaplar incelendi
Çarşamba günü araştırmacılar, Kahire yakınlarındaki arkeolojik açıdan zengin Sakkara bölgesinde bir zamanlar mumyalama maddelerinin bulunduğu 31 seramik kap üzerinde yaptıkları biyokimyasal incelemelerin sonuçlarını açıklayarak, Mısır'ın ölülerini öbür dünyaya hazırlamak için binlerce yıldır kullanılan mumyalama uygulamasının kimyasını deşifre etti.
Yeraltındaki mumyalama atölyesine 12 metre derinliğindeki bir kuyudan ulaşılabildi. Atölyenin Mısır'ın 26. hanedanlığı ya da Saite dönemine, MÖ 664-525 yılları arasına, Asur ve Pers bölgesel etkisinin olduğu ve Mısır'ın gücünün azaldığı bir zamana ait olduğu düşünülüyor. Bu, Eski Krallık döneminde Giza piramitlerinin inşa edilmesinden yaklaşık iki bin yıl sonra ve 1922 yılında mumyası ve muhteşem mezar eşyaları bulunan firavun Tutankamon'un Yeni Krallık döneminde hüküm sürmesinden altı yüz yıl sonra.
Eski Mısırlılar ölümden sonra bedenin korunmasını, öbür dünyada değerli bir varoluşu güvence altına almak için çok önemli görüyorlardı. Bu çalışmada tanımlanan yaklaşık bir düzine madde, insan dokusunu korumak ve çürüme kokusunu önlemek için Mısırlılar tarafından kullanılıyordu; mikropların keşfinden çok uzun bir süre önce.
'Başına sür' gibi talimatlar çevrildi
Geçtiğimiz iki yüzyıl boyunca bilim insanları, antik metinlerde bahsedilen bazı mumyalama malzemeleri hakkında sadece spekülasyon yapabiliyorlardı. Ancak 2016 yılında merhum Mısırlı bilim insanı Ramadan Hussein tarafından daha da eski olan Unas piramidi ve Djoser basamak piramidinin kalıntıları yakınında keşfedilen bu atölyede, içeriklerinin antik isimleriyle etiketlenmiş, bazen 'başına sür' gibi talimatlar taşıyan beherler ve kase şeklinde kaplar bulunuyordu.
Mumyalamada kullanılan maddelerin çoğu ithal
Nature dergisinde yayınlanan çalışmanın baş yazarı, Almanya'daki Münih Ludwig Maximilian Üniversitesi'nden arkeolog Philipp Stockhammer "Maddelerin çoğu Mısır dışından" dedi. Keşfe göre mumyalamada kullanılan sedir yağı, ardıç ve selvi yağı ile katran, bitüm ve zeytinyağı da dahil olmak üzere birçok madde Doğu Akdeniz bölgesinden geliyordu. Ancak asıl sürpriz, binlerce mil ötedeki Güneydoğu Asya ormanlarından elde edildiği anlaşılan maddelerin keşfi oldu. Sadece tropikal Güneydoğu Asya'da yetişen dammar ağacından elde edilen sakızın ve Güneydoğu Asya veya tropikal Afrika'dan gelen elemi ağacının reçinesi nin mumyalamada kullanıldığının keşfi araştırmacıları şaşırttı.
Almanya'daki Tübingen Üniversitesi'nde biyomoleküler arkeoloji uzmanı olan çalışmanın eş yazarı Maxime Rageot keşifle ilgili "Mısır mumyalaması üzerine sayısız çalışma yapıldı, ancak çevirisi bilinmeyen isimlerin ardında hangi maddelerin olduğu konusundaki bilgi eksikliğimiz ve herhangi bir pratik açıklamanın olmaması şimdiye kadar en büyük engelimiz oldu. Bu soruların yanıtı artık elimizde" açıklamasında bulundu.
Antik metinlerde 'antiu' olarak adlandırılan bir mumyalama maddesi uzun süre buhur veya mür reçinesi olarak tercüme edildi. Bu çalışma antiu'nun sedir yağı, ardıç ve selvi yağı ile hayvansal yağların bir karışımı olduğunu ortaya koydu. Başın mumyalanması için elemi reçinesi, fıstık reçinesi, ardıç veya selvi yan ürünleri ve balmumu gibi malzemeler içeren üç tarif tespit edildi. Diğer tarifler cilt yumuşatma ya da vücut temizliği için kullanılmış.