Amazon Web Services (AWS), yıllık re:Invent zirvesinde otonom yapay zeka ajanları, bulut altyapısı ve temel modellerdeki ilerlemeler aracılığıyla kuruluşların hızla değişen yapay zeka ortamına uyum sağlamasına yardımcı olmayı hedefleyen bir dizi yeni yapay zeka yeniliğini duyurdu.
1–5 Aralık tarihleri arasında düzenlenen beş günlük etkinlik, 60 binden fazla kişiyi fiziksel olarak, yaklaşık iki milyon kişiyi de çevrimiçi olarak ağırladı. Bu güçlü katılım, sektörler genelinde yapay zeka teknolojisine olan artan ilgiyi gösteriyor.
2 Aralık’taki açılış konuşmasında AWS CEO’su Matt Garman, büyüme rakamlarını paylaştı. Şirket, yıllık bazda yüzde 20 hızlanarak 132 milyar dolarlık bir iş hacmine ulaştı. Sadece geçtiğimiz yıl AWS’nin gelirine 22 milyar dolar eklendi. Bu tek yıllık büyüme, Fortune 500 şirketlerinin yarısından fazlasının yıllık gelirini geride bırakıyor.
"Yapay zeka imalat sektöründe gerçekten benimsendi"
Yapay zekaya ilgi hızla artsa da, balon olduğunu düşünenlerin sayısı hiç az değil. Bu kapsamda açıklamalarda bulunan AWS Ürün Mühendisliği ve Mükemmeliyet Merkezi (CoE) Hizmetleri, Endüstri Uzmanları ve Çözümler Başkanı Steve Blackwell, üretken yapay zekanın üretim tarafındaki rolüne değinerek şu ifadeleri kullandı:
"İmalat sektörü açısından bence "yapay zekâ" terimi oldukça geniş ve imalat kullanım senaryolarına bakarsak, öngörücü bakımdan büyük dil modellerini gördüğümüz bilgi asistanına kadar her şey, imalat tarafında da uygulanabilir. Bu yüzden durum, üreticilerin kendi özel kullanım senaryoları için ne tür bir yapay zekâ kullandığına bağlı. Örneğin, makine atölyelerindeki makinelerde anormallikleri ve kusurları tahmin etmek için AWS IoT SiteWise aracılığıyla geleneksel makine öğrenimini kullanan Toyota Motors var. Bilgisayarlı görüş kullanan başka müşterilerimiz de var. Merck, görüntüleri kullanarak ürünlerdeki kusurları ve anormallikleri tespit edebilmek için modelleri eğitiyor. Örneğin Kone ve Georgia-Pacific gibi, üretimdeki bakım işlevlerini ve operasyonlarını gerçekleştirebilmeleri için operatörlerine bilgi sağlamak amacıyla üretken yapay zekâ veya özellikle büyük dil modelleri kullanan başka müşterilerimiz de var. Yani, yapay zekâ kullanım senaryolarının genelinde, imalat sektöründe gerçekten benimsendiğini görüyoruz.
Orta Doğu'yu dijital dönüşümde nerede gördüğüne ilişkin bir soru üzerine Blackwell şu ifadeleri kullandı:
"Bölgenin geride kaldığını söylemezdim. Sanırım geleneksel olarak imalat Asya'ya, ağırlıklı olarak Çin'e kaydırıldı. Son yıllarda gördüğümüz şey, üreticilerin, özellikle belirli yetenek setlerinin veya endüstrilerin olduğu yeni üretim yerleri aradıkları. Bu yüzden, Latin Amerika (Latam), ASEAN ve Orta Doğu gibi bölgelere çok sayıda imalatın gittiğini görmeye başlıyoruz. Orta Doğu, çok sayıda üreticinin yatırım yapmaya ve yeni fabrikalar inşa etmeye başladığı bir bölge"
Birçok üreticinin karbon ayak izlerini anlamalarına ve gerekli pasaportları oluşturmalarına yardımcı olduklarını belirten Blackwell, şöyle devam etti:
"Elektrifikasyon ve sürdürülebilirliğe katkıda bulunan batarya pasaportları var. Üreticilerle çalıştığımız enerji tüketimi ve optimizasyonuyla ilgili başka kullanım senaryoları da var. İmalat, doğal kaynakların büyük bir kullanıcısıdır ve bu, imalat için büyük bir maliyettir. Bu nedenle, makinelerinin ve onu besleyen enerjinin kullanımını optimize etmelerine yardımcı olmak için üreticilerle çalışıyoruz. Sürdürülebilirlik hakkında konuştuğumuzda, bunun diğer bir yanı da sadece fabrikanın sürdürülebilirliği ve karbon ayak iziyle ilgili olmaması, aynı zamanda üretimde kullanılan malzemelerle de ilgili olması. Bu nedenle, ürünü tasarlarken hem bu tasarımı daha verimli hale getirmek hem de büyük simülasyonları çalıştırmadan önce tahminler yapabilmeleri için makine öğrenimi ile simülasyonu kullanmak adına Ar-Ge alanında birçok üreticiyle çalışıyoruz. Daha enerji verimli olan Graviton işlemcilere geçiş yapıyoruz. Ayrıca, üretilen ürünlerde geri dönüştürülebilir malzemeleri nasıl kullanabileceklerine dair yeni tekniklere bakıyoruz ki, bu da ürünler piyasaya çıktığında çevre üzerinde bir etkiye sahip olacaktır. Bu da üreticilerin yeni imalat teknikleri, yeni imalat süreçleri geliştirmesini gerektiriyor, bu nedenle üreticilerle bunu yapabilmeleri için de çalışıyoruz"
Yapay zekanın yoğun enerji tüketimine yol açtığı bir gerçek. Bu konuda Blackwell, şu ifadeleri kullandı:
"Bence kullanım senaryosuna bağlı olarak, uç noktaya her zaman ihtiyaç olacak. Daha önce de bahsettiğim gibi, makinelere bağlanma, öngörücü bakıma değil, bilgisayarlı görü gibi kullanım senaryolarına uygulanabilir. Sanırım üreticiler fabrikalarını dönüştürmeye ve daha çok yeşil alan mimarisine geçmeye başladıkça, uç noktaya daha az ihtiyaç olacak ve aslında daha fazla iş yükünü bulutta çalıştırabilecekler.
Bence yenilenebilir enerjinin gerçekten devreye gireceği yer burası. Örneğin, Amazon'un 2040 yılına kadar karbon nötr olma taahhütleri ve benzeri uygulamalar var. Bu yüzden yenilenebilir enerjilerin, örneğin güneş enerjisinin, sadece yapay zekâ için değil, genel olarak da fabrikalara güç sağlamada gerçekten kilit rol oynayacağını düşünüyorum.
2026'nın yeni trendi ne olacak?
Re:Invent 2024 tamamen yapay zeka üzerineydi. Re:Invent 2025, “Yapay Zekâ Aracıları” yani Agentic AI kavramıyla öne çıktı. Peki 2026'da öne çıkacak trend ne olacak? Blackwell bu soruyu şu sözlerle yanıtladı:
"Bu, geleceğe yönelik tahminlerimizi yapan Dr. Werner Vogels'a sormanız gereken bir soru sanırım. Benim görüşüme göre, burada gerçekten bir evrime bakıyoruz ve bu sadece yapay zekânın ve farklı yapay zekâ türlerinin, üreticilerin kullanım senaryolarını ele almak için geçirdiği bir evrim.
Yapay zekaya büyük bir yatırım var ancak bu yatırımların karşılığının ne zaman geleceğini öngörmek her zaman kolay olmayabiliyor. Bu konuda Blackwell'in açıklamaları şu şekilde:
"Benim ekibimin ve meslektaşlarımın çalışma metodolojisi ve tarzı bu; biz, tabii ki ortaklarımızla ve profesyonel hizmet ekiplerimizle birlikte çalışıyoruz ve fabrikalara gidiyoruz. Üretim tesislerini geziyoruz, süreçlerin sahipleriyle konuşuyoruz ki kullanım senaryolarını, sorunlu noktalarını belirleyebilelim. Çünkü çoğu zaman bir fabrikada bir sorun olabilirken, aynı şirketteki başka bir fabrikada farklı bir sorun olabilir ve tek bir çözüm yok. Bu yüzden hepimiz fabrikalara gitmeyi, insanlarla konuşmayı, sorunlarını anlamayı seviyoruz ve daha sonra o sorunları giderecek çözümleri oluşturmak için onlarla birlikte çalışıyoruz"
Kaynak: Gazete Oksijen
