British Columbia Üniversitesi'nde profesör olan Karen Bakker'a göre yapay zeka öğrenim modelleri hayvanların dilini çözmemizi sağlayabilir. Bakker gelişen teknoloji sayesinde gezegeni 'dinlemenin' mümkün olduğunu, hatta hayvanlar için bir Google Translate'ten bile o kadar uzak olunmadığını paylaştı. Bakker'a göre mikroskoplarla gelen optik devrimin yanına bir de tabiata kulak verdiğimiz bir sonik devrim geliyor.
Teknoloji evrenin tercümanı
Yeni teknolojik gelişmeler genellikle yeni bilimsel keşifleri mümkün kılar. Örneğin 17. yüzyılda yaşamış Hollandalı amatör bilim insanı ve öncü mikroskopist Antonie van Leeuwenhoek, en az 25 adet tek mercekli mikroskop yaparak pireleri, kurtçukları, alyuvarları, bakterileri ve kendi spermini inceledi. Van Leeuwenhoek, Royal Society ve diğer bilimsel kurumlara yazdığı yüzlerce mektupta, her zaman anlayışla karşılanmasa da, gözlemlerini ve keşiflerini titizlikle kaydetti. Leeuwenhoek bu nedenle o zamandan beri mikrobiyolojinin babası olarak tanındı ve her türlü hastalığı anlamamıza ve onlarla savaşmamıza yardımcı oldu.
Optik bitti, sıra seste
Şimdi yeni teknolojik araçlar biyologlardan ve amatör bilim insanlarından oluşan küresel bir topluluğun sesin doğal dünyasını daha önce hiç olmadığı kadar zengin ayrıntılarla ve daha büyük ölçekte keşfetmesini sağladı. Mikroskopların insanların çıplak gözle görülemeyen şeyleri gözlemlemesine yardımcı olması gibi, her yerde bulunan mikrofonlar ve yapay zeka öğrenim modelleri de başka türlü duyulmayacak sesleri dinlememizi sağlıyor.
Gezegene kulak vermek lazım
Böylece yarasalar, balinalar, bal arıları, filler, bitkiler ve mercan resifleri arasındaki sohbetlerin şaşırtıcı ses manzarasına kulak misafiri olunabiliyor. British Columbia Üniversitesi'nde profesör olan Karen Bakker "Sonik yeni optiktir" diyor. Birçok araştırmacıya göre mikroskopların bize açtığı yeni dünya nasıl evreni anlamamızda çığır açtıysa, yakından ses incelemeleri ve tabiatı ‘duymamız’ da aynı öneme sahip.
Yapay zekanın kafası çalışıyor ama bilgiye ihtiyacı var
OpenAI'nin ChatGPT'si gibi sözde üretken yapay zekaya milyarlarca dolarlık yatırımlar yapılıyor ve bu temel modelleri ticarileştirmek için çok sayıda start-up kuruluyor. Ancak bir anlamda, üretken yapay zeka yanlış bir isimlendirme; bu modeller çoğunlukla gerçekten yeni bir şey üretmek yerine mevcut insan bilgisini yeni kombinasyonlarda tekrarlamak için kullanılıyor.
Daha büyük bir bilimsel ve toplumsal etkiye sahip olabilecek şey ise yapay zeka öğrenimini kullanarak belirli, yeni oluşturulmuş veri setlerini keşfetmek ve insan bilgisinin sınırlarını genişletmek için 'eklemeli bir yapay zeka' oluşturmak.
Hayvanlar için Google Translate
Ses verileri söz konusu olduğunda Bakker, insanların hayvan seslerini tercüme etmek ve çoğaltmak için makineler kullanmasını doğal bir ilerleme olarak görüyor. Profesör hayvanat bahçeleri için bir tür Google Translate yaratılması gibi önümüzdeki yirmi yıl içinde türler arası iletişimin kışkırtıcı olasılıklarını bile gündeme getirdi. Bakker, The Sounds of Life (Yaşamın Sesleri) adlı kitabında "Henüz bir İspermeçet Balinası edebiyatına sahip değiliz, ancak artık bir sözlük oluşturmak için gerekli bilgiye sahibiz" diye yazıyor.
Bu sonik devrim, hem donanım hem de yazılım alanındaki gelişmelerle tetiklendi. Ucuz, dayanıklı, uzun ömürlü mikrofonlar ve sensörler Amazon'daki ağaçlara, Kuzey Kutbu'ndaki kayalara ya da yunusların sırtına takılarak gerçek zamanlı izleme yapmak artık mümkün. Bu biyoakustik veri akışı daha sonra, insan kulağının duyamadığı infrasonik (düşük frekans) veya ultrasonik (yüksek frekans) doğal seslerdeki kalıpları tespit edebilen makine öğrenimi algoritmaları tarafından işlenirse, insanlık doğanın dilini çözmeye bir hayli yaklaşabilir.
İnsan-Yapay Zeka el birliği gerekli
Ancak Bakker, bu verilerin ancak biyologların özenli saha çalışmalarından veya amatörlerin kitle kaynaklı analizlerinden elde edilen doğal davranışlara ilişkin insan gözlemleriyle birleştirildiğinde bir anlam ifade ettiğini vurguluyor, yani yapay zekanın da yüksek miktarda veriyle beslenmesi gerek.