14 Ağustos 2025, Perşembe
Abone Ol Giriş yap
Haber Giriş: 08.07.2025 10:42 | Son Güncelleme: 08.07.2025 11:06
Makaleyi sesli dinle • 2:55

Yavaş depremler ilk kez gerçek zamanlı olarak görüntülendi

Bilim insanları, Japonya açıklarında iki yavaş kayma depremini gerçek zamanlı olarak izlemeyi başardı. Bu tür depremler, büyük ve yıkıcı depremlerin önceden tahmin edilmesine katkı sağlayabilir
Fotoğraf: Dick Peterse/ScienceMedia.nl
Fotoğraf: Dick Peterse/ScienceMedia.nl
A+ Yazı Boyutunu Büyüt A- Yazı Boyutunu Küçült

Depremler genellikle ani ve yıkıcı olaylar olarak bilinir. Ancak bazı depremler, günler ya da haftalar boyunca yavaşça gerçekleşir. “Yavaş depremler” ya da “ağır çekim depremler” olarak adlandırılan bu sismik hareketler, uzun süreye yayıldıkları için genellikle hissedilmez. Yine de bu tür depremler, büyük ve yıkıcı depremleri önceden tahmin edebilmek açısından kritik öneme sahip.

Texas Üniversitesi Jeofizik Enstitüsü’nden (UTIG) araştırmacıların başını çektiği bir ekip, Japonya açıklarındaki Nankai Çukuru’nda 2015 ve 2020 yıllarında gerçekleşen iki ayrı yavaş depremi, özel sensörler aracılığıyla gerçek zamanlı olarak izlemeyi başardı. Filipin Denizi levhasının Avrasya levhasının altına girdiği bu bölge, dünyanın en aktif deprem kuşaklarından biri olan Pasifik Ateş Çemberi’nin bir parçası.

Derin deniz sondajlarıyla yerleştirilen basınca duyarlı sensörler, zemindeki milimetrelik kaymaları dahi tespit edebilecek hassasiyete sahip. Araştırmacılar, bu tür yavaş depremleri “tektonik şok emiciler”e benzetiyor. UTIG'den hidrojeofizikçi Josh Edgington, bu hareketleri “levha sınırı boyunca ilerleyen bir dalga gibi” olarak tanımlıyor.

Yavaş depremler, ani bir yıkıma neden olmasalar da, fay hatlarında biriken gerilimin nasıl dağıldığını anlamak açısından büyük önem taşıyor. Bu veriler sayesinde, ani gerçekleşen büyük depremlerin ve bunlara bağlı tsunamilerin ne zaman ve nerede olabileceğine dair tahmin modelleri geliştirilebiliyor.

Araştırma ekibinde yer alan jeofizikçi Demian Saffer, Kuzey Amerika’nın batı kıyısındaki Cascadia fay hattı gibi bölgelerin de bu tür hassas gözlemlerle izlenmesi gerektiğini vurguluyor. “Burası, daha önce 9 büyüklüğünde depremler yaşamış bir bölge. Bu yüzden fay hattında biriken gerilim boşalıyor mu, yoksa ölümcül bir sessizlik mi var, bunu bilmemiz gerekiyor” diyor.

Araştırma sonuçlarına göre, yavaş depremler yüksek jeolojik sıvı basıncıyla ilişkili olabilir ve fay hattının üst kısmı, diğer bölümlerden bağımsız şekilde hareket ederek basınç boşaltabiliyor. Bu bilgiler, büyük depremlere ve tsunamilere yol açabilecek sismik aktivitelerin önceden tespit edilmesinde önemli bir rol oynayabilir.

Sonuç olarak, her yeni teknoloji ve veriyle birlikte, deprem tahmini konusundaki bilgi birikimi de artıyor. 1946 yılında bölgede meydana gelen son büyük Nankai depremi, binlerce yapıyı yerle bir etmiş ve 1.300’den fazla insanın ölümüne yol açmıştı. Bilim insanları, ağır çekim depremleri inceleyerek benzer trajedilerin önüne geçmeyi hedefliyor.

Araştırmacılar yayımladıkları makalede şu ifadeye yer veriyor:

“Dalma-batma bölgelerinde yer alan büyük fay hatlarının açık deniz uzantılarında gerilimin nasıl biriktiği ve boşaldığını anlamak, hem yüzeyde meydana gelen sığ depremler hem de tsunami riski açısından hayati önem taşıyor.”

Kaynak: Gazete Oksijen