New Scientist'ten Grace Wade'in haberine göre Ozempic, Wegovy ve benzer ilaçların tıp dünyasında devrim yarattığına şüphe yok. Obezite ve tip 2 diyabeti yönetme becerimizde çığır açan ilaçların Alzheimer, bağımlılık ve depresyon gibi çeşitli rahatsızlıklara da çare olabileceğine dair emareler var.
Buna karşın söz konusu ilaçların faydalarına dair bilgilerimiz arttıkça olası yan etkileri de bilinir hale gelmeye başlıyor. Görünüşe göre bunlardan biri de ender görülen bir görme kaybı olan nonarteritik ön iskemik optik nöropati, ya da kısa adıyla NAION.
Tek gözde bulanıklık
NAION kan akışının yetersiz gelmesi sonucu beyni gözün arka kısmına bağlayan sinir demetinde hasar oluşmasıyla ortaya çıkıyor ve genellikle tek gözde bulanıklık ve karanlık noktalar şeklindeki ani ve kalıcı görme kaybına yol açıyor.
Rahatsızlık ilk olarak 2024 yılında Harvard Üniversitesi’nden Jimena Hathaway ve meslektaşları tarafından Ozempic ve Wegovy’nin etken maddesi olan semaglutid ile ilişkilendirildi. Yapılan analizde nöro-oftalmolog tarafından muayene edilmiş 16 bin 800’ü aşkın kişinin verileri kullanıldı. Hathaway ve meslektaşları tip 2 diyabet hastası olan 710 katılımcıdan semaglutid ilacı verilenlerin NAION’a yakalanma olasılığının, insülin ve metformin gibi diğer diyabet ilaçlarını alanlara kıyasla 4.3 kat fazla olduğunu tespit etti.
Kilo sorunu sebebiyle semaglutid verilen 361 kişide risk daha da artıyordu. Semaglutid alanların NAION’a yakalanma olasılığının naltrekson ve orlistat gibi diğer zayıflama ilaçları kullananlara kıyasla 7.6 kat fazla olduğu görüldü. Ancak söz konusu çalışmanın kısıtlarından biri sadece nöro-oftalmoloğa muayene olmuş katılımcılardan oluşmasıydı. Dolayısıyla bu kişilerin ciddi NAION geçirmesi veya daha önceden belli görme komplikasyonları yaşıyor olmaları mümkündü. Güney Danimarka Üniversitesi’nden Anton Pottegard, “Bulgulardan pek de emin olamadım” diyor.
61 bin kişi incelendi
Bunun üzerine Pottegard ve meslektaşları daha kapsamlı bir analize girişerek tip 2 diyabete karşı semaglutid verilen 61 bin kişiyi incelediler. Sonra bu grubu sodyum glukoz ko-transporter 2 (SGLT2) inhibitörleri olarak bilinen farklı bir tip 2 diyabet ilacı alan 119 bin kişiyle karşılaştırdılar.
Araştırmacılar yaş, cinsiyet, geçmiş sağlık sorunları ve diyabet seviyesi gibi faktörlere göre düzenleme yaptıktan sonra hastalık geçmişine bakınca semaglutid verilen hastaların NAION’a yakalanma hastalığının üç kat yüksek olduğunu tespit etti. Pottegard, “Son derece ikna edici ve güçlü bir sinyal görüyoruz” diyor.
Ancak tüm bunlar söz konusu yan etkinin sık görüldüğü anlamına gelmiyor. Pottegard’ın ekibi katılımcıların yaşadığı Danimarka ve Norveç’te her yıl tedavi gören her 10 bin kişiden sadece bir veya ikisindeki ekstra NAION vakası ile semaglutid arasında ilişki buldu. Pottegard, “Dolayısıyla bu hala son derece ender rastlanan bir hastalık” diyor.
Yan etkinin gerçek kaynağının semaglutid olduğu da henüz net değil. Örneğin diyabet de NAION’un risk faktörleri arasında. Ama Pottegard’ın çalışmasında semaglutid ile diğer diyabet ilaçlarını alanlar arasındaki temel karakteristikler benzerdi. Hatta semaglutid kullananların daha genç olduğunu, bunun da NAION’a yakalanma ihtimallerini azaltması gerektiğini söylüyor.
Dolayısıyla Pottegard’a göre esas sebep gerçekten de semaglutid olabilir.
Yine de halihazırda görme kaybı yaşamıyorsanız semaglutid aldığınız için sıfırdan NAION’a yakalanma riski çok düşük olduğundan Pottegard mevcut bulguların ilacın doktorlar tarafından kullanılma kararını değiştirmeyeceği görüşünde. Kanada’daki British Columbia Üniversitesi’nden Mohit Sodhi ise hastaların kaygılarını hekimle paylaşmasını önemli buluyor. Sodhi, “Bu ilaçların yan etkileri nadiren görülse bile milyonlar tarafından kullanıldığı için on binlerce, hatta yüz binlerce kişi risk altında olabilir” diyor.