27 Aralık 2024, Cuma Gazete Oksijen
Haber Giriş: 12.06.2023 10:40 | Son Güncelleme: 12.06.2023 10:51

Covid-19'un izleri bir kez daha Vuhan'daki laboratuvarı işaret etti

Dünyayı üç yıldan uzun süredir etkileyen Covid-19 salgınına yol açan virüsün Çin'deki laboratuvardan çıkmış olma ihtimali artık bir komple teorisi değil. Virüsün Vuhan Viroloji Enstitüsü'ndeki deneyler sırasında yayıldığına dair yeni kanıtlar ortaya çıktı
Covid-19'un izleri bir kez daha Vuhan'daki laboratuvarı işaret etti

İngiliz Sunday Times'ın haberine göre: ilk vakaların ortaya çıktığı Çin'in Hubey eyaletinin merkezindeki Vuhan şehrindeki laboratuvarda salgın öncesinde yarasalardan elde edilen corona virüslere işlev kazandırmaya yönelik çalışmalar yapılıyordu. Vuhan Viroloji Enstitüsü'nde (WVI) yapılan söz konusu çalışmalarda, 2002-2003 yıllarında Şiddetli Akut Solunum Sendromu (SARS) salgınına yol açan corona virüse, aynı türdeki başka bulaşıcı ve ölümcül corona virüslerin genetik parçaları eklenerek hayvanlar üzerinde deneyler yürütülüyordu.

Çin Hastalık Kontrol Merkezi'nin (CDC) eski Başkanı Prof. Dr. George Gao geçen hafta Covid-19 salgınının başlangıç noktasının bir laboratuvar olabileceği ihtimalinin göz ardı edilemeyeceğini söylemişti.

Çin'in güneyindeki bir mağara ve maden ocağından alınan corona virüs numuneleriyle yürütülen söz konusu araştırmalar, ABD Ulusal Sağlık Enstitüsü'nün (NHI) sağlanan fonlarla yürütülüyor, üstelik bu fonlar, salgının ardından Covid-19'un kökenlerini araştırmak üzere Dünya Sağlık Örgütünce (DSÖ) Vuhan'a gönderilen bilim heyetine öncülük eden İngiliz uzman Peter Daszak'ın başkanı olduğu vakıf aracılığıyla sağlanıyordu.

Öte yandan Vuhan Viroloji Enstitüsü'ndeki işlev kazandırma araştırmaları için kilit nitelikteki deneysel teknikleri konusunda ABD'nin Kuzey Carolina Üniversitesi'nden virolog Ralph Baric'in yol gösterici rolü oynadığı ortaya çıktı. ABD Dışişleri Bakanlığı'nın, Covid-19'un kökenine dair yürüttüğü soruşturma kapsamında derlediği, aralarından gizlilik dereceli raporlar, iç yazışmalar, iletişim kayıtları ile bilimsel araştırmaları ve aktivistlerin son 3 yılda Bilgi Edinme Hakkı Yasası kapsamında elde ettiği yüzlerce sayfa belgeyi inceleyen Sunday Times, virüsün laboratuvardan kaza sonucu çıkma ihtimalini güçlendiren bulgulara ulaştı. Haberde, ABD Dışişleri Bakanlığının soruşturmasında görev alan, yükselen salgın hastalık tehditleri, biyolojik savaş ve Çin konularında uzman üç yetkiliyle yapılan röportajlara yer verildi.

"Biyolojik silah geliştiriliyordu"

ABD'li yetkililer, Vuhan Viroloji Enstitüsü'nün, corona virüslere işlev kazandırma deneylerini, Çin ordusuna bağlı bilim kurumlarının işbirliğinde, "biyolojik silah geliştirme hedefine yönelik" gizli bir proje ile paralel yürüttüğü iddiasını ortaya attı.

SARS salgını ve corona virüs araştırmaları

Covid-19'a yol açan SARS-Cov-2 virüsünün kendiliğinden mi ortaya çıktığı yoksa laboratuvarda üretilip yanlışlıkla mı sızdığı tartışması salgının başından bu yana hem bilim dünyasında hem de siyasi çevrelerde tartışılıyor. İddiaların odağındaki Vuhan Viroloji Enstitüsü (WIV), 2002'de Çin'in güneyindeki Guangdong eyaletinde ortaya çıkan SARS salgının ardından corona virüsler alanındaki çalışmalar için önemli bir merkez haline geldi.

"Yarasa kadın olarak anılıyordu"

Bu dönemde Çin'in güneyindeki mağaralarda yarasa kolonileri üzerine yaptığı saha araştırmalarıyla tanınan WIV araştırmacılarından Dr. Şı Cingli, topladığı corona virüs numuneleri ve diğer virüslerle deneyler yapıyordu. Öyle ki bu çalışmaları nedeniyle ülkesinde "yarasa kadın" olarak anılıyordu.

Şı, çalışmaları sırasında İngiliz zoolog Peter Daszak ile tanıştı. O yıllarda merkezi New York'ta bulunan Wild Life Trust adlı küçük bir sivil toplum kuruluşunda yöneticilik yapan Daszak, ABD'de 11 Eylül saldırısının ve SARS salgınının ardından biyo-terörizm ve salgın hastalıklarla mücadeleye ilgilinin artmasıyla bu alana yöneldi ve Eco-Health Alliance adlı bir vakıf kurarak hayvanlardan insanlara bulaşan zootonik virüslere odaklı çalışmalar yürütmeye başladı.

ABD'den 18 milyon dolar ödenek aldı

Dr. Şı ve ekibi, Dazsak'a saha ve laboratuvar çalışmaları konusunda destek sağlıyordu. Dazsak, 2009'da PREDICT (öngörmek) adını verdiği, salgınlara yol açabilecek virüslerin araştırılmasına yönelik bir program için, ABD Ulusal Sağlık Enstitüsü'nden (NHI) 5 yıllığına 18 milyon dolar ödenek aldı. Bunun 1 milyon doları Dr. Şi ve WIV'ye gidecekti. Programı 2014'ten sonra da ilave ödenekle yenilenerek 2018'e kadar devam etti.

"İşlev kazandırma çalışları"

WIV, mağaralardan topladığı virüsleri katalogluyor ve riskli denebilecek bazı deneylerle virüsün davranışlarını anlamaya çalışıyordu. Bulguları bilim dünyasına açıkladıkları ilk araştırmalarda bağlantılı riskler, aşı çalışmalarına zemin hazırlayacağı gerekçesiyle meşrulaştırılıyordu. Dr. Şı ve ekibi, 2012 yılında Çin'in güneybatısındaki Yünnan eyaletinde Şıtou adı verilen mağarada o güne dek SARS'a yol açan en yakın corona virüsü keşfetti. WIV1 adı verilen virüsün insan hücresine bulaşma yeteneği olduğu laboratuvar deneylerinde kanıtlandı.

Çinli ekip, aynı mağarada SHC014 adını verdikleri bir başka corona virüs türünün örneğini tespit etmiş ancak yeterli miktarda numune toplayamamıştı. Bunun için o yıllarda ABD'de virüs patojenlerinin DNA'larını birleştirerek laboratuvar çalışmaları yapan virolog Ralph Baric'in yardımına başvurdu. Dr. Şı, "SHC014"ün hücreye tutunmasını sağlayan "diken" proteininin DNA dizini Baric'e vererek kendisinin laboratuvarda ürettiği SARS virüsüyle birleştirmesini istedi. Baric de öneriyi kabul ederek genetik ilaveyle ürettiği yeni corona virüsü, genetiği değiştirilerek insana benzer akciğer ve kas sistemi oluşturulan kobay fareleri üzerinde denemeye başladı.

Baric ve Şı, işlev kazandırma deneyinin sonuçları 2015 yılında kaleme aldıkları ortak makalede yayımladı. SARS kopyası ile "SHC014"ün birleşmesinin sonucu, "potansiyel kitlesel imha" idi. Yeni yaratılan virüs farelerde ağır akciğer hasarına yol açıyor ve SARS'a karşı geliştirilen aşılara direnç gösteriyordu. Makalenin yazarları da deneyin "fazla tehlikeli" olduğunu kabul ediyordu. Baric'in katkısı, Çinli ekibin "işlev kazandırma" konusunda gelecek çalışmaları için yol gösterici oldu.

Obama yönetiminden moratoryum

Bu yıllarda virüsler üzerinde laboratuvar çalışmalarına dair bilim camiasında eleştirilerin artması üzerine dönemin ABD Başkanı Barack Obama liderliğindeki hükümet, bir patojenin bulaşıcılığını ve öldürücülüğünü belirgin şekilde artıracağı öngörülen her türlü işlev kazandırma deneyinin durdurulması için moratoryum ilan etti. Ancak WIV ve ABD'li destekçileri Daszak ve Baric, deneylerin halk sağlığı için acil ve güvenli olduğunu ileri sürerek devamını teşvik etti. Çinli ekip ABD'nin finans desteğini almayı sürdürürken Baric'in teknikleri kullandıkları laboratuvar çalışmalarını sürdürdü. Bu dönemde Şıtou mağarasında keşfettikleri WIV-1 patojenini kullanarak iki yeni mutant virüs ürettiler.

2017'ye gelindiğinde Dr. Şı ve ekibi, mağaradaki corona virüslerden 8 mutant virüs üretmişti ve bunlardan ikisi insanlara bulaşma kabiliyetine sahipti. Üstelik bu çalışmalar, biyo-güvenlik seviyesi en az "3. düzey" laboratuvarlarda yürütülmesi gerekirken koruma tedbirleri bir dişçi muayenehanesi ile yaklaşık aynı olan "2. düzey" laboratuvarlarda yürütülüyordu.

Washington Post'un yayımladığı sızdırılan Wikileaks belgelerine göre, ABD'nin Pekin Büyükelçiliği, laboratuvardaki güvenlik tedbirlerine ilişkin kaygılar nedeniyle, aralarında bir uzmanın olduğu heyeti incelemelerde bulunmak üzere Vuhan'a gönderdi. Heyet, hazırladığı raporda, laboratuvarda "ciddi eğitimli personel eksiği ve güvenlik açığı olduğunu" bildirdi.

Fareler üzerinde tehlikeli deney

Bu arada Şı ve ekibi aynı tehlikeli işlev kazanma deneylerinde yeni bir aşamaya geçmişti. Şıtou mağarasından çıkan WIV1 ve SHC014 patojenlerini birleştirerek yarattıkları mutant virüsü farelere enjekte ederek koloni içinde bir salgına yol açıp açmayacağını sınamaya girişmişlerdi. Deneyin sonucu şok ediciydi, farelerin yüzde 75'i ölmüştü. Bu, WIV1'in öldürücülük oranının üç katıydı. Öte yandan mutant virüs, enfeksiyonun ilk günlerinde orijinal patojenden 10 bin kat fazla viral yük yaratıyor ve erken evrede bulaşma olasılığını son derece güçlendiriyordu. İşlev kazandırma deneyi virüse doğal yollarla oluşamayacak potansiyel kazandırmıştı.

Raporda ölümler gizlendi

Sonuçlar virüsün insan topluluklarına yayılması halinde ne kadar vahim sonuçlara yol açabileceğini gözler önüne seriyordu. SARS salgını corona virüslerin ne kadar öldürücü olabileceğini göstermişti. SARS, Kovid-19'a göre on kat daha öldürücüydü fakat bulaşıcılığı daha yavaş olduğundan karantina tedbirleriyle kontrol altına alınabilmişti. Ancak araştırmacılar deneyin sonuçlarını gizledi. Daszak'ın ne 2018'de NHI'ya sunduğu yıllık değerlendirme raporunda ne de aynı yıl ödenek yenilenmesi için sunduğu raporda fare ölümlerinden bahsedilmedi. İngiliz zoolog ancak Covid-19 salgını ortaya çıktıktan sonra deneyin tüm detaylarını ABD'li yetkililere açıklayabildi.

Dazsak, NHI'yı yanıltmasının yanında, aynı yıl, yine Vuhan'daki ortaklarıyla yürüteceği DEFUSE (etkisiz hale getirmek) adını verdiği bir araştırma programı için ABD İleri Savunma Araştırma Projeleri Ajansına (DARPA) 3 yıllığına 14 milyon dolar ödenek talebi ile başvurdu. Çinli ekibin SARS'a benzer çok sayıda yeni koronavirüs toplayarak Şıtou mağarasından elde edilen iki patojenle birleştirdiği deneyler yürütmesini öngören program DARPA tarafından reddedildi.

Deneylerde virüslerin DNA dizisinde bulaşıcılığı etkileyen "furin çatlağı" bölgesinin patojenlere aktarılmasını içeriyordu. Covid-19 ortaya çıktığında her ne kadar bu patojenlerle birebir genetik yakınlığı olmasa da virüsün yapısında furin çatlağının bulunduğu belirlendi.

Gizemli maden ocağı vakası ve "gölge proje"

Öte yandan Dışişleri Bakanlığı'nın soruşturmacıları, Çin'in, mağaralardaki corona virüsler dışında Daszak'ın ve ABD'li sağlık yetkililerin haberdar olmadığı paralel bir gölge proje yürüttüğünü ileri sürdü. Buna göre, gölge proje, Yünnan eyaletinin Pu'ır iline bağlı Mociang Hani Özerk ilçesindeki terk edilmiş bir bakır madeninde yaşanan gizemli olayla başladı. Maden ocağındaki yarasa pisliklerini temizleyen 6 işçi, çalışmanın ardından öksürük, ateş ve zatürre belirtileriyle hastalandı. İşçilerden üçü hayatını kaybederken, hayatta kalanlara yapılan testlerde varlığı bilinmeyen bir corona virüse karşı antikor tespit edildi.

2012'de olay yaşandığı sırada Vuhan Viroloji Enstitüsü araştırmacıları, PREDICT programı kapsamında, zootenik virüslerin insanlara bulaşması üzerine daha önce anılan çalışmaları yürütüyordu fakat maden ocağındaki vakaları Eco-Health'ten ve sponsoru ABD hükümetinden gizledi. Şı ve ekibi madende 4 yıl çalışarak yarasalardan topladığı 1300 numunede 293 koronavirüs tespit etti. Çinli virolog, 2015'te yayımladığı makalede mağarada SARS virüsü ile aynı aileden, daha önce bilinmeyen bir koronavirüsü keşfettiklerini bildirdi. Makalede ne ölen madencilerden ne de ocakta tespit edilen aynı aileden diğer corona virüslerden bahsedilmedi.

Makalede adı RaBtCoV/4991 olarak geçen fakat Covid-19 salgını ortaya çıktıktan sonra maden ocağı ile bağını gizlemek için RaTG13 olarak değiştirilen virüsün, hala Covid-19'a en yakın corona virüs varyantı olduğu değerlendiriliyor. Dışişleri Bakanlığı'nın yürüttüğü soruşturmanın ardından 2021 başında yayımlanan raporda, Çinli araştırmacıların salgın öncesinde Mociang'daki madenden çıkan RaTG13 varyantı üzerine deneyler yapıldığı, ayrıca Vuhan'daki laboratuvarda hayvanlar üzerinde yapılan deneyler dahil olduğu gizli bir askeri araştırmanın yürütüldüğü iddia edildi. Gizli istihbarat bilgilerine dayandığı için çok sayıda kanıt dışarıda bırakılarak yayımlanan raporun detayları ilk defa gün yüzüne çıktı.

 "Seri geçişleme" ve doğal mutasyonun hızlandırılması

Sunday Times'ın konuştuğu yetkililer, "Vuhan Viroloji Enstitüsünde farklı Covid varyantına ilişkin çalışmalar yürütüldüğünü ve Covid-19'a RaTG13'dan daha yakın bir varyant üzerine çalışıldığına emin olduklarını" ifade etti. Soruşturmaya katılanlar, ayrıca Enstitüde "seri geçişleme" (serial passaging) adı verilen bir yöntemle virüs varyantının mutasyonun hızlandırmaya yönelik deneyler yapıldığına ilişkin kanıtlar gördüklerini kaydetti. Söz konusu yöntemde deney hayvanlarına virüs enjekte edildikten sonra hangisinin etkisinin daha ağır olduğunun gözlendiğini belirten yetkililer, en ağır hasarı veren varyant ile tekrar eden deneyler yaparak patojenlerin daha ölümcül seviyeye çıkarmaya çalışıldığını ileri sürdü.

"Ölümcül bir birleşim"

Yetkililer, soruşturma için tanıklık yapan bir enstitü çalışanının şu sözlerini aktardı: "İnsansılaştırılmış fareler ile seri geçişleme deneyi yapmak ölümcül bir birleşim. Bu yöntem doğal mutasyon sürecini hızlandırıyor. Yani yıllar sürecek bir mutasyon, haftalar ve aylar içinde meydana gelebiliyor."

Dışişleri Bakanlığı'nın soruşturmasında danışmanlık yapan ABD'li bilim insanı Dr. Steven Quay de, "Bugüne dek bir yarasa virüsünün insanı doğrudan etkileyerek ölümüne yol açtığı bir örnek görülmedi. Eğer o madenciler yarasa virüsünden öldülerse bu insan bilimleri tarihinde bir ilkin gerçekleştiği ve Çinlilerin bunu açıklamadığı anlamına geliyor" dedi.

Covid-19'un furin çatlağının genetik olarak eklendiği bir virüsün insansılaştırılmış fareler üzerinde seri geçişleme deneyleriyle yaratıldığına inandığını dile getiren Quay, ABD Senatosuna verdiği ifadede "Bu yöntemde bir fare grubunu enfekte edip bir hafta bekliyorsunuz, sonra en hasta fareden virüsü çıkartıp başka bir grup fareyi enfekte ederek deneyi tekrarlıyorsunuz. Böylece haftalar için evrimi yönlendirerek bütün insansılaştırılmış fareleri öldürebilecek bir virüs yaratıyorsunuz" şeklinde konuştu.

Aşı çalışması biyolojik silah ihtimalini güçlendiriyor

Söz konusu araştırmalara Çin Halk Kurtuluş Ordusu'nun (ÇHKO) Askeri Tıp Bilimleri Akademisi'nden araştırmacıların katkıda bulunduğuna dair açık kaynaklarda bilgilere rastlandığına dikkati çeken yetkililer, bilinmeyen bir virüse işlev kazandırarak ölümcül hale getirmenin ve ardından ona karşı bir aşı geliştirmeye çalışmanın, söz konusu virüsü biyolojik silah olarak kullanma niyetine işaret ettiğini vurguladı.

ÇHKO'nun aşı uzmanı Cou Yüsın'ın salgının başladığı tarihlerde Vuhan Viroloji Enstitüsü araştırmacılarıyla ortak çalışmalar yürüttüğüne ve hemen salgının ardından Şubat 2020'de bir aşı patenti için başvuruda bulunduğunu belirten yetkililer, Cou'nun Mayıs 2020'de hayatını kaybettiğini, ölüm sebebinin bilinmediğini, bazı görgü tanıklarının enstitünün çatısından düşerek öldüğünü aktardığını fakat bunun doğrulanamadığını vurguladı.

3 araştırmacı hastalandı

Öte yandan soruşturmada, salgından önceki iletişim kayıtlarının, 3. seviye güvenlikli bir laboratuvarda işlev kazandırma deneylerinde çalıştığı tahmin edilen araştırmacılardan üçünün ilk vakaların görüldüğü Kasım 2019'da hastalandığı, araştırmacılardan birinin aile üyesinin yaşamını yitirdiği ortaya çıktı. Soruşturmaya katılan bir yetkili, "Hastalanmalarının sebebinin Kovid-19 olduğundan tamamen eminiz çünkü Dr. Şı'nın ileri koronavirüs araştırma laboratuvarında çalışıyorlardı. Bu kişiler otuzlu veya kırklı yaşlardaki eğitimli biyologlar. Bu yaştaki bilim insanları gripten kolay hastalanmazlar" ifadelerini kullandı.

Öte yandan soruşturmada bazı karartma çabalarına da işaret edildi. Enstitünün internet sitesinde yer alan bilgiye göre, Çin Bilimler Akademisi'nin güvenlik direktörü 19 Kasım 2019'da kurumu ziyaret ederek çalışanlara Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'in "karmaşık ve vahim bir meseleye dair sözlü ve yazılı direktiflerini" iletti. Vuhan Üniversitesi'nden akademisyenlerin salgın sonrasında ilk günlerde sosyal medyada yer alan hastalık şikayetlerinin yoğunluk haritasına dair yayımladığı çalışmada en önemli yayılma noktası olan bölgede Vuhan Viroloji Enstitüsü'nün yeri işaretlenmemişti.

O günlerde Çin yönetimi salgının Yangzı Nehri'nin karşı yakasındaki Huanan Gıda Ürünleri Pazarı olduğu varsayımını önemsizleştirmeye çalışıyordu. Oysa yoğunluk haritasındaki en büyük yayılma noktaları halihazırda enstitünün bulunduğu yakada konumlanıyordu.

Covid-19 ilk kez Vuhan'da görülmüştü

Dünya, Kovid-19 salgınından ilk kez, Çin'in 31 Aralık 2019'da Hubey eyaletine bağlı Vuhan kentinde "kaynağı bilinmeyen gizemli solunum yolu hastalığının" ortaya çıktığını DSÖ'ye bildirmesiyle haberdar olmuştu. Hastalık, ilk kez Vuhan'da deniz ürünleri gıda pazarını ziyaret eden kişilerde görülmüş, sebebi anlaşılamayan "solunum rahatsızlığı" şikayetiyle 17 Kasım 2019'da ilk hasta hastaneye başvurmuştu. Akciğer iltihaplanmasına yol açan hastalığa, yarasalarda bulunan bir beta koronavirüsün mutasyona uğramış hali olduğu tahmin edilen, daha önce bilinmeyen türdeki bir koronavirüsün sebep olduğu anlaşılmıştı.

DSÖ heyeti Vuhan'da incelemeler yapmıştı

Salgının başlarında virüsün kökenine ilişkin soruşturma talebini reddeden Çin, uluslararası baskıların artmasıyla DSÖ heyetinin Vuhan'da incelemeler yapmasına izin vermişti. DSÖ, ilk vakaların ortaya çıktığı Çin'in Vuhan kentine, aralarında İngiliz zoolog Peter Dazsak'ın olduğu uluslararası bilim insanlarından oluşan heyet göndermişti. İnceleme sürecinde bazı heyet üyeleri, Çinli yetkililerin salgının başındaki ilk vakalarla ilgili hazırladıkları özetleri ve veri analizlerini kendilerine verdiğini ancak ham bilgileri paylaşmayı reddettiğini açıklamıştı.

Heyet, 29 Ocak'ta başladığı saha çalışmalarında, ilk vakaların görüldüğü Vuhan Deniz Ürünleri Gıda Pazarı'nın yanı sıra virüsün kaza sonucu dışarı çıktığı iddialarına konu olan Vuhan Viroloji Enstitüsünde de incelemeler yapmış, enstitünün Direktör Yardımcısı Şı Cıngli ve laboratuvar çalışanlarından bilgi almıştı.

2002-2003 yıllarındaki Akut Solunum Yolu Sendromu (SARS) salgınının ardından, yarasa koronavirüslerinin genetik bilgilerinin olduğu bir arşiv oluşturmak amacıyla kurulan enstitü laboratuvarı, Kovid-19'un burada yapay üretildiği ve yanlışlıkla dışarı çıktığı iddialarının odağında yer almıştı. Çinli yetkililer, söz konusu iddiaları reddetmiş, Kovid-19'un başka bir ülkede ortaya çıktığı ve ithal dondurulmuş deniz ürünleriyle ülkeye geldiğine dair kanıtlanmayan, karşı iddialar ortaya atmıştı.

Kaynak: AA