24 Kasım 2024, Pazar Gazete Oksijen
Haber Giriş: 07.05.2021 06:00 | Son Güncelleme: 16.02.2022 15:15

Güneşin patenti olur mu?

Amerikalı virolog Jonas Salk 1955’te çocuk felci aşısını geliştirdiğinde, “Bunun patenti kimin olacak?” diye soranlara “İnsanlığın... Güneşin patentini alabilir misiniz?” diye yanıt vermişti. Salk’ın kâr amacı gütmeden tüm dünyada üretimine izin verdiği aşı, milyonlarca çocuğun hayatını kurtardı. 66 yıl sonra bugün koronavirüs aşılarının patentleri en önemli tartışma konusu oldu
Güneşin patenti olur mu?

Dünyada bugüne kadar  1.2 miyar dozdan fazla koronavirüs aşısı yapıldı. Salgını bitirmek için 11 milyar doz aşıya ihtiyaç var. Bu rakamla dünya nüfusunun yüzde 70’i aşılanabilecek. Halen 8.6 milyar doz aşı için ilaç firmalarıyla anlaşma yapılmış olsa da bunların 6 milyarı gelişmiş zengin ülkelere gidecek. 40 yoksul ve az gelişmiş ülkede ise halen tek doz koronavirüs aşısı bulunmuyor. Aşıların patent haklarını ellerinde bulunduran ilaç firmaları, satış için yoksul ülkelerden Merkez Bankası rezervlerini, hatta devlet varlıklarını teminat istiyor. İlk olarak 8 ay önce Dünya Sağlık Örgütü, dünyanın önde gelen aşı geliştiricisi firmalarına ve ülkelere teknolojilerini dünya ile paylaşmaları çağrısı yaptı. Ancak önde gelen aşı üreticileri buna yanıt vermedi. Ardından 375’in üzerinde sivil toplum kuruluşu Ekim ayında bu kez doğrudan ilaç firmalarına patent haklarından feragat etmeleri çağrısı yaptı. Ancak ilaç şirketleri, fikri mülkiyet haklarının korunmasının yeni araştırmaları teşvik ettiğini, bu hakların askıya alınmasının aşı üretiminde ani bir artış getirmeyeceğini öne sürerek bu çağrıyı da reddetti. Nitekim aşı patentleri Dünya Ticaret Örgütü’nde 1995’te imzalanan Fikri Mülkiyet Hakkı Patent Antlaşması TRIPS’le korunuyor. O zaman bu anlaşmanın 10 yıl sonra yürürlüğe girmesi kararlaştırılmıştı. 2006’da patentsiz jenerik aşı üreten ülkelerde üretim sona erdi. Halen patent sahipleri 20 yıl boyunca üretim, fiyat, satış ve dağıtım konusunda tek söz sahibi. 

Biden umut oldu 

Son olarak kısa süre önce G.Afrika ve Hindistan önderliğinde 60 ülke, Dünya Ticaret Organizasyonu’na başvurarak koronavirüs kaynaklı ilaç ve aşılar için patent haklarının askıya alınmasını istedi. Büyük ilaç endüstrisine sahip ABD, İngiltere, İsviçre ve AB patentlerden feragat etmeye karşı çıktı. Ancak bu girişim, özellikle ABD kamuoyunda büyük destek buldu. Ülkenin önde gelen gazetesi New York Times, başyazısından ABD yönetimine bu girişime destek vererek aşı patentlerinin serbest bırakılmasına destek çağrısı yaptı.Ardından Demokrat Parti’nin önde gelen isimleri, Başkan Biden’a baskı yapmaya başladı. Beyaz Saray, 5 Mayıs Çarşamba günü “Başkan’ın aşı üretimi ve tedarikini en üst seviyeye çıkarmak için patent korumasını geçici olarak askıya alma seçeneğine destek verdiğini” açıkladı. Dünya Ticaret Örgütü üyeleri bir sonraki toplantısını Haziran ayında yapacak. Bu toplantıda patent korumasının askıya alınması ihtimali üzeine aşı üreten şirketlerin hisse senetlerinde düşüş başladı. 

Uğur Şahin de karşı çıkıyor

Milyarlarca dolar değerindeki patentlerini kaybetme riskiyle karşı karşıya kalan aşı üretici firmaların itirazı sürüyor. Pfizer/Biontech aşısını geliştiren Prof. Uğur Şahin, Covid-19 aşılarının üretim kapasitesini arttırmak için ‘fikri mülkiyetten vazgeçmenin’ doğru bir yol olmadığını, bunun yerine üretim lisansları verilmesi gerektiğini söylüyor. Pfizer ve AstraZeneca gibi ilaç şirketleri tarafından ABD Başkanı Joe Biden’a yazılan mektupta, patent düzenlemelerinin gevşetilmesinin aşı çalışmalarında inovasyon ve yatırımları caydırmanın ötesinde zararlar doğuracağı öne sürülüyor. Yoksul ülkelerde aşılama kampanyalarına verdiği destekle bilinen Bill Gates de patentlerin kaldırılmasına karşı olduğunu söylüyor. 

Bir sonraki salgın ne olacak?

 Patentlerin şimdi kaldırılması durumunda bir sonraki salgında hiçbir ilaç firmasının aşı geliştirmek için motivasyonu olmayacağı söyleniyor. Uluslararası İlaç Üreticileri ve Dernekleri Federasyonu Başkanı Thomas Cueni’ye göre “Aşı üretim sürecini alıp kopyalamak mümkün değil. Çünkü teknoloji aktarımı sadece patentler üzerinden olmuyor. İşin içinde meslek sırları, bilgi ve beceri paylaşımı da var. Yıllarca iş birliği yapmak gerekiyor.” 

“Tarifi vermek çorba yapmak için yetmez”

Covid-19 aşılarının üretiminde toplamda 200’den fazla malzeme ve gereç kullanılıyor. Bu 200 parçayı bir araya getirmek yıllar süren bir tecrübenin eseri. O yüzden formülü paylaşmanın istenilen başka bir yerde aşının üretilebileceği anlamına gelmediği belirtiliyor. Hatta çok yeni bir teknoloji olan Pfizer ve Moderna gibi mRNA aşılarının bu konuda hiç tecrübesi olmayan ülkeler tarafından üretilmesinin çok zor olduğu, böyle bir durumda sadece formül ve patent değil, teknoloji ve tecrübe transferinin de zorunlu olacağı belirtiliyor. Associated Press’e konuşan aşı uzmanı Maria Elena Bottazi, “İşte malzemeler ve tarif bu. Çorbayı buna göre yapacaksınız demek çorba yapmak için yeterli olmaz” diyor.

Türkiye’den destek

TTB, “Patent toplumun olmalıdır” çağrısı yaptı. ODTÜ Mezunları Derneği, “Güneşin Patenti Olmaz” sloganıyla Covid 19 aşı patentlerinin kaldırılması için kampanya başlattı.

HIV ilaçları için de aynı çağrı yapılmıştı

HIV salgınının Afrika’yı etkisi altına aldığı 1990’lı yıllarda AIDS tedavisinde kullanılan ilaçlar için patentlerin geri çekilmesi istendi. Ancak gelişmiş ülkeler ve ilaç şirketleri bu çağrıları reddetti. Afrika ülkelerinin çok yüksek fiyatlı bu ilaçlara patent süresi olan 10 yıl süreyle erişimi çok kısıtlı oldu.

Hindistan krizi katlanarak büyüyor

Günlük vaka sayısının 380 bini geçtiği, günlük ölümlerin 4 bine yaklaştığı Hindistan’da koronavirüsün ikinci dalgası toplam hasta sayısını dört ayda ikiye katlayarak 20 milyona çıkardı. Üstelik, yardım çığlığı atan doktorlar gerçek rakamların “5 ile 10 kat daha fazla olduğunu” söylüyor.  Sağlık sistemi tamamen çöktü; aşı, doktor, yatak ve oksijen sıkıntısına mezar bulma çabası eklendi. Kiralık araç bulabilenler yakınlarının bedenlerini krematoryumlara taşıyor.  Virüsün görülmedik bir hızla yayılmasının sebebi olarak çifte mutasyon sonucu ortaya çıktığı belirtilen Hindistan varyantı kadar Başbakan Narendra Modi’nin ülkeyi açmasının, kalabalık siyasi mitinglerin ve dini törenlerin etkili olduğu belirtiliyor. Her gün on binlerce insan oksijen tüplerini doldurma umuduyla gece ortaya çıkan karaborsacıların önünde kuyruk oluyor. En azından yakınlarının boğularak ölmesini engellemeye çalışıyorlar. 

Hastalığı geçiren 7 ay rahat

Yılbaşında İngiltere’den gelen haber hastalığı geçiren kişilerin en az 5 ay koruma altında olduğunu ortaya koymuştu. Katar’da yapılan son araştırma bu süreyi en az 7 aya çıkardı Dünyada 150 milyondan fazla insan koronavirüse yakalandı, bunların 100 milyona yakını iyileşti ve doğal bağışıklık sahibi oldu. Ancak bu doğal bağışıklığın süresi bilim insanlarının cevap aradığı soruların başında geliyor. İngiltere Başbakanı Boris Johnson, Covid-19’u atlattıktan 7 ay sonra “benden antikor fışkırıyor” demişti. İngiltere’de halen devam eden Public Health England araştırması hastalığı atlatan kişilerin 5 ay sonunda yüzde 83 oranında koruma altında olduğunu ortaya çıkardı. Araştırmanın geniş sonuçları  1 yıllık sürenin dolmasının ardından yaz aylarında açıklanacak. Saygın tıp dergisi Lancet’de yayınlanan Katar merkezli 44 bin kişilik araştırma yüzleri güldürdü. Weill Cornell Medicine-Qatar uzmanları tarafından yapılan çalışma, Covid enfeksiyonu geçirmenin en az 7 ay boyunca yeniden hasta olmaktan koruduğunu ortaya çıkardı. Buna göre, doğal enfeksiyon sonrası yeniden hastalanma riski 10 binde 13 civarında. Doğal enfeksiyon geçirmenin koruyuculuğu yüzde 95.2 olarak tespit edildi. Ayrıca ikinci kez virüs görülen nadir vakalarda ise hepsi hastalığı hafif atlattı, ölen olmadı.

En çok Türkler’in ruh sağlığı etkilenmiş 

IPSOS Dünya Ekonomik Forumu’na üye 30 ülkede araştırdı. Covid nedeniyle dünya genelinde insanların yüzde 59’u ancak 12 ay içinde eski hayatlarına dönebileceklerini düşünüyor. Yüzde 8’i ise ‘hiçbir zaman eskisi gibi olamayacak” diyor. 3-6 ay içinde eskiye dönüş hayali kuranların oranı ise yüzde 22. İşte araştırmanın Türkiye ayağının sonuçları: 2% Eskiye döndük bile.  9% 1-3 ay içinde döneriz.  15% 6 ay içinde döneriz.  26%1 yıl içinde döneriz.  44% 1 yıldan fazla sürer. 5% Hiçbir zaman dönemeyeceğiz.  Ankette ayrıca salgının psikolojik etkileri de incelendi. Türkler dünyada salgında ruh sağlığı en ağır etkilenen halk. Türkler’in yüzde 61’i duygusal ve akıl sağlığının 1 yıl önceye göre daha kötü durumda olduğunu, yüzde 43’ü de 2021 başına göre daha kötü olduğunu söylüyor. Bu rakamlar tüm ülkeler içinde en yüksek oran ve dünya ortalamasının çok üstünde.

Sinovac’a AB vizesi yolda

Avrupa İlaç Ajansı (EMA), Çinli Sinovac tarafından üretilen CoronaVac aşısı için hızlandırılmış inceleme süreci başlattı. Ajans, aşının laboratuvar çalışmaları ve klinik denemelerinin ön sonuçlarına dayanarak bir inceleme yapacak. EMA’ya göre, aşıya ilişkin klinik ve laboratuvar denemelerinin ön sonuçları umut verici. Böylece vizesi olan Türk vatandaşlarının Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkeler tarafından uygulanan seyahat kısıtlamalarından muaf tutulması olasılığı güçlendi. AB’nin yürütme organı olan Avrupa Komisyonu, EMA tarafından onaylanmış aşılardan yaptıran herkesin, geldiği ülkeye bakılmaksızın AB üyesi ülkelere sorunsuz seyahat edebilmesini istiyor. EMA, CoronaVac dışında Rusya’da üretilen Sputnik V ile Novavax ve CureVac aşıları için de kapsamlı bir gözden geçirme yapıyor. EMA tarafından onaylanan Pfizer-BioNTech, Oxford-AstraZeneca, Moderna ve Johnson & Johnson aşılarının son dozunu en az 14 gün önce yaptırmış olan herkes, AB ülkelerine sorunsuz seyahat edebilecek. Haziran ayına kadar hayata geçirilmesi beklenen yeni düzenleme kapsamında Pfizer-BioNTech aşısı yaptıran Türk vatandaşlarının Avrupa’ya seyahat edebilmesinin önünde bir engel bulunmuyordu.

Covid aşısı sonrası hangi antikorlar oluşuyor?

Covid geçiren ya da aşı olanlar, virüsün farklı yapısal proteinlerine (nükleokapsid, spike, membran, zarf proteinine) karşı ayrı ayrı antikor üretiyor. Antikor testlerinde virüsün içeriğinde bulunan ‘nükleokapsid’ proteinlerine karşı oluşan Anti-N antikorları ile virüsün dış yüzeyinde bulunan ve hücre içine girmesini sağlayan ‘spike’ proteinlerine karşı oluşan Anti-S antikorları  (IgG, IgM, IgA) ölçülüyor. Yüksek düzeyde Anti-S, virüsün hücreye girmesini engelliyor, Anti-N antikorları ise virüs hücreye girmeyi başarırsa virüsün çoğalmasını önlüyor.  Covid’e karşı oluşan nötralizan antikorlar, ağırlıklı olarak spike proteinine karşı oluşuyor. Çinli Sinovac’ın inaktif aşısını olanlar, virüsle karşılaşmış gibi her iki proteine karşı da antikor (Anti-N ve Anti-S) üretiyor. Ancak mRNA aşısı BioNTech olanlar sadece spike proteinine karşı antikor (Anti-S) üretiyor. Bu kişilerde nükleokapsid antikorları (Anti-N) bulunmuyor. Anti-N antikorları genellikle aşıdan çok enfeksiyon sırasında ve sonrasında üretiliyor.  Covid enfeksiyonu ya da aşılama sonrası ölçülen hiçbir antikor düzeyi, virüse karşı kesin koruma anlamına gelmiyor. Korunmada antikor üretiminin yanı sıra hücresel bağışıklık yanıtı da önem taşıyor.