Aşılamaların çok hızlı ilerlemesi sonrasında İsrail, İngiltere, ABD gibi birçok ülke maskeleri atmak konusunda kararlar almaya başladı. Ancak restoranlar, mağazalar gibi aşılı-aşısız tüm vatandaşlara hizmet veren işletmelerde çalışanlar uzun bir süre daha maske takmaya devam edecek. Yani maskesiz müşterilere hizmet eden maskeli garsonlar, tezgahtarlar hayatın olağan bir parçası olacak. New York Times’a göre bu durum maskenin aynı beyaz-mavi yakalı çalışan ayrımı gibi bir sosyal statü simgesi haline gelmesine sebep oluyor. Restoranlara gelen, kuaföre giden, alışveriş için mağazalara giren müşteriler maskesiz hayatın tadını çıkarırken hizmet sektöründe çalışan garson, kasiyer, kuaför, manikürcü, güvenlik görevlisi, otel görevlisi, şoför gibi her gün insanlarla yüz yüze olmak zorunda olan meslek sahipleri maskeleri atma hakkına sahip değil ve salgın tamamen bitene kadar da böyle bir şansları olmayacak gibi görünüyor. Aşılanmış da olsalar çalışanların maskeyi çıkarmaları müşteriler için ‘güven’ sorunu yaratacağı için işletme sahipleri de bu fikre hiç sıcak bakmıyor.
“Aşılıyım ama özgür değilim”
Toronto Üniversitesi’nde kıyafet zorunluluklarının sosyolojisi üzerine çalışmalar yapan Erin Vearncombe, “Halkla ilişkiler açısından maskeli çalışanlar işletmenin hem kendi çalışanlarının hem de müşterilerinin sağlığını düşündüğü mesajını verirken aslında istemeden sosyal eşitsizliği ortaya koyan yeni bir ayrışmayı da beraberinde getiriyor” diyor.The Atlantic dergisi, restoranlarda maskeli hizmet vermeye devam eden çalışanların normalden yüzde 25 daha fazla bahşiş almaya başladıklarını yazdı. Buna “fedakarlık bahşişi” adı veriliyor.Çalışanlar bu çifte standarttan rahatsız olsalar da bu yeni sosyal statüye zorunlu olarak alışmak zorunda hissediyorlar. Starbucks ise bu ayrımı ilk sonlandıran şirketlerden biri oldu. Bu haftadan itibaren iki doz aşı olmuş tüm çalışanlar maskelerini çıkarma hakkına sahip.