28 Mart 2024, Perşembe
Haber Giriş: 22.10.2021 04:30 | Son Güncelleme: 16.02.2022 15:17

mRNA mucizesi tıpta yeni çağın kapısını açtı

Covid belki bize kâbus gibi geçen iki yıl yaşattı ama bilim dünyasında öyle bir devrimin kapısını aralamamızı sağladı ki artık hastalıklara karşı elimizde mRNA gibi çok etkili bir silah var. mRNA teknolojisi bu yönüyle dünyanın önde gelen dergileri Wired ve New Scientist’e kapak oldu
mRNA mucizesi tıpta yeni çağın kapısını açtı

Wired: Aşı devrimi

Kimse Covid’e karşı bu kadar etkili ve hızlı bir aşının bulunmasını beklemiyordu. Biontech aşısının mucidi Prof. Uğur Şahin bile... Wired dergisi “Aşı devrimi” başlıklı kapağıyla geniş yer ayırdığı mRNA teknolojisini bu sözlerle anlatmaya başladı. Kapakta ise Oksijen’i yakından takip edenlerin iyi tanıdığı bir isim var: Katalin Kariko. Macar bilim insanı mRNA’ya hayatını adayan ve bu teknolojinin ‘fikir annesi’ olarak görülen isim.  9 Kasım 2020’de Uğur Şahin, çalışma arkadaşlarına “Başardık, aşımız yüzde 90’dan fazla etkili” diye müjdeyi verdiğinde odada adeta çığlıklar yükseldi. Çünkü hiçbir solunum yolu hastalıkları aşısı tarihte bu kadar yüksek etkinliğe ulaşmayı başaramamıştı. Ayrıca bu kadar kısa sürede hayata geçen de başka bir aşı olmamıştı. Şimdiye dek geliştirilen en hızlı aşı 1967’de kabakulak aşısı olmuş o da 4 yıl sürmüştü. mRNA tüm bilinenleri alt üst etti. Daha önce hiçbir ilacı onaylanmayan ve kimsenin bilmediği Biontech ve Moderna gibi firmaları da dünyanın en değerli markaları haline getirdi. 

‘Tarihi dönüm noktası’

MIT’de mRNA üzerine çalışan Daniel Anderson’a göre bu teknoloji o kadar büyük bir devrim ki ”Sabah fikri oluşturup akşam aşı prototipini ortaya çıkarabilmek” mümkün.  Covid’den önce Bill Melinda Gates Vakfı’nın fonlamasıyla ilaç firmalarının görmezden geldiği deng humması, Lassa ateşi gibi Afrika’da hüküm süren ölümcül hastalıklara çare olması amacıyla mRNA teknolojisi üzerinde çalışmalar kısıtlı olarak yapılıyordu. Oysa ki Covid-19’dan sonra bu devrimin daha etkili grip aşıları üretmekte, HIV ve kansere karşı aşı geliştirmekte kullanılmasının önü açılmış oldu. Johns Hopkins’ten Amesh Adalja’ya göre “Aşıların tarihi yazıldığında mRNA bir dönüm noktası olacak”. Şimdi grip için 6 farklı mRNA aşısının yanı sıra, HIV, Nipah, Zika, uçuk, deng humması, hepatit ve sıtma için toplamda 9 mRNA aşı adayı klinik testlere başlamış durumda. Bir zamanlar bu teknolojinin yüzüne bakmayan ilaç firmaları da büyük bütçeler ayırmaya başladı. Sanofi 425 milyon dolar, GSK ise 294 milyon dolarlık ortaklık anlaşmaları yaptı. 

‘Hayatın yazılımı’

Oysa bu teknolojinin fikir annesi olan ve şimdi Biontech’in başkan yardımcısı olan Macar asıllı biyokimyacı Katalin Kariko, mRNA üzerinde çalışmaya 1989’da başlamıştı. Kariko’ya o dönemde “Bununla uğraşılır mı?” diye gülenler şimdi bağışıklık sistemine virüsle savaşmayı öğreten bu teknolojiyi “Hayatın yazılımı” ya da “ilaç için bir işletim sistemi” olarak tanımlıyor. Şimdi ilk hedef yılda 300 bin kişinin ölümünden sorumlu olan gribe karşı etkili bir aşı üretmek. Yıllardır olduğumuz grip aşılarının etkinliği hiçbir zaman yüzde 50’yi bile bulamıyor. Hatta 2018-19 grip sezonunda yüzde 29’a kadar gerilemişti. mRNA ile her yıl mutasyona uğrayan virüsün, temel yapısında hiç değişmeyen 12-14 farklı noktayı hedef alabilmek mümkün olacak. Fareler üzerinde yapılan denemelerde bunun gerçek olduğu ispatlandı. Bu yıl sonuna kadar gelincikler üzerindeki testler de bitmiş olacak.

New Scientist: Çözümün anahtarı

Bilim dünyasının yakından takip edilen prestijli dergisi New Scientist son sayısında pandeminin tıpta yeni bir devrime kapı araladığını bunun da mRNA aşıları olduğunu yazdı. Derginin başyazısında, “Artık insanlara antibiyotik vermek yerine onlara antibiyotik reçetesi içeren mRNA aşılarını enjekte ederek hastalıkları yenmek mümkün olabilecek” ifadeleri yer aldı.  New Scientist’e göre virüsler her ne kadar bizim düşmanımız olsa da bize çok şey öğrettiler.  İşte hücrelerimize ‘işgal kuvvetlerini’ tanımayı öğreten mRNA aşıları bu bilgi sayesinde hayata geçti. Pandemi de çok önemli bir tatbikat alanı oldu. British Columbia Üniversitesi’nden Pieter Cullis’e  göre aşılar bu teknolojinin yapabileceklerinin sadece biri. Eğer vücudumuzu kendi ilacını üretmeye bu şekilde programlamayı başarırsak bakteri enfeksiyonlarından otoimmün rahatsızlıklara, nadir görülen genetik sendromlara ve hatta kansere karşı savaşın kapısı aralanmış olacak.

İlk aşı değil

Aslında mRNA aşıları ilk olarak Covid-19 pandemisiyle denenmedi. 2013 yılının Mart ayında Çin’de H7N9 kuş gribi ortaya çıktığında virüsün genetik kodu online olarak yayınlanmıştı. İlaç firması Novartis’te mRNA üzerine çalışan bir ekip, 8 gün içinde bu hastalığın aşısını geliştirip fareler üzerinde test etti. Birkaç hafta sonra aşının farelerde çok iyi bir bağışıklık yanıtı sağladığı görüldü. Bu aşı geliştirme konusunda tam bir hız rekoruydu. Ancak aşı insanlar üzerinde denenmeden salgın sona erince çalışma daha ileri götürülmedi. Büyük ilaç şirketleri bu yeni ve kanıtlanmamış aşı teknolojisi üzerine yatırım yapmayı düşünmeyince meydan Biontech ve Moderna gibi küçük platformlara kaldı.

71 farklı çalışma var

Pandemi tüm planları değiştirdi. mRNA aşılarının başarısı üzerine 2018’de sadece iki olan mRNA aşı çalışmalarının sayısı şimdi farklı hastalıklar için 71’e ulaşmış durumda. Daha da önemlisi, Pennsylvania Üniversitesi’nden Norbert Pardiatthe’e göre mRNA aşısı sayesinde aynı anda 10 hastalığa karşı bile insanları aşılamak mümkün olabilecek.

Işık hızında aşının öyküsü kitap oldu 

BioNTech’in kurucu ortağı bilim insanları Özlem Türeci ve Uğur Şahin, Financial Times muhabiri Joe Miller ile birlikte Covid-19 ile mücadelenin ilk saatlerinden aşının onaylanmasına kadar geçen süreyi kitaplaştırdı.  Almancada Projekt Lightspeed (Işık Hızı Projesi), İngilizcede The Vaccine (Aşı) adıyla çıkan kitapta Miller, ikilinin uluslararası uzmanlardan oluşan küçük bir ekiple çok kısa sürede 20 aşı adayını nasıl ürettiğini, büyük ilaç şirketlerini çalışmalarını desteklemeye nasıl ikna ettiklerini, AB ve ABD hükümetiyle nasıl müzakere ettiklerini ve çalışmayı nasıl yürüttüklerini anlatıyor. 2 Kasım’da çıkan kitap kanser araştırmaları yapan ikilinin ani bir kararla ellerindeki çalışmanın Covid-19’a karşı aşı geliştirmekte kullanılmasını incelemeye başladığını aktarıyor.  Zaten kitabın Almancadaki ismi de bu sürecin hızından ilham alıyor.