Avrupa Dış İlişkiler Konseyi (ECFR) ve Avrupa Kültür Vakfı (ECF) tarafından hazırlanan yeni bir rapora göre Avrupa Birliği daha kapalı ve etnik merkezli bir “Avrupalılık” kavramına doğru kayıyor ve bu da bloğun gelecekteki uyumu konusunda endişelere yol açıyor. The Guardian’ın haberinin ardından gündem olan rapor, AB'nin kurucu değerleri olan evrensellik, eşitlik ve laikliğin yanı sıra güçlü bir Avrupalılık duygusunu koruma kabiliyetine meydan okuyan üç kritik "kör noktayı" vurguluyor.
Artan beyaz-üstüncülük ve yabancı düşmanlığı en büyük sorun
Raporun tespit ettiği ilk temel sorun, AB siyasetinin giderek artan beyazlığı. Avrupa'daki ve özellikle de Avrupa Parlamentosu'ndaki siyasi temsil, bloğun ırksal ve etnik çeşitliliğini temsil etmiyor. Raporu kaleme alan ECFR araştırmacılarından Pawel Zerka'ya göre, azınlıklar toplam AB nüfusunun yüzde 10'unu temsil ederken, Avrupa Parlamentosu üyelerinin yüzde 3'ünden azı azınlık kökenli. Bu temsil eksikliği, özellikle 7 Ekim'de Hamas'ın İsrail'e yönelik saldırısının ardından yükselen yabancı düşmanı söylemler karşısında, beyaz olmayanların ve Müslümanların yaşadığı yabancılaşmayı daha da tırmandırıyor.
Rapor ayrıca, özellikle aşırı sağ partilerin Avrupa seçimlerinde en fazla sandalyeyi kazandığı Fransa, İtalya, Belçika ve Macaristan gibi ülkelerde artan yabancı düşmanlığına da işaret ediyor. Bu değişim, birçok Avrupa ülkesinde göçmen ve Müslüman karşıtı söylemin normalleşmesine ve beyaz olmayan ve Müslüman Avrupalıların daha da marjinalleşmesine neden oluyor. İtalya'daki Lega ve Almanya'daki AfD gibi aşırı sağ partiler, siyasi destek toplamak için bu tür yabancı düşmanı söylemleri açıkça kullanıyor ve çeşitliliğe karşı giderek daha düşmanca hale gelen daha geniş bir Avrupa siyasi söylemini besliyor.
Gençlerin AB'ye karşı artan hayal kırıklığı
İkinci kör nokta ise genç Avrupalıların genel olarak sosyal açıdan daha hoşgörülü ve Avrupa yanlısı olmalarına rağmen gençlerin AB'ye olan bağlılıklarının düşük olması. 2024'teki Avrupa Parlamentosu seçimlerinde gençlerin katılımı önceki seçimlere kıyasla daha düşük oldu ve birçok genç seçmen ya çekimser kaldı ya da düzen karşıtı ve aşırı sağ partilere yöneldi. Bu eğilim, genç neslin Avrupa projesinden daha fazla kopabileceği ya da yabancı düşmanlığına doğru sürüklenişini hızlandırmaya yardımcı olabileceği için Avrupa siyasetinin gelecekteki yönü hakkında endişelere yol açıyor.
Üçüncü zorluk ise orta ve doğu Avrupa'da AB'ye karşı artan hayal kırıklığı. Bu bölgedeki pek çok vatandaş Avrupa fikrine bağlı kalmaya devam ederken, Avrupa seçimlerindeki düşük katılım oranının da gösterdiği gibi, AB üyeliğinin sağlaması beklenen somut faydalar konusunda memnuniyetsizliklerini dile getiriyor. Avrupa şüpheciliği, aşırı sağ partilerin güç kazanmaya devam ettiği Slovakya, Çek Cumhuriyeti ve Hırvatistan gibi ülkelerde daha da güçlendi. Bu bölgesel hoşnutsuzluk, artan sayıda vatandaş ve siyasetçinin etnik bir Avrupa anlayışına yönelmesiyle bağlantılı.
Bu sorunlu eğilimlere rağmen, AB'ye güvenin nispeten yüksek olduğu Batı Avrupa başta olmak üzere, bloğun pek çok bölgesinde Avrupalılık hissi güçlü kalmaya devam ediyor. Rapor, Avrupa yanlısı liderleri, AB'nin temel değerlerini daha fazla aşındırmadan önce bu kör noktaları kabul etmeye ve ele almaya çağırıyor.
Bunun için AB'nin etnik Avrupa anlayışını reddetmesi ve ırk, din ya da etnik kökene bakmaksızın tüm vatandaşlarını kapsayan bir yurttaş kimliğini benimsemesi gerekiyor. Liderler ayrıca siyasi katılımı yeterince temsil edilmeyen gruplara açmaya ve AB'yi daha kapsayıcı ve temsili bir kurum haline getirmeye davet ediliyor. Bu adımlar atılmadığı takdirde blok, Zerka'nın deyimiyle “kirli yakıtla” çalışma riskiyle karşı karşıya kalacak, birliği ve temel değerleri yabancı düşmanı güçler tarafından giderek daha fazla sorgulanacak.
Kaynak: AA