Baerbock, Berlin Enerji Dönüşüm Konferansı'nda yaptığı konuşmada, iklimin korunması için dünya çapında fosil yakıtlara vedanın hızlandırılması gerektiğini ve bunda büyük sanayileşmiş ülkelerin özel bir sorumluluğu olduğunu söyledi.
Almanların evlerini ısıtmak için kullandıkları enerji kaynağının bir ulusal güvenlik sorunu olarak görülmesi gerektiğini ifade eden Baerbock, Almanya'da fosil yakıtlardan ısı pompaları gibi daha yeşil teknolojilere geçişin hızlandırılması gerektiğini dile getirdi. Baerbock, Alman hükümeti içinde enerji dönüşümünün "tartışmalı" olduğunu kabul etti, evlerdeki ısıtma sistemlerinin ülkenin gelecekteki güvenlik yapısının bir parçası olması gerektiğini vurguladı.
Kenya Devlet Başkanı William Ruto da iklim krizinin gezegen için varoluşsal bir tehdit oluşturduğunu belirterek, acil önlem alınmaması halinde dünyanın geri dönüşü olmayan bir yıkımın eşiğinde olduğunu ifade etti.
Alman koalisyon hükümetinde tartışma
Almanya'daki konutlarda mevcut ısıtma sistemlerinin neredeyse yarısında doğal gaz kullanılırken, Dışişleri Bakanı Baerbock'un mensubu olduğu Yeşiller partisi, çevreyi kirlettiği ve Almanya'nın enerji ithalatını artırdığı gerekçesiyle gelecek yıldan itibaren petrol ve gaz ısıtma sistemlerinin kurulumunu fiilen yasaklayacak katı kuralları savunuyor.
Almanya Ekonomi ve İklimi Koruma Bakanlığını elinde bulunduran Yeşiller partisi, petrol ve gaz ısıtma sistemlerinin yerine hızlıca elektrikli ısı pompalarının kullanılmasına yönelik politikalar geliştiriyor. Alman hükümetini oluşturan Sosyal Demokrat Parti (SPD) ile Hür Demokrat Parti (FDP) de bu konuda ülkenin hazır olmadığı gerekçesiyle Yeşiller partisine karşı çıkıyor.
SPD ve FDP, ısı pompalarının kurulum ve işletme maliyetleri daha düşük olsa da çok daha büyük bir başlangıç yatırımı gerektirdiğini belirterek, hızlı bir değişikliğin Alman seçmenleri kızdıracağından endişe ediyor. Yeşiller partisinin, yeni yatırımlarda daha fazla çevreci ekonomi politikalarına ağırlık verilmesini istemesi de FDP ile arasında ciddi sıkıntı oluşturuyor.
Almanya'da koalisyon hükümetini oluşturan 3 partinin temsilcileri, hükümette iklim koruma yasaları, otoyol inşaatı gibi ekonomi ağırlıklı konularda ortaya çıkan sorunları gidermek için son günlerde görüşmeler yapıyor.
Enerjide Rusya bağımlılığı
Almanya, Rusya-Ukrayna Savaşı öncesi ihtiyacı olan doğal gaz ve kömürün yarısından fazlasını, ham petrolün ise yüzde 34'ünü Rusya'dan ithal ediyordu. Rusya-Ukrayna Savaşı sonrası arz yönlü belirsizlikler ve AB'nin Rus enerji ürünlerine uyguladığı ambargo, Almanya'daki enerji piyasalarında dengesizliklere yol açmıştı.
Almanya, savaş sonrası Moskova'nın Kuzey Akım 1 doğal gaz boru hattı üzerinden gaz akışını durdurma kararının tetiklediği sarmal bir enerji kriziyle karşı karşıya kalmıştı. Alman hükümeti, AB yaptırımları kapsamında 2023'ten itibaren Rus ham petrolü alımını da tamamen durduracağını açıklamıştı.
Enerji krizi sonrasında kömür ve nükleer enerji politikalarını yeniden değerlendiren ülke, 14 termik santral ünitesini çalıştırırken, 3 üniteyi de acil durumlarda faaliyete hazır konuma getirmişti. Kış mevsiminde olası bir enerji sıkıntısına karşı daha önce kapanması planlanan 3 nükleer santralin acil durum rezervi olarak beklemede tutulmasına karar verilmişti.
Brüksel merkezli düşünce kuruluşu Bruegel'e göre, Almanya, toplam 268,1 milyar avro ile Avrupa ülkeleri arasında enerji krizine karşı en fazla kaynak ayıran ülke oldu. Ülkede enerji krizine karşı mali tedbirlerin milli gelire oranı da yüzde 7,5 olarak gerçekleşmişti.
Kaynak: AA