Suriye’nin binlerce yıllık tarihiyle ünlü antik kenti Palmira, yıllar süren savaşın ve radikal yıkımın ardından şimdi de mezar soyguncularının hedefi. Geceleri kazma ve küreklerle kente giren yağmacılar, iki bin yıllık mezarları talan ediyor. Gündüz ise Palmyra’nın toprakları üç metre derinliğinde açılmış çukurlarla delik deşik olmuş halde.
Savaş sırasında DEAŞ tarafından tahrip edilen Palmira'nın kalıntıları hala ayakta kalma mücadelesi verirken, yerel halk kalanları korumak için geceleri nöbet tutuyor. Kent sakini ve Heritage for Peace adlı STK'nın aktivisti Mohammed al-Fares, mezar soyguncularının kazdığı bir kriptin yanında bir seramik parçası ve havan mermisi kuyruğunu göstererek durumu özetliyor: "Bu katmanlar bir kez bozulursa, arkeologlar artık neye baktıklarını anlayamaz."
Tarihi eserleri Facebook'da satıyorlar
Ancak yağmacıların hedefinde yalnızca toprağın altı yok. Sosyal medya platformları da tarihi eser kaçakçılığı için birer pazara dönüşmüş durumda. ATHAR projesi, Facebook’ta yüz binlerce üyesi bulunan ve açıkça Suriye’ye ait antik eserlerin satıldığı onlarca grubu belgeledi. Bir Facebook aramasında yalnızca “Suriye’de satılık antikalar” ifadesiyle yapılan arama, çoğu herkese açık en az bir düzine grup ortaya koyuyor.
Proje, Guardian’a sunduğu belgelerde Palmira’ya ait büstler ve mozaiklerin satış görüntülerine yer verdi. Mart ayında bir Facebook grubunda paylaşılan videoda, Suriyeli aksanlı bir adam cep telefonunu ölçek olarak kullanarak, hala toprağın içinde olan bir Zeus mozaiğini gösteriyor. Daha sonra aynı mozaik bir başka fotoğrafta çıkarılmış hâliyle yer alıyor. Satıcı gururla, “Bu, elimizdeki dört mozaiğin sadece biri,” diyor.
Facebook yasaklamıştı
Facebook, 2020 yılında tarihi eser satışlarını yasakladığını ve bu tür içerikleri kaldıracağını açıklasa da, ATHAR Projesi’nin direktörü Katie Paul’a göre bu politika neredeyse hiç uygulanmıyor. “Bu bir savaş suçu. Facebook bu suçun aracı haline gelmiş durumda ve bu sorunun farkında,” diyen Paul, yüz binlerce üyeye sahip onlarca grubun aktif olduğunu belirtiyor.
Suriye'de kültürel mirası koruma çabaları, devletin sınırlı kaynakları ve güvenlik zaafları nedeniyle yetersiz kalıyor. Eski eser kaçakçılığı çoğunlukla yoksullukla boğuşan bireyler tarafından yapılıyor. Metal dedektörleri artık başkent Şam’da bile kolayca bulunabiliyor.
Asıl sorun talep
Tarihi eserlerin korunması için sorumluluğun yalnızca yerel halka yüklenemeyeceğini belirten uzmanlar, asıl sorunun Batı'daki talep olduğunu vurguluyor. ATHAR Projesi'nin eş direktörü Amr al-Azm şöyle diyor: “Nasıl durdurulur bu? Batı’daki talep durdurularak. Güvenlik düzelmeden bu kaçakçılık da durmaz. Tedarik zincirine odaklanmak, Batı’nın sorumluluğunu görmezden gelmek demektir.”
Palmira’da, Fares memleketinin ne kadar değiştiğini kabullenmeye çalışıyor. Roma dönemine ait Zafer Takı’nın dibinde taşlar kırılmış halde yatıyor. Üç Kardeşler Mezarı’ndaki lahit yüzleri tahrip edilmiş. O ve diğer sakinler, geceleri antik kentte nöbet tutuyor; çünkü 15 yıllık savaşın ardından geriye kalan ne varsa, onu da korumaya kararlılar.
Kaynak: Gazete Oksijen