Kolombiya’da hükümet ile FARC gerillaları arasında 2016’da imzalanan barış anlaşması için 15 yıllık bir geçiş süreci belirlendi. Tamamlanan ilk aşama silahsızlanma oldu, 14 bine yakın FARC gerillası silahları bıraktı. Ancak barış anlaşması sonrası yapılan ilk seçimlerde sağcı partilerin iktidara gelmesi süreci baltaladı. Yine de barışı inşa süreci ağır aksak ilerliyor. FARC’ın siyasal bir partiye dönüşmesine insanlar alışmış görünüyor
Kolombiya’da devlet ile FARC arasında barış sürecine giden yolu geçen hafta detaylı olarak yazmıştım.
2016’da herkesin beyazlar giydiği, başta Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri olmak üzere birçok devlet liderinin de katıldığı özel ve çok duygusal bir törenle Kolombiya’da barış anlaşması imzalandı. “Silahlı Çatışmayı Sonlandırmak ve İstikrarlı ve Sürekli Bir Barış İnşa Etmek İçin Nihai Sözleşme” isimli barış anlaşması ile yüz binlerce insanın ölümüne neden olan çatışma sona erdi ve barış inşası süreci başladı.
Öncelikle barış anlaşmasının içeriğine bir bakalım:
6 ay içinde silah bırakılacak
Barış anlaşması hiçbir şey yarım kalmasın, yarım kalan işler yüzünden süreç sabote edilmesin mantığı ile hazırlandı. Her şey bir pakete konuldu. Anlaşmada temelde şu konular ele alındı:
Hakikatleri ortaya çıkarma komisyonu kuruldu. İnsanların geçmişte neler olduğunu bilme hakkı olduğu anlaşmada vurgulandı. Silahını bırakıp evine dönen FARC gerillalarının bu komisyondan geçmesine karar verildi.
Toplumsal muhalefetin önündeki tüm yasaların değişmesi ve her türlü yasakçı baskıcı yasanın kaldırılması konusunda görüş birliğine varıldı.
Anlaşma ülkedeki tüm sosyo ekonomik sistemi değiştirmeyi öngörmese de 3 milyon hektar arazinin yerinden edilmiş köylülere dağıtılmasına karar verildi. Mülkiyeti belirsiz, kullanılmayan, işlenmeyen tarımsal alanların küçük üreticilere dağıtılması konusunda da anlaşıldı.
Anlaşma ile devlet paramiliter güçleri silahsızlandırmanın sorumluluğunu üstlendi. FARC gerillalarının ise Birleşmiş Milletler gözetiminde kademeli olarak 6 ay içerisinde silahlarını bırakmaları kararlaştırıldı.
Uyuşturucu ticaretini bitirme konusunda birlikte çalışma kararı alındı.
Anlaşmaya “uygulama, doğrulama ve kamu onayı” maddesi konularak, anlaşmanın uygulanmasının nasıl ölçüleceği, uyuşmazlıkların çözümü, izleme, doğrulama ve kamuoyuna aktarma gibi konular karara bağlandı.
26 Eylül 2016’da büyük bir uluslararası katılımla imzalanan barış anlaşması hiç vakit kaybetmeden 2 Ekim’de halk oylamasına sunuldu ve çok ufak bir farkla oylamadan “hayır” sonucu çıktı. Kolombiya halkının % 50.23’ü anlaşmaya “hayır” derken, halkın % 49.77’si barış anlaşmasına “evet” dedi. Halk oylamasına katılım % 38’le oldukça düşüktü.
Anlaşmanın reddedilmesinde özellikle eski Devlet Başkanı Alvaro Uribe’nin barış karşıtı söylemleri ve şehirlerde yaşayan kısmen ekonomik olarak iyi durumda olan Kolombiyalıların kırsalda çatışmanın getirdiği sorunlardan çok da haberdar olmamalarının etkili olduğu söylenebilir. Özellikle farklı silahlı grupların etkin olduğu kırsal bölgelerde seçimlerin çok sağlıklı bir şekilde yapılamadığı da biliniyor. Ancak her ne kadar anlaşma referandumda reddedilse de Kolombiya Devlet Başkanı Santos ve FARC yönetimi anlaşmayı rafa kaldırmadılar, kararlılık göstererek anlaşmada küçük değişiklikler yaparak meclise sundular ve anlaşma burada onaylandı.
Bir diğer önemli nokta da Kolombiya lideri Santos ve FARC lideri Timoşenko’nun halk oylamasında “hayır” çıkmasından hemen sonra sürecin devam edeceğine dair halka hızla güçlü mesajlar vermeleriydi. FARC gerillaları ve devlet yetkilileri birçok bölgede mayınları birlikte temizlemek gibi ortak adımlar atmaya başladılar. Devlet görevlileri yanında FARC görevlileri ile birlikte öldürülmüş olan köylülerin yanına giderek köylülerden törenle özür dilediler. FARC da kendi eylemleri yüzünden ölen sivillerin evlerine yanlarında devlet görevlileri ile giderek özür diledi. Böylece halk oylaması sonucunda çıkan “hayır” sürece büyük bir sekte vurmamış oldu. Doğrusu “hayır” çıkması halkın barışı istemediği anlamına da gelmiyordu. “Hayır” diyenler de barış istediklerini ama anlaşmanın içeriği ile ilgili sorunları olduğunu söylüyorlardı.
Santos ve Timoşenko üçüncü tarafların da desteğiyle kararlılık göstererek süreci devam ettirdiler. Barış anlaşmasının mecliste onaylanmasının ardından uygulama safhasına geçilmiş oldu.
15 yıllık geçiş süreci
Kalıcı barışı elde etmenin yolu barış anlaşmasının uygulanması ve çatışma döneminden kalan sorunların çözülmesinden geçiyor. Kolombiya hükümeti ve FARC barış anlaşmasının uygulamasının tamamlanması için 15 yıllık hedef süre belirledi. Anlaşmanın altı temel maddesinin-kapsamlı tarım reformu, siyasi katılım, silahlı çatışmayı sonlandırma, yasadışı uyuşturucu probleminin çözümü, mağdurlar üzerine anlaşma, kamu onayı- uygulanması için kapsamlı bir planlama yapıldı. Sürecin aktif olarak ölçülüp izlenmesine de karar verildi. Barış anlaşmasının tamamlanması için 15 yıl boyunca her maddenin yılda yaklaşık % 6.5 oranında uygulanması gerekiyor.
Ancak anlaşmanın uygulamasında özellikle başlangıçta gecikmeler yaşandı. Tamamlanan ilk aşama silahsızlanma oldu, 14.000’e yakın FARC gerillası silahları bıraktı. Diğer aşama olan FARC üyelerinin terhisi de gerçekleşti. Ancak son aşama olan yeniden entegrasyon süreci henüz tamamlanmadı.
Silahlı varlığına son veren FARC, siyasi parti olarak adını “Halk için Alternatif Devrimci Güç”e çevirerek seçimlere girdi. Sandıkta oyların yalnızca yüzde 0.4’ünü aldı ama barış anlaşması uyarınca oy oranına bakılmaksızın FARC’a Senato’da 5, Temsilciler Meclisi’nde 5 olmak üzere Kongre’de toplam 10 garanti sandalye verildi.
Anlaşmanın imzalanmasıyla birlikte çatışma kaynaklı ölümler ve yer değiştirmeler büyük ölçüde azaldı.
Sıcak çatışmanın bitmesi ekonomiye olumlu yansıdı. Kolombiya’nın yıllardır ekside olan birçok ekonomik göstergesi hızla toparlanma sürecine girdi.
Ancak barış anlaşmasından sonra yapılan ilk seçimlerde sağcı partilerin iktidara gelmesi süreci baltaladı.
Kapsamlı tarım reformu, demokrasi, çatışma kurbanları için hakikat, adalet ve tazminat komisyonları kurulması, siyasete katılım, siyasi mahkumların serbest bırakılması gibi önemli konularda gelişmeler kısıtlı kaldı. 250’den fazla eski gerilla, güvenlikleri için sağlanan mekanizmalardaki başarısızlıklar nedeniyle suikasta kurban gitti. Yargı sisteminin getirdiği engeller nedeniyle bırakılması gereken 300’den fazla FARC militanı cezaevlerinde kaldı. Tekrar toplum liderleri öldürülmeye başlandı; sivil hakları sınırlayan ve polise toplumsal eylemlere karşı şiddet uygulama yetkisi veren otoriter tedbirler arttı.
Bunun yanı sıra ülkede ELN gibi FARC dışındaki silahlı örgütlerle olan çatışmaların devam etmesi, toplumsal hareket liderlerinin ve bazı eski FARC üyelerinin öldürülmesi, uyuşturucu kartellerinin durdurulamaması ve FARC’tan ayrılan bazı grupların tekrar silahlanması da barış inşası sürecini geciktirdi. 2017 yılında hükümet FARC’tan sonra ülkenin ikinci büyük isyancı grubu olan ELN ile barış görüşmeleri başlattı. ELN ile yıllar süren görüşmeler olumlu bir sonuca henüz ulaşmadı.
Acının yarattığı barış motivasyonu
Kolombiya sürecinden bir kez daha görüyoruz ki barış anlaşmasının imzalanması tek başına barışa ulaşmak için yeterli değil. Uygulamada yaşanacak uzun ertelemeler barış inşası sürecini tehlikeye atabilir ve çatışmaların tekrar başlaması için zemin oluşturabilir.
Yukarıda belirttiğim sorunlara rağmen Kolombiya’da barış inşası süreci ağır aksak da olsa ilerliyor. FARC’ın siyasal bir partiye dönüşmesi gibi ateşkes sonrası oluşan yeni duruma insanlar artık alışmış görünüyor.
Görüştüğüm, barış sürecinde yer alan kuruluşlardan OIDHACO’nun direktörü Vicente Vallies’in sözlerine kulak vermekte fayda var:
“Mutlak karamsar olmanın doğru olmadığını düşünüyorum. Politik çözümü talep etmek hiçbir zaman geçersiz değildir. Tüm silahlı çatışmalarda bir ortak nokta var: Kurbanlar. Kurbanın yaşadığı acıya odaklanmak ve politikayı bu yaşanan acıya yoğunlaştırmak önemli. Diğer siyasi gerekçelerden çok halklara bu acı üzerinden yaklaşmak gerekiyor.”
Vallies görüşmemizde acının yarattığı motivasyondan da söz ediyor:
“260 bin ölünün yarattığı korku ve acı aynı zamanda bir barış motivasyonu yarattı. Bir çatışma çok fazla kayıp olmayınca bir öç duygusu yaratabiliyor. Ama 260 bin ölü öyle bir sayı ki, öç duygusunun, intikam duygusunun, her şeyin ötesinde.”
Geçen ay çok kısa bir süreliğine uğradığım Kolombiya’da hala çok fazla acı var. Topraktan, sığ sulardan, her yandan kemikler çıkıyor, sık sık kafatasları, toplu mezarlar bulunuyor. Acının çokluğu geleceğe dair ümitleri kırsa da, insanlar yüz binlerce insanın öldürüldüğü, milyonların göçe zorlandığı geçmişe dönmek istemiyorlar.
Savaş da barış da Kolombiya’ya yakın görünüyor. Umalım barış kazansın!