ABD eski Başkanı Donald Trump, bir iş insanı olarak hukuk davalarında kullandığı sert taktiklerinin ceza mahkemesinde dramatik bir şekilde geri tepebileceğini zor yoldan öğreniyor. İş dünyasında geçirdiği onlarca yıl boyunca Trump, en az 3 bin 500 davayı büyük iddialarda bulunarak ve karşı tarafa üstünlük sağlamak için servetini kullanarak, davaları reklam çalışması olarak ve avukatlarını da işleri, istediklerini elde etmek için hukuku kullanmak olan iş bitiriciler olarak görerek savuşturdu.
Ancak şimdi bu taktikleri ceza mahkemelerinde, sivil avukatlara yaptığı aynı agresif talepler, özellikle kendi avukatları ve diğer eyaletlerde onun adına 2020 seçimini iptal ettirmek için başarısız bir şekilde çalışan düzinelerce avukat için pek de iyi sonuç vermiyor. Seçim sonuçlarına itiraz eden avukatlardan bazılarına karşı şikayetler üzerinde çalışan Washingtonlu avukat Michael Teter, "Bu, işleri onun yönlendirmediği bir ortamda işe yaramıyor" dedi.
İsimsiz suç ortakları
Trump'ın eski avukatlarından beşi, davaya aşina olan kişiler tarafından, özel danışman Jack Smith'in salı günü yayınladığı 78 maddelik iddianamede, Trump'a yasal seçenekleri konusunda danışmanlık yapmanın çok ötesine geçen rollerle ilgili olarak isimsiz suç ortağı olarak tanımlandı. Hiçbiri bir suçla itham edilmedi.
Üzerindeki yasal tehlikeye rağmen Trump, 2024 adaylığı için Cumhuriyetçi seçmenler arasında favori olmaya devam ediyor ve genel seçimler öncesinde yapılan ulusal anketler onu Başkan Joe Biden ile başa baş gösteriyor. Trump cuma günü bir sosyal medya paylaşımında üç iddianameden davalar olarak bahsederek sivil ve cezai davaları karıştırmaya devam etti.
Trump'ın uzun zamandır, aralarında anti-komünist Senatör Joe McCarthy'ye danışmanlık yapan ve daha sonra bir müvekkilini dolandırdığı için barodan ihraç edilen Roy Cohn'un da bulunduğu tartışmalı avukatlarla ilişkisi var. Ancak son iddianame, Trump'ın hukuka yaklaşımının, özgeçmişleri parlak olan avukatları bile nasıl dibe çekebileceğini gösteriyor.
Bloomberg News'in iddianamede 2 numaralı suç ortağı olarak tanımladığı John Eastman, iddianameye göre Arizona Meclis Başkanı ve Georgia eyalet milletvekillerine Biden'ın bu eyaletlerdeki kazanımlarını iptal etmeleri için şahsen lobi yaptı, mahkeme dosyalarında yanlış olduğunu bildiği seçimde hile iddialarını sundu. İddianamede, üst düzey bir Beyaz Saray danışmanının Eastman'a planın sokaklarda ayaklanmalara yol açacağını söylediği iddia ediliyor.
Barodan çıkarılabilirler
İsmi açıklanmayan diğer suç ortaklarının, Trump'ın 2020 seçimlerini kilit eyaletlerde kaybetmesine karşı çıkma çabaları nedeniyle halihazırda kişisel ve mesleki sonuçlarla karşı karşıya olan avukatlar olduğu da doğrulandı: New York'un eski Belediye Başkanı ve 2008 Cumhuriyetçi Parti başkan adayı Rudy Giuliani, ABD eski Başsavcı Yardımcısı Jeff Clark, Sidney Powell ve Kenneth Chesebro.
Eastman, öğretim üyesi arkadaşlarının protestoları nedeniyle hukuk profesörlüğünden erken emekli oldu ve Kaliforniya'da barodan çıkarılma davasıyla karşı karşıya. Giuliani'nin New York'ta avukatlık lisansı askıya alındı, Washington'da barodan çıkarılma davasıyla karşı karşıya ve Georgia'da hile yaptığını iddia ettiği iki seçim çalışanı tarafından kendisine hakaret davası açıldı. Clark, Powell ve Chesebro da etik şikayetlerle karşı karşıya.
Çoğu avukatının başı belaya girdi
Yalnız değiller. Trump'ın diğer avukatlarından bazıları yaklaşık 1 milyon dolar para cezasına çarptırıldı, üst düzey hukuk firmalarındaki işlerini kaybetti ve eski müvekkilleri tarafından dava edildi. Bir tanesi hapse girdi ve hatta iki tanesi Trump aleyhine tanıklık yaptı ki bu son derece nadir görülen bir hamleydi. Diğer 60 avukat ise 2020 seçimlerine yönelik çalışmaları nedeniyle baro tarafından çözüme kavuşturulmamış şikayetlerle karşı karşıya.
Bazıları doğrudan başka potansiyel suçlara da karışmış durumda. Beyaz Saray'dan çıkardığı gizli belgeleri iade etmeyi reddettiği suçlamasının yer aldığı iddianamede Trump'ın, avukatlarından birine celp edildikten sonra bunları saklamasını ya da imha etmesini söylediği, bir başka avukatın ise Adalet Bakanlığı'na tüm belgelerin teslim edildiğine dair yalan beyanda bulunduğu belirtiliyor.
