Doktor lakaplı Beşar Esad'ın ülkeden kaçmasıyla iktidara gelen Ahmed Şara yönetimi, bir süredir uluslararası temaslarla Suriye'nin kalkınması için Avrupa ve ABD ile yakın temas halinde. ABD kanadı açık açık 'Suriye'ye bir şans daha verdik' ifadesini kullanarak Şam yönetimine yönelik yaptırımları geride kalan günlerde kaldırdı.
Bölgedeki gerilim yıllar sonra bir nebze olsa azalsa da bu sefer de İsrail savaş uçakları dün Şam'ı bombaladı. Foreign Policy ise yaşanan son gelişmelerle ilgili ABD kanadının pozisyonu ve bölgedeki gerilime dair bir analiz yayınladı.
Foreign Policy'nin analizi şu şekilde:
ABD Başkanı Donald Trump, Suriye konusundaki çetrefilli tartışmalarda beklenmedik bir şekilde gerçekçi, pragmatik ve nüanslı bir lider olarak öne çıktı. Aralık 2024’te Rusya destekli diktatör Beşar Esad’ın devrilmesinin ardından savaş yorgunu ülke, İslamcı bir yönetimin eline geçti. Ancak Trump, yıllardır yürürlükte olan yaptırımları kaldırarak Suriyelilere ekonomik toparlanma için bir yol açmak istediğini açıkladı.
Ne var ki, bu pragmatik ve istikrara odaklı politika hikayenin sadece bir kısmını oluşturuyor. Trump’ın Suriye’deki mirası, ne yaptırımların kaldırılmasıyla ne de diplomatik ilişkilerin yeniden kurulmasıyla tanımlanabilir. Asıl belirleyici olan, çok daha önce alınan ve bugün Suriye’nin insani sektöründe derin etkiler yaratan bir karar: ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı’nın (USAID) kaotik biçimde dağıtılması.
'Orası fena bir yer'
Trump, 13 Mayıs’ta Riyad’da şaşkın bir dinleyici kitlesine hitaben yaptığı konuşmada, “Suriye’ye büyüklük için bir şans vermek amacıyla yaptırımların kaldırılmasını emredeceğim” dedi. Salonda alkışlar yükseldi. Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’dan gelen kişisel bir talebi gerekçe gösteren Trump, Suriye’nin yeni lideri Ahmed eş-Şaraa ile el sıkıştı. Eski bir El Kaide komutanı olan Şaraa’yla gerçekleşen görüşme olumlu geçti.
Trump, “Sert adam, çok güçlü bir geçmişi var” diyerek ekledi: “O pozisyona bir koro çocuğu mu koyacaksınız? Sanmıyorum... Orası fena bir yer'
Esad’ın onlarca yıllık rejimi, Şara tarafından 2024’ün sonlarında beklenmedik şekilde yıkıldığında, ABD ve Avrupa’nın Suriye’ye yönelik yaptırımlarının kaldırılması gerekiyordu. Ancak Şaraa’nın radikal geçmişi, Washington ve müttefiklerini birçok yaptırımı yürürlükte tutmaya ikna etti ve Suriye çöküşün eşiğine sürüklendi.
'Bir şans verin'
Her şey, Trump’ın Mayıs ayında Arap Yarımadası’na seyahat edip veliaht prensin “Suriyelilere bir şans verin” ricasını kabul etmesiyle değişti. ABD yaptırımları katman katman kaldırmaya başlarken Avrupa da kendi ekonomik kısıtlamalarını iptal etti.
Trump burada da durmadı. Suriye dosyasını emlakçı arkadaşı ve Ankara büyükelçisi Thomas Barrack’a teslim etti. Barrack, hızla Şam’a giderek Amerikan bayrağını dalgalandırdı ve Suriye-ABD normalleşmesini baş döndürücü bir hızla ilerletiyor. Trump’ın ilk dönemindeki gibi kendi atadığı yetkililer tarafından yanlış yönlendirilmediği bu dönemde, yönetim bir bütün olarak uyumlu bir mesaj veriyor. Geçtiğimiz hafta Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Şaraa’nın militan grubunun terör örgütü listesinden çıkarıldığını ilan ederek bir başka “yara bandını” söküp attı.
ABD kanadı Şam'dan ne bekliyor?
ABD’nin Suriye’nin yeni liderine sarılması, ne tartışmasız ne de risksiz. Şaraa, büyük bir geçmişe sahip ve Mart ayında eski isyancıların azınlık Alevilere yönelik katliamında görüldüğü gibi ülke içindeki gerilimler tehlikeli biçimde yanıcı. Ancak ABD’nin başka bir yol haritası belirlemesi Suriye’nin iç sorunlarını daha da kötüleştirmekten öteye geçmeyecek gibi görünüyor.
Yeni ABD politikası, Şaraa’nın Suriye’nin istikrarı için “tek oyun” olduğu ve istikrarın, yeniden inşa, mülteci dönüşü, terörle mücadele, nükleer silahsızlanma, ABD’nin askeri çekilmesi ve İsrail’le bir nebze de olsa normalleşme gibi istenen gelişmelerin önünü açacağı varsayımına dayanıyor.
Peki ya ya USAID'in yok edilmesi
Trump’ın Suriye’yi uçurumdan çekmek için ortaya koyduğu pragmatizm bir yana, kendi mirasını baltalayabilecek en büyük engel yine Trump’ın politikaları. Göreve gelir gelmez ABD’nin dış yardım ajansı USAID’i yerle bir etmesi, ülkenin istikrarsızlığına tuz biber ekti.
USAID’in ortadan kaldırılması, Suriyelilerin gıda, sağlık ve temiz suya erişimini hızla bitiriyor. Finansmanı kesilen sivil toplum kuruluşları personel çıkartıyor ve projelerini kapatıyor. Mercy Corps, 118 bin Suriyeliye temiz su sevkiyatını durduracağını duyurdu; Save the Children, 50 beslenme programından 20’sini kapattı.
400 binden fazla çocuğun ciddi yetersiz beslenme riskiyle karşı karşıya olduğunu bildirdi. Refugees International, 1 milyon Suriyelinin su, sanitasyon ve hijyen desteğinden mahrum kaldığını ve bunun yeni bir mülteci dalgasını tetikleyebileceğini belirtti.
Trump’ın bu kesintileri, tam da Suriye’nin yeniden yapılanma ve toplumsal barış için en çok dış desteğe ihtiyaç duyduğu dönemde geldi. Uzmanlara göre, bu durum sadece insani bir felakete değil, aynı zamanda yeni şiddet döngülerine de yol açabilir.
Trump’ın Suriye’deki asıl hikayesi henüz yazılmadı; Şam'ı büyüklüğe taşıyan lider mi olacak, yoksa Esad sonrası geçişi sabote eden mi?
Kaynak: Gazete Oksijen