05 Aralık 2025, Cuma
Haber Giriş: 20.11.2025 11:11 | Son Güncelleme: 20.11.2025 12:49

Harvard’daki gizli İsrail arşivi: İsrail yok olursa diye ‘yedek kopya’

Harvard Üniversitesi’nin depolarında, İsrail’e dair neredeyse bir ülkenin hafızasını dolduracak büyüklükte bir arşiv tutuluyor. Bu 'yedekleme' projesi, 'tarihi kurtarma' çabası olarak duyurulsa da İsrail’in bellek ve güvenliğinin bir bölümünü yabancı bir üniversiteye emanet etmesi tartışılıyor
Fotoğraf: Stephanie Mitchell/Harvard Staff Photographer
Fotoğraf: Stephanie Mitchell/Harvard Staff Photographer
A+ Yazı Boyutunu Büyüt A- Yazı Boyutunu Küçült

Haaretz'in haberine göre, Harvard Üniversitesi’nin kampüsünden uzakta, dışarıdan bakıldığında sıradan bir kütüphane deposunu andıran dev bir tesiste, İsrail’e ve Yahudi dünyasına dair milyonlarca belge, fotoğraf, afiş, poster, broşür ve 'gündelik hayat kırıntısı' saklanıyor. Amaç, yalnızca bugünü belgelemek değil; bir gün İsrail’in yok olması ihtimaline karşı, ülkenin kültürel ve toplumsal hafızasının eksiksiz bir kopyasını ayakta tutmak.

Bu arşivin mimarı, Harvard’ın Yahudi Çalışmaları bölümünün kütüphanecisi Charles Berlin. 1960’larda Harvard’da Yahudi çalışmaları alanında doktora yapan Berlin, henüz 26 yaşındayken üniversitenin yeni kurduğu Judaica biriminin ilk küratörü oluyor. Başta hedef, klasik anlamda kitap ve akademik yayın toplamakken, Berlin zamanla çok daha iddialı bir vizyon geliştiriyor:

“İsrail toplumuna dair üretilen her şeyi, ama gerçekten her şeyi toplamak.”

Fotoğraf: Stu Rosner

Afişler, broşürler, pashkevil’ler, davetiyeler…

Arşivin hikâyesini ziyaret edenler, Harvard’da beklemedikleri türden malzemelerle karşılaşıyor:

  • Kibbutz ve moshavlardan çıkmış broşürler
  • Sinagog bültenleri, bayram programları
  • Asker anma kitapçıkları, seçim afişleri, parti bildirileri
  • Simhat Tora bayrakları, kampanya sticker’ları
  • Haredi mahallelerindeki duvar afişleri (pashkevil’ler)
  • Eski İsrail Festival programları, Carmiel dans festivali afişleri
  • Dapei Zahav (Sarı Sayfalar) telefon rehberleri
  • Kibbutz telefon defterleri, çocuklara ait okul rehberleri
  • Rusya’dan koşer matza kutuları, dünya kentlerindeki koşer restoran katalogları
  • İsrail’in her yerinden magnetler, takvimler, oyunlar, oyuncaklar

Arşivi gezen İsrailli yazar Haim Be’er, Harvard’daki sorumlu kütüphaneciye "Bu kadar sıradan görünen İsrail malzemesi burada neden var?” diye soruyor. Kütüphaneci ise “İsrail’in mutlaka var olmaya devam edeceğinden tamamen emin misiniz?” yanıtını veriyor.

Be’er, bu cümlenin kendisini adeta “şoke ettiğini”, İsrail yok olursa tüm bilginin silinmesine karşı başka bir kıtada 'yedek sistem' kurulduğu fikrinin daha sonra romanlarından birinin omurgasına dönüştüğünü anlatıyor.

İsrail’in hafızası Boston’a 'göç ediyor'

Berlin yıllar içinde yalnızca kitap değil; devlet kurumları, yerel yönetimler, partiler, hareketler ve özel arşivlerle de sistemli ilişkiler kuruyor.

Harvard’ın desteğiyle, Sosyal Sigortalar Kurumu, Merkez Bankası, İsrail Toprak İdaresi, Yahudi Ajansı, Keren Kayemet, bakanlıklar ve planlama kurumlarının raporları, bütçeleri, strateji dokümanları, belediyelerin bültenleri, belediye meclisi toplantı tutanakları,  Jabotinsky Arşivi’nden yeraltı örgütlerine dair ses kayıtları, İsrail Radyosu’nun (Kol Yisrael) on binlerce haber bülteni ve savaş dönemine ait ses kayıtları, Kibbutz ve kuzey yerleşimlerinin fotoğraf ve video arşivleri,  Yigal Allon, Palmach ve erken dönem yerleşim hareketine dair binlerce belge dijitalleştirilerek Harvard koleksiyonuna giriyor.

Birçok proje karşılığında Harvard, tarama ve restorasyon maliyetini üstleniyor; İsrail’deki kurumlar ise hem kendilerine bir dijital kopya kazanıyor, hem de depolarında yer açıyor.

Bu işleyiş yüzünden pek çok arşivci, “Devlet zaten bunları atacak, hiç olmazsa bir yerde yaşasın” duygusuyla projeye destek verildiğini anlatıyor. Kimileri, Harvard’ı “İsrail’in istemeden doğan arşiv kurtarıcısı” olarak görüyor.

'Yedek ülke' mi, tehlikeli bağımlılık mı?

Ancak herkes bu kadar rahat değil. Eski devlet arşivcileri ve bazı tarihçiler, Berlin’in projesinin İsrail’in bir gün var olmayabileceği varsayımına dayanmasının rahatsız edici olduğunu söylüyor.

Arşivlerde altyapı planları, su kaynakları, yerleşim haritaları, askeri valilik dönemine ait raporlar bulunuyor. Bazı uzmanlar, bu verilerin sınırsız dijital erişiminin güvenlik riski yaratabileceği uyarısını yapıyor.

İsrail’in, özellikle 7 Ekim sonrası dönemde, hassas planların yabancı bir üniversitenin dijital ortamlarında erişilebilir olmasından endişe duyan akademisyenleri var.

Öte yandan, Berlin’in destekçileri, “Bu malzemenin önemli bir kısmı zaten kamusal nitelikte, İsrail’de depolarda çürümek yerine iyi koşullarda saklanıyor” diyerek projeyi savunuyor. 

Neredeyse bir ulusal kütüphane

İsrail’de pek çok kurumun bütçe yetersizliği, ihmal ya da basitçe umursamazlık yüzünden koruyamadığı ya da kaybettiği malzeme, bugün Boston yakınlarında, Harvard depolarında sınıflandırılmış halde duruyor.

Bu nedenle projeye bakanların bir kısmı için Harvard arşivi, “İsrail’in gayriresmî, denizaşırı yedek ulusal kütüphanesi” haline gelmiş durumda. Kimine göre bu, tarihsel bir sigorta poliçesi; kimine göreyse İsrail’in hafızasının ve hassas verilerinin kontrolünün kısmen yabancı bir kurumun eline geçmiş olması anlamına geliyor.

Kaynak: Gazete Oksijen