Netflix, LGBTQ+ öyküleri anlatan içeriklere yatırım yapmaya devam edeceğini söylüyor. Ancak kendi çalışanlarıyla da komedyen Dave Chappelle’in transfobik bulunan sözleri yüzünden gerilim yaşıyor
Netflix’in çalışanları, üç Grammy ödüllüABD’li komedyen Dave Chappelle’in The Closer isimli gösterisi transfobik şakalar içerdiği gerekçesiyle nedeniyleyönetime bir “talep listesi” göndererek greve çıkacaklarını söyledi. Netflix’in iki CEO’sundan biri olan Ted Sarandos ise kurum içi iletişim konusunda “çuvalladığını” kabul etti ama söz konusu şakaların “nefret söylemi içermediği” konusunda ısrar etti. Variety dergisine konuşan Sandaros, “LGBTQ+ öyküleri anlatan içeriklerine, bu içeriklere küresel bir platform sunmaya muazzam yatırım yaptık ve yapmaya devam ediyoruz. Sanırım bu yolda devam edeceğiz” diyor. Şirket içindeki buanlaşmazlık öncesinde Netflix başka bir toplumsal cinsiyet tartışmasının merkezindeydi. Netflix’in yayınladığı yapımlarda eşcinsel karakterlere sıklıkla yer vermesine dair tartışma, şirketin AdamSB mahlaslı bir izleyicinin attığı “Her lanet olası yeni dizide var” Tweet’ine verdiği yanıtla alevlenmişti. Platform, bu “eleştiriyi” fırsat bilerek bu konuda bir söz söyleme gereği duydu ve bugün Twitter’ın “saldırganlık” gerekçesiyle hesabını dondurduğu kullanıcıya yanıt verdi: “Üzgünüz, her bir gey şahsın gerekli olduğunu kabul etmelisiniz.” Netflix’in tutumu özgürlükçü kesimler tarafından desteklenirken, muhafazakarların sinirlerini bozuyor. Platformun yaptığı, kimilerine göre “pozitif ayrımcılık” kimilerine göreyse “kendi gündemini dayatmak.”
“Homofobik değilim ama…”
Taraflar, Quora isimli soru-cevap sitesinde çok net görülüyor. Sitede yakın zaman önce kullanıcılara sorulan soru şu: Çoğu yayıncının aksine Netflix programlarına neden bu kadar çok sayıda eşcinsel karakter dahil ediyor? İşte zıt kutuplardan gelen cevaplardan bazıları: “Daha fazla eşcinsellik için izlediğim diziyi tamamen mahvettiler! Benim de eşcinsel arkadaşlarım var. Ben hiçbir şekilde homofobik değilim. Ama Netflix!!! Bunu gözümüze sokmaya son vermelisin!” “Bunun adı temsiliyettir. Temsil edilmeyi hak edenler sadece heteroseksüel insanlar değil. Gerçek dünyada LGBT’ler var, neden dizilerde olmasın?” “Diğer pek çok televizyon kurumu gibi izleyiciliğe değil aboneliğe bağlı olduklarından bunu yapabiliyorlar. Bu avantajı, televizyonlarda hayatta kalamayacak olan eşcinsel karakterleri tanıtmak için kullanıyorlar.” “Covid ve Netflix dünya nüfusunu azaltmak için var.” “LGBTQ içeren medya konusunda büyük bir eksiklik var, Netflix bu boşluğu gördü.”
Türkiye ne diyor?
Bizde de benzer bir tartışmayı çeşitli platformlarda bulabilirsiniz. Mesela Ekşi Sözlük’teki “Netflix dizilerindeki eşcinselliğin bıktırması” başlığının altında. Yaklaşık bin 400 yorum yapılan, soruyu ortaya atanı bile bıktıran başlığın altında tarafların çatışan görüşlerini şu alıntılarla özetlemek mümkün: “Yıl olmuş 2019 hala ‘eşcinselliği normalleştirmeye çalışıyorlar’ muhabbeti dönerken kimse hiçbir yerel, ulusal televizyon kanallarını açıp hiç Amerika’ya kadar uzanmadan ülkesindeki kadına, eşe, çocuğa şiddetin normalleştirilmeye çalışıldığı zibilyon diziye bir laf etmiyor.” “Sorun eşcinsellik değil. Adamlar bir şekilde teşvik etmeye çalışıyor. Bir heteroyu homo yaptırmaktan çekinmeyen platform bir homoyuda hetero yapmamaya aşırı direniyor.”
Karakterleri savunuyorlar
İngiltere merkezli Gay Times internet sitesi, geçtiğimiz ay “Netflix’teki En İyi LGBTQ+ Yapım Listesi” yayınladı. Site, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı kararıyla erişime kapalı olduğundan listeye Türkiye’den ulaşmak mümkün değil. Ancak internette sayısız benzer liste var. LGBT hakları sitesi out.com’daki listenin başında ise şöyle bir açıklamaya yer verilmiş. “Popüler TV programlarında LGBT temsili, yalnızca ilişki kurabilecekleri LGBT karakterleri vermekle kalmaz. Ayrıca bize ‘ortaya çıkma’ cesaretini verebilir veya gerçek hayatta LGBT bireyleri tanımayan (ya da tanımadıklarını düşünen) izleyicilerin fikirlerini değiştirmeye yardımcı olabilir.” Netflix, gey karakterlerini ve cinsiyet politikasını “mümkün olduğunca” savunuyor. Ama her zaman değil. Mesela yönetmenliğini Çağan Irmakve Umut Aral’ın, yapımcılığını Netflix’in üstlendiği Şimdiki Aklım Olsaydı dizisi, senarist Ece Yörenç’e göre “bir gey karakter nedeniyle” engellenmişti.
Cinsiyet rolleri “oyunu bozuyor”
California Valisi Gavin Newsom, büyük mağazaların oyuncakları ve çocuk bakım ürünlerinin toplumsal cinsiyetten bağımsız bir şekilde sergilemesini gerektiren bir yasayı imzaladı. Kanun, geleneksel erkek ve kız çocuk bölümlerinin büyük mağazalardan kaldırılmasını veya benzer bir yaklaşımın giyim reyonları içingeçerli olmasını zorunlu hale getirmiyor. Ancak çocuk ürünleri için “kapsayıcı bir pazarlama” benimsenmesi çağrısı yapıyor.
Lego’nun kararı
Oyuncak üreticisi Lego da bu ay genç müşterilerinin isteklerini karşılamak amacıyla, oyuncakları “kızlar için” veya “erkekler için” olarak işaretleyen etiketlemeleri,ürünlerindeki toplumsal cinsiyet klişelerini ortadan kaldırma sözü verdi. BM’nin Dünya Kız Çocukları Günü olarak kutladığı 11 Ekim’de bir açıklama yapan Danimarkalı şirket, “Kızların erken yaşta ön yargıyı silip atmalarında kaydedilen ilerlemeye rağmen, oyun ve yaratıcı kariyerlerle ilgili tutumlar eşitsiz ve kısıtlayıcı olmaya devam ediyor” dedi. İngiltere merkezli Let Toys Be Toys kampanyası, oyuncak ve yayıncılık sektörlerini, “ürünlerini cinsiyete göre pazarlayarak çocukların ilgi alanlarını sınırlamayı bırakmaya” çağırıyor. NBC New’ta Katie Hurley’nin yazdığı yazıya göre, “büyüklerin geri çekilip çocukların oyun oynamasına izin vermeleri gerekiyor” çünkü “Oyuncakçılar ve ebeveynler pembe ve maviden uzaklaşınca çocuklara sonsuz olanaklar kalıyor.” 10 yaşında bir kızın karışık Lego setlerinden yaptığı kasabayı anlatan Hurley, “Beni insanların istedikleri her şey olabildikleri ve kimsenin kavga etmediği hayali dünyasına götürürken yüzü aydınlandı. Örneğin bir erkek korsan fırın ya da kuaför işletiyor ve bu gayet güzel” diyor. Hemen hemen bütün “toplumsal cinsiyeti olmayan oyuncaklar” listelerinde ortak bir madde var: Oyun hamuru.
Partnerinden şiddet görene 35 bin TL ayrılık desteği
Avustralya hükümeti, şiddet gördükleri partnerlerinden ayrılmak isteyenlere destek olmak için 5 bin Avustralya doları (35 bin lira) ödeyeceğini açıkladı. Hükümet tarafından yapılan açıklamada uygulamanın tüm cinsiyetlere açık olduğu özellikle vurgulandı. Victorian Women’s Trust isimli kadın hakları örgütünün yöneticisi Mary Crooks şiddet vakalarında evlerinden ayrılmak zorunda kalanların kadınlar olduğunu, bunun da fazladan mağduriyet yarattığını söyledi.