İngiltere'de yapılan yeni bir araştırmaya göre yaş, gelir, sınıf, ev sahipliği ve etnik kökene dayalı olarak seçmen katılımında artan uçurum sayesinde bir sonraki seçim son 60 yılın en eşit olmayan seçimi olacak. Merkez sol bir düşünce kuruluşu olan Kamu Politikaları Araştırma Enstitüsü (IPPR), 1960'larda sosyal gruplar arasındaki katılım farkının ihmal edilebilir düzeyde olduğunu ancak 2010 yılına gelindiğinde oy kullanma olasılığı daha yüksek olan üst gelir grubu ile alt gelir grubu arasındaki farkın yüzde 18'e çıktığını tespit etti.
Oy verme olasılığı daha yüksek olan ev sahipleri ile kiracılar arasındaki fark 23 puana, üniversite mezunları ile üniversiteye gitmeyenler arasındaki fark ise 15 puana yükseldi. Oy verme olasılığı daha yüksek olan 61 yaş ve üzerindekilerle 18-24 yaş arasındakiler arasında 28 puanlık bir fark bulunuyor. IPPR, gelir dağılımının en üst üçte birlik diliminde yer alan her 10 kişiden dokuzunun son iki genel seçimde oy kullandığını, buna karşılık en alt üçte birlik dilimde yer alan her 10 kişiden sadece yedisinin oy kullandığını ortaya koydu.
Oy vermeme olasılıkları üç kat fazla
En alttaki üçte birlik kesimin oy vermeye değmeyeceğini söyleme olasılığı en üstteki üçte birlik kesime kıyasla yaklaşık üç kat daha fazlayken, kiracıların da aynı şeyi söyleme olasılığı ev sahiplerine kıyasla iki kat daha fazla. Çalışma aynı zamanda siyasetçilerle temas kuran kişileri de analiz etti ve üniversite mezunu her üç kişiden birinin doğrudan bir siyasetçiyle temas kurduğunu, bu oranın üniversite mezunu olmayan her yedi kişiden birinde olduğunu belirledi.
Politika onlara daha uygun
Çalışma, katılımdaki farktan en çok Muhafazakârların mı yoksa İşçi Partisi'nin mi yararlandığına incelemedi, ancak yaşlı seçmenlerin İşçi Partisi'ne kıyasla Muhafazakârları tercih etme olasılığı daha yüksek. IPPR'de kıdemli bir araştırma görevlisi olan Dr. Parth Patel, bunun sonuçlarından birinin hükümet politikasının daha yaşlı, daha iyi durumda ve daha yüksek eğitim seviyesine sahip olanların ihtiyaçlarına daha uygun olması olduğunu söyledi.
Patel, "Demokrasimizde kimin istediğini elde ettiği konusunda gerçek farklılıklar var. Politika, hali vakti yerinde olanların tercihlerine daha kötü durumda olanlardan daha fazla yanıt veriyor ve insanlar bunu biliyor. Çoğu politikacı için bu bir kör nokta gibi görünüyor" dedi. Patel ayrıca daha iyi durumda olanların aşırı büyük etkisinin, Birleşik Krallık demokrasisinde artan eşitsizlik bulmacasını açıklamanın bir yolu olduğunu belirtti.
İşçi sınıfından milletvekili oranı çok düşük
IPPR, parti üyeliklerinin, siyasi bağışçıların ve kariyer sahibi siyasetçilerin varlıklı ve eğitim düzeyi yüksek kişiler arasında yoğunlaşmasının sorunları daha da derinleştirdiğini aktardı. Parlamentoya işçi sınıfı işlerden giren milletvekillerinin sayısının, benzer işlerde çalışan halkın oranına göre iki kat daha hızlı düştüğünü de vurguladı. IPPR tahminlerine göre, çalışma çağındaki yetişkinlerin yüzde 34'üne kıyasla milletvekillerinin yalnızca yüzde 7'si işçi sınıfı olarak kabul ediliyor.
Demokrasiye olan inanç azaldı
Çalışma, Birleşik Krallık'ın yönetim politikanın vatandaşlara daha az duyarlı hale geldiği, bunun da popülizmi körüklediği ve demokrasiye olan inancı daha da zayıflattığı bir kıyamet döngüsüne girme riskiyle karşı karşıya olduğunu belirtiyor.
Buna karşı çalışma, eğer yaşam standartları her alanda yeniden iyileşmeye başlayacaksa, Birleşik Krallık'ta gücü ve etkiyi yaymak için yeni bir anayasal reform dalgası öneriyor. Diğer ülkeler zorunlu oy kullanma, otomatik seçmen kaydı, hafta sonu oy kullanma ve mobil oy verme merkezleri gibi önlemlerle seçimlere katılımı artırdı.
