Gazze’de kalan dört yardım dağıtım noktasında her gün benzer sahneler yaşanıyor: 40 dereceyi aşan sıcaklıkta saatlerce sırada bekleyen binlerce aç insan, yalnızca dakikalar içinde tükenen un çuvalları için umutla bekliyor. Ancak bu manzaranın ardında doğrudan bir gıda kıtlığından çok daha karmaşık bir durum yatıyor.
Dünya Gıda Programı'nın (WFP) verilerine göre, tonlarca gıda yardımı sevkiyata hazır halde bekletiliyor. Fakat yardımların büyük kısmı aylardır devam eden İsrail ablukası nedeniyle ihtiyaç sahiplerine ulaşamıyor.
Aralarında Uluslararası Af Örgütü ve Oxfam’ın da bulunduğu 100’ü aşkın insani yardım kuruluşu, yardım erişiminin engellenmesinin “kaos, açlık ve ölümlere” yol açtığını ifade ediyor. Geçtiğimiz hafta sonu İsrail’in bazı yardım konvoylarının geçişine izin vermesi ise bu gruplarca yetersiz ve gecikmiş bir adım olarak değerlendiriliyor. Gazze’de her üç kişiden birinin günlerdir yemek yemediği, onlarcasının ise yetersiz beslenme nedeniyle hayatını kaybettiği bildiriliyor.
Gıdaya ambargo, İsrail silahlarına izin
İngiltere merkezli The Guardian gazetesinde Filistin Özel Röportörü Francesca Albanese'nin yayınladığı "İşgal ekonomisinden soykırım ekonomisine" başlıklı yeni raporu değerlendiren gazeteci ve siyasi analist Katrina vanden Heuvel, raporu “sarsıcı ve gecikmiş bir yüzleşme çağrısı” olarak nitelendirdi. Heuvel, Batılı devletlerin Gazze’deki çatışmalara ve sivil kayıplara karşı sessizliğini “tarihsel bir ahlaki sınav” olarak tanımlayarak, "Bu sessizlik yalnızca siyasi değil, aynı zamanda insani sorumluluktan da kaçıştır" ifadelerini kullandı.
Birleşmiş Milletler raportörü Francesca Albanese’nin hazırladığı raporun en dikkat çeken bölümlerinden biri, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü askeri operasyonlara destek sağlayan şirket ağını mercek altına alıyor. Rapora göre, askeri-endüstriyel kompleks, İsrail devletinin ekonomik omurgasını oluşturmakla kalmıyor, aynı zamanda işgalin sürdürülmesinde aktif rol oynuyor.
İsrail’in silah tedarikinde kritik rol oynayan iki yerli şirket olan Elbit Systems ve Israel Aerospace Industries (IAI), 2023 sonrası dönemde orduyla iş birliğini derinleştirerek, savunma bakanlığına entegre ekipler göndermeye başladı. Elbit, 2024’te İsrail Savunma Ödülü’ne layık görüldü. Her iki şirket de İsrail’in içeride silah tedarikini sağlarken, aynı zamanda teknoloji ihracatıyla uluslararası askeri ittifakları da pekiştiriyor.
Lockheed Martin, MIT, Maersk gibi sektör devleri listede
Rapora göre, İsrail’in ABD liderliğindeki F-35 savaş uçağı programı kapsamında edindiği uçaklar, Gazze’deki yoğun bombardımanların merkezinde yer alıyor. Lockheed Martin tarafından üretilen bu jetler, İsrail’in askeri gücünü küresel ortaklarla birlikte inşa etmesini sağlıyor. F-35’ler, 2025 yılı itibarıyla “beast mode” adı verilen tam silahlı konfigürasyonla Gazze üzerinde uçmaya başladı. Lockheed Martin’e ait F-16 ve F-35 uçaklarının taşıdığı bombalar, yalnızca Ekim 2023 sonrası dönemde yaklaşık 85 bin tonluk hava saldırısı kapasitesine ulaştı. Bu saldırılarda 179 binden fazla Filistinlinin öldüğü veya yaralandığı tahmin ediliyor.
Silahlı insansız hava araçları (SİHA’lar), çok rotorlu drone sistemleri ve hedef tespit teknolojileri de aynı sistemin parçası. Bu araçların büyük kısmı Elbit Systems ve IAI tarafından geliştiriliyor. Raporda, bu şirketlerin MIT gibi ABD merkezli üniversitelerle yaptığı iş birlikleri sayesinde, İsrail drone sistemlerinin yapay zeka ile hedef seçme ve “sürü” taktiğiyle saldırma yetenekleri kazandığına dikkat çekiliyor.
Silah tedarik zinciri yalnızca üretici firmalardan ibaret değil. Rapora göre, Japonya merkezli FANUC Corporation, Elbit, IAI ve Lockheed Martin gibi şirketlerin üretim hatlarında kullanılan robotik sistemleri sağlarken; Danimarkalı deniz taşımacılığı devi A.P. Moller – Maersk gibi şirketler, bu silah ve bileşenlerin dünya çapında sevkiyatını sürdürüyor.
Amazon, Google, Microsoft, HP: Teknoloji devlerinin İsrail ortaklığı
Francesca Albanese’nin raporuna göre, İsrail’in Gazze’deki saldırıları sadece silahlarla değil, gelişmiş dijital gözetim ve veri teknolojileriyle de destekleniyor. Microsoft, Google (Alphabet), Amazon, IBM, HP ve Palantir gibi büyük teknoloji şirketleri, İsrail’in Filistinlileri izleme, hedef belirleme ve askeri operasyonlarını yönetme kapasitesini artırıyor.
Özellikle Microsoft, İsrail’de kurduğu Ar-Ge merkezleri ve askeri sistemlere entegre yazılımlarla, güvenlik altyapısının önemli bir parçası haline geldi. Amazon ve Google, İsrail Savunma Bakanlığı için 1,2 milyar dolarlık “Project Nimbus” bulut bilişim projesini yürütüyor. Ekim 2023’te İsrail’in askeri ağları çöktüğünde, bu sistemler kritik destek sağladı.
Palantir, hedefleme ve savaş alanı verilerini işleyen yapay zekâ platformlarıyla İsrail ordusuna destek verirken, CEO’sunun Gazze’de öldürülenlerin çoğunun “terörist” olduğu açıklaması tartışmalara yol açtı. IBM, Filistinlilerin biyometrik verilerinin toplandığı devlet veri tabanlarını işletiyor. HP ve HPE ise İsrail’in cezaevi ve sınır sistemlerine altyapı sağlıyor.
Rapor, bu şirketlerin teknolojilerinin sadece gözetim değil, insansız hava araçlarının yönetimi ve yapay zekâ destekli hedef seçimi gibi doğrudan askeri işlevlere de hizmet ettiğini vurguluyor. İsrailli bir subay, “Bulut teknolojisi tam anlamıyla bir silah” diyerek, Google ve Microsoft’un sağladığı altyapının savaş gücündeki önemine dikkat çekti.
Finans sektöründen soykırıma milyarlarca dolar
İsrail’in askeri bütçesi son yıllarda hızla artarken, BNP Paribas ve Barclays gibi büyük uluslararası bankalar, bu büyüyen bütçeyi desteklemek için İsrail devlet tahvillerini üstleniyor.
BlackRock, Vanguard ve PIMCO gibi dev varlık yönetim şirketleri ise İsrail’in işgalde kullandığı Palantir, Microsoft, Lockheed Martin ve Elbit Systems gibi silah ve teknoloji firmalarına milyarlarca dolarlık yatırım yapıyor.
Bunun yanında, Allianz ve AXA gibi büyük sigorta şirketleri de bu şirketlerin hisselerine ve tahvillerine önemli miktarda sermaye sağlıyor.
Kaynak: Gazete Oksijen

