25 Kasım 2024, Pazartesi Gazete Oksijen
Haber Giriş: 23.04.2021 06:00 | Son Güncelleme: 16.02.2022 15:15

Kasa hep kazanır: José Mourinho

Mourinho’nun zafer ve mağduriyet üzerine kurulu anlatısı, genç oyuncu kuşağını çabuk sıktı. Fakat Tottenham’dan 15 milyon pound tazminatla gönderilen hocanın rakip idmana casus yollayacak kadar güçlü hırsı, ona geri dönme gücü verebilir
Kasa hep kazanır: José Mourinho
Suat Başar Çağlan
6 Nisan 2005, Londra. Chelsea-Bayern Münih Şampiyonlar Ligi çeyrek final ilk maçında Chelsea malzemecisi battal boy, tekerlekli bir çamaşır sepetini iterek soyunma odasından çıkıyor. Sepetin içinde özel biri var. İki maçlık cezasından dolayı, UEFA gözlemcilerine yakalanmamak için stada saatler öncesinden gelen José Mourinho’nun saklandığı sepetin kapağı, yaklaşan görevlilere avlanmamak için kapanıyor. Tehlike geçip de kapak açılınca içinden yüzü kıpkırmızı, nefes almakta zorlanan, klostrofobiden mustarip, dünyanın en pahalı ve “en iyi” hocası çıkıyor. Neyse ki kaçış öncesi konuşmasını yapmış: Chelsea 4-2 kazanıyor. 

Mourinho’nun iki sırrı 

21. yüzyıl futbolunun en büyük anti-kahramanlarından Mourinho’nun yöntemleri çoğu zaman kuralların sınırını zorladı. Henüz Portekiz’de görev yaparken bir maçta kulübeden fırlayıp kontratağa çıkan rakip oyuncuyu formasından çektiği için sahadan atıldı; İngiltere’de bir sonraki rakibin idmanına gönderdiği casus yakalandı; Real Madrid’de Şampiyonlar Ligi son grup maçından önce bazı oyuncularından kasten sarı kart görmelerini istedi.  Kariyeri boyunca iki karakter özelliğiyle öne çıktı: Birincisi, meslek etiğini doğru-yanlış kavramları yerine başarı-başarısızlık karşıtlığı üzerine kurdu ve sadece başarıya göre değerlendirilmek istedi. Yukarıdaki eğlenceli ama tartışmalı anekdotlar bu Makyavelci perspektifin yan ürünleriydi. İkincisi, gerçek ve hayali düşmanlar yaratarak negatif bir söylem inşa etti. Porto’da Avrupa’nın süper güçlerine isyan edip UEFA ve Şampiyonlar Ligi kupalarını kaldırdı. Chelsea’de Premier Lig’in müesses nizamına karşı ayaklandı; Inter’le Juventus ve Milan karşısında mazlumu oynadı. Real’e geldiğinde, geçmişte tercümanlık yaptığı Barcelona’nın kimliğine topyekûn savaş açtı. Gerçekte Porto ülkenin en büyük iki takımından biriydi, Chelsea Avrupa’nın ilk büyük “sonradan görme” kulübüydü, Inter Serie A’da hanedanlık kurmuştu, Real Madrid ise tarihin en başarılı takımıydı; ama Mourinho’nun retoriği gerçekte olduğundan daha zayıf görünmek üzerine kuruluydu. Bu söylemi müthiş bir taktik ve motivasyon becerisiyle birleştirdi. Oyuncuları mağdur veya mazlum olduklarına inandırıp, fazlaca adanmışlık gerektiren oyun stilini en üst seviyede uygulattı. Ama başarı gelmemeye başlayınca, zayıflık iddiası da anlamını yitirdi ve düşüş başladı. 10 yıldan fazla süren başarı zincirinin kopması sadece Tottenham’ın başarısızlık geleneğine bağlı değildi.

“Piyanistler piyano etrafında koşmaz”

Tottenham iki hafta önce öne geçtiği maçta Manchester United’a 1-3 yenildi. Basın toplantısında, skor avantajını korumakla tanınan Mourinho’ya bu sezon çokça tekrarlanan senaryonun sebebi sorulunca cevabı, “Hoca aynı, oyuncular farklı” şeklinde oldu. Bu yanıt ayrılış sürecini hızlandırdı ve 25 Nisan’da Manchester City karşısında Lig Kupası Finaline çıkamadan kovuldu. 20 yıldır ilk kez bir kulüpte kupa kazanamamıştı. Ciddi taktik ve teknik zaafları vardı. Tottenham kadrosu hocanın aradığı savunma-hücum dengesinden yoksundu, fakat bugün hâkim olan “topsuz oyunu” en iyi uygulayan (2010 Şampiyonlar Ligi Inter-Barcelona yarı final eşleşmesi) ve her antrenmana topu dâhil ederek çığır açan, “Bir piyanist daha iyi piyano çalabilmek için piyanonun etrafında tur atmaz, şınav çekmez” diyen zaten kendisiydi. Dolayısıyla hâlâ başarabilirdi. Mourinho’nun yanıtı farklı bir amaca sahip olsa da daha derin bir gerçeği ele veriyordu. Gerçekten de oyuncular değişiyordu; hoca ise aynı kalmış, eskimişti. Üstelik basının, taraftarın gözündeki yıpranma payı değildi bu. Y-Z kuşağı yeni futbolcu tipi çabuk sıkılıyor, kolektif hedeflerden çok bireyselliğe önem veriyordu ve otoriteyi dinleme konusunda eskilerin sadakatinden yoksundu. Savaş anlatısının motivasyon gücü azalmıştı. Mourinho zekasını ve karizmasını pozitiflikle besleyemedi. 58 yaşındaki hoca için kendisini zirveye taşımış metotlardan vazgeçmek kolay değildi.

Şablonlar iflas etti

Ancak bu gidişi tersine çevirmenin başka yolu yok gibi. Aksi halde olumsuz ruh hali hem kendisini hem de çalıştığı takımları değersizleştiriyor. Çözüm çok yakınında olabilir. Kariyeri boyunca alametifarikası “başarı şablonları” sunmak oldu. Porto’nun başında mali açıdan zayıf bir ekibin yapabileceklerini göstererek birçoklarına ilham verdi. Yerel ligin zayıflığını Avrupa maçlarına ekstra hazırlık fırsatına çevirdi. Chelsea’de yarattığı “yıldız hoca” kavramı, kıta futbolunu bugün de domine etmeyi sürdürüyor. Inter’de taktik sadakatin daha modern ve ileri görülen hücum futbolunu yenebileceğini gösterdi. Bunları futbolculuk geçmişi olmadan yapabilmesi ise imajını daha da güçlendirdi.  Mourinho’nun gemisi şimdilik karaya oturmuş görünüyor. Ancak yeni bir kulüpte yeni bir kupayla işler değişebilir. O gün geldiğinde futbol edebiyatına hikâyeleriyle katkı vermeyi sürdüreceğine şüphe yok.

Türkiye’den tazminat vakaları

Teknik Direktör Fatih Terim, hem TFF hem de Milan’dan tazminat hakkı kazandı
Teknik Direktör Fatih Terim, hem TFF hem de Milan’dan tazminat hakkı kazandı
José Mourinho’nun ayrıldığı takımlardan aldığı tazminatlar spor basınını çalkalarken, Türkiye’den benzer örnekler yeniden gündeme geldi.  Örneğin, 2001 yılında Milan ile anlaşan Fatih Terim’in sözleşmesi Kasım 2001’de feshedilmişti. O dönem çıkan haberlere göre Terim, 2002 Temmuz ayında Galatasaray ile yeni sözleşme imzalayıncaya kadar, İtalyan devinden tazminat olarak ayda 100 bin dolar aldı. Terim, bir başka tazminat olayını ise TFF ile yaşadı. Sözleşmesi sona erdirilince mahkeme kararıyla 3.4 milyon euro almaya hak kazandı ve aldığı bu parayı Çocuk Esirgeme Kurumu’na bağışladığını açıkladı.

Beşiktaş’ın belası

Ayrılan teknik direktörlerine tazminat ödemek zorunda kalan takımlardan Beşiktaş ise, son olarak Sergen Yalçın’ın selefi Abdullah Avcı ile bu durumu yaşadı. Avcı konuyu yargıya taşıyarak 17 milyon 340 bin lira tazminat hakkı kazandı. Beşiktaş bir üst mahkemeye gideceğini duyurdu.  Siyah Beyazlı ekip, 2004-2005 sezonunda büyük umutlarla sözleşme imzaladığı Vicente del Bosque ile de 2005’in ocak ayında yollarını ayırmış, del Bosque yine hukuki süreç sonunda 8.5 milyon euro tazminat almaya hak kazanmıştı.  Konunun futbolcular tarafında güncel bir örnek de Arda Turan’ın Barcelona’dan ayrılışında yaşandı. Katalan ekibiyle yıllık 8 milyon euroya anlaşan Arda, son iki yılını Başakşehir’de kiralık olarak geçirdi. Başakşehir Turan’a yıllık 4 milyon lira maaş öderken Barcelona sözleşme gereği aradaki farkı tamamladı. 

Mourinho anları

• Gönderildiği takımlardan toplam 89 milyon pound (yaklaşık 124 milyon dolar) tazminat aldı (Chelsea 2007, 23 milyon pound; Madrid 2013, 17 milyon pound; Chelsea 2015, 8 milyon; Manchester United 2018, 26 milyon pound; Tottenham 2021, 15 milyon pound). 2002 ila 2011 yılları arasında Mourinho’nun çalıştırdığı takımlar ev sahibi olarak çıktıkları 150 lig maçında hiç yenilmedi. • İki ayrı takımla (Porto 2004, Inter 2010) Şampiyonlar Ligi kazanan beş hocadan biri. 2004-05 sezonu başında Porto’dan Abramoviç’in Chelsea’sine geldiğinde yaptığı ilk basın toplantısında, “Beni küstah biri sanmayın, ama bir Avrupa şampiyonuyum ve özel biri olduğumu düşünüyorum” dedi. “Special One” ifadesi toplantı daha bitmeden İngiliz futbol literatürüne girdi. • 2009’da, yirmi yıl önce beden eğitimi ve spor bölümünden mezun olduğu Lizbon Teknik Üniversitesi tarafından kendisine fahri doktora unvanı verildi. 2010 yılında ilk kez verilen Ballon d’Or Yılın Teknik Direktörü ödülünü kazandı. • 2011 yılında Real’le Lig ve Kral Kupasını kazandıktan sonra Rolling Stone dergisi tarafından yılın “Rock Yıldızı” seçilerek kapak oldu. AskMen dergisi tarafından dünyanın en etkili dokuzuncu insanı seçilmesi üzerine, “Karım kaçıncı sırada? En azından sekizinci olmalı. Çünkü evde onun sözü geçiyor” cevabını verdi. • Dört ayrı ligde (Portekiz, İngiltere, İtalya, İspanya) toplam 8 şampiyonluk yaşadı.