23 Kasım 2024, Cumartesi Gazete Oksijen
Haber Giriş: 10.04.2023 13:41 | Son Güncelleme: 10.04.2023 15:11

Kudüs'te çatışmalar neden şiddetlendi?

İsrail'in Mescid-i Aksa'ya düzenlediği baskınlar sonrası Lübnan da ülkeye roket saldırısı başladı. İsrail ordusu saldırılara yine roketlerle karşılık verdi. Şiddet olayları aynı zamanda İsrail'in tartışmalı protestolarla boğuştu bir dönemde meydana geldi. Peki bölgedeki gerilim nasıl tırmandı?
Kudüs'te çatışmalar neden şiddetlendi?

İsrail ordusu geçen hafta Lübnan'dan İsrail topraklarına düzinelerce roket atıldığı gerekçesiyle Filistinli militan gruplara karşı Lübnan ve Gazze Şeridi'nde hava saldırıları düzenledi. Lübnan'dan atılan roketlerin sayısı ise 2006'dan bu yana en yüksek seviyeye ulaştı ancak saldırılar nedeniyle ölen olmadığı açıklandı. İsrail sınırında düzinelerce binanın, tarım bölgelerinin ve arabaların ağır hasarlı olduğu ilan edildi.

Cuma gecesi, çarşamba günü yaşanan cami çatışmalarının devamı olarak İsrail, Kudüs’teki Mescid-i Aksa'ya 2 şiddetli polis baskını daha düzenledi. Aynı gün içerisinde işgal altındaki batı şeridine gerçekleştirilen saldırılarda da 2 kız kardeş hayatını kaybetti ve anneleri ağır yaralandı. İsrail polisi olayı terör saldırısı olarak niteledi. Filistin militan birliği Hamas ve İslamik Cihad Örgütü ise saldırıyı kahramanca bir operasyon olarak niteledi. 

Çatışmalar Filistin’de Ramazan ayına İsrail’de ise Hamursuz Bayramı olmasına rağmen durulmadı. Gün içindeki çatışmalar yüzbinlerce İsrail vatandaşı sokaklarda hükümetin yeni başkanlık sistemi kararını protesto ederken devam etti. Uluslararası basın çatışmaların kaynağını ve çatışmaların şiddetlenme sebebini sorgulamaya devam ediyor. CNN bölgedeki durumun nasıl geliştiği ve bu yılki şiddet olaylarının neden özellikle endişe verici olduğu yazdı.

Kudüs'te kim neyi kontrol ediyor?

Mescid-i Aksa'ya doğu Kudüs’te eski şehir bölgesinde yer alıyor, çoğu uluslararası kuruluş bölgeyi İsrail kontrolünde kabul ediyor. İsrail güçleri doğu Kudüs’ü 1967 yılında işgal etti. Bölge doğu ve batı Kudüs tarafından ebedi başkent olarak kabul görmekte. İsrail güçleri 1967’de Hristiyanlar içinde kutsal bölge sayılan doğu Kudüs’ü Ürdün güçlerinden ele geçirdikten sonra imzalanan statüko antlaşması maddelerinde Yahudiler ve Müslümanlar aynı bölgede ibadet edebilecekti. Bu antlaşma 1994 yılında imzalanan Barış Antlaşması'na kadar sürdü. Barış Antlaşması Ürdün’ün bölgedeki özel rolünü kabul edip yalnızca Müslümanlara özel bir ibadet bölgesi haline getirdi. Belirli saatlerde İsrail vatandaşları da giriş-çıkış yapabilecekti.

İsrail polisinin Mescid-i Aksa baskını Müslüman halkı tarafından büyük bir provakasyon olarak görülüyor. 2021 yılında İsrail güçlerinin düzenlediği baskın Hamas güçleri ve İsrail hükümeti arasında tekrar büyük bir gerginliğe sebep olmuştu. 1967 yapılan anlaşmanın maddelerine göre Ürdün hükümeti bölgede hala koruyucu konumunda. Buna rağmen Doğu Kudüs İsrail polisinin kontrolü altında.  Birleşmiş Milletler muhabiri Francesca Albanese bölgedeki polis baskınlarının 2000 yılında batı bloğunda 97 Filistinlinin hayatını kaybettiği ikinci Filistin ayaklanmasında sonra en şiddetli seviyede olduğunu belirtti.

Mescid-i Aksa'ya neden baskın yapılıyor?

Yasallığını koruyan statüko antlaşması ve uluslararası kamuoyuna göre doğu Kudüs hala İsrail’in kontrolü altında fakat bölgede yalnızca Müslümanların ibadet etmesine izin var. Yahudi vatandaşlar için gün içinde belirli giriş-çıkış saatleri olmasına rağmen ibadet izni yok. Albanese "Bu durum koyu sağcı kesimi oldukça rahatsız etmekte. Bölgede yıllarca içinde çokça baskın ve provakasyon gerçekleşti. Çatışmalar özellikle Ramazan ayı ve Hamursuz Bayramı haftası içerisinde şiddetleniyor.  Müslüman gruplar örgütlenerek bölgede ibadet etmek istiyor. Anlaşmaya göre Ürdün hükümeti bölgeyi yönetmekteki tek sorumlu yetkili makam. Çatışmaların azalması için sorumluluğu üstlenmek zorundalar" ifadelerini kullandı.

Hamas ve Hizbullah bu durumdan faydalanıyor

İsrail ulusal güvenlik çalışmaları enstitüsü (INSS) kıdemli üyesi Chuck Freilich bölgedeki baskınlar ve çatışmaların Hamas birliği ve Lübnan’ın Hizbullah birliğinin çıkarlarına olduğunu ifade etti. Freilich, "Çatışmalar başladığında halk her zaman destekleyici olur. Sınırlı gerilim dikkati yargı reformu konusundaki tartışmalardan uzaklaştırırken, çatışmaların artması Hamursuz tatilinde gerçekleştiği için Netanyahu'nun imajına zarar verme riski taşıyor" dedi.