20 Nisan 2024, Cumartesi
Haber Giriş: 04.06.2021 06:00 | Son Güncelleme: 16.02.2022 15:15

Lunaparkın yaramaz çocuğuna övgü: Anthony Bourdain

Ünlü şef Bourdain’i anlatan yeni kitap ve filmler yolda. Hepsi de şefin “Bedeniniz tapınak değil, lunaparktır. Keyfini çıkarın” sözünün peşinde
Lunaparkın yaramaz çocuğuna övgü: Anthony Bourdain

Üç yıl önce 8 Haziran günü 61 yaşındaki Anthony Bourdain’den kötü haber alan dünya bir şef, gezgin, televizyon yıldızı ya da yazarın değil, bir çocuğun arkasından üzüldü. Gezegenin dört bir köşesindeki küçük detayları merak eden, “bilinmeyen taraflardaki” öykülerin içine çocuklar gibi “rezervasyonsuz-çekincesiz” dalan yaşam emekçisinin yaşlanmak bilmeyen enerjisi bir anda bitmiş, kendi tabiriyle “o kötü davranış” gerçekleşmişti. Akıllarda, “üstü kalsın” diyerek son verdiği hayatına slogan yaptığı cümle çınladı: “Bedeniniz tapınak değil, lunaparktır. Keyfini çıkarın.” Sadece kendi bedenini değil, tüm dünyayı bir lunapark gibi gören Bourdain’in cenaze töreni, yıllara yayıldı. Önümüzdeki ay çıkacak bir belgesel, dostlarının konuştuğu bir kitap, kendisinin de yazılarının bulunduğu ikinci bir kitap gezgine veda etmek için en doğru sözcükleri arayacak... Ne zor iş! Ve ne kadar da gerekli. Dik başlı Bourdain, yaşarken olduğu gibi ölümünden sonra da önyargıların hedefi oldu, hakkında sayısız şehir efsanesi yaratıldı.

Argento: Benim yüzümden ölmedi

Bunlardan en popüleri, sevgilisi Asia Argento’nun şefi ölüme sürüklediğiydi. Argento’nun Roma’daki bir restoranda Fransız gazeteci Hugo Clément ile birlikte fotoğrafları Rino Barillari tarafından çekilmiş, Bourdain bu olaydan beş gün sonra intihar etmişti. Paparazzinin pişmanlık ifadelerini bir yana bırakırsak, Argento bu iki olayın hiçbir ilgisi olmadığını söyleyecekti: “İnsanlar Athony’nin bu yüzden mi intihar ettiğini düşünüyor? O da beni aldatmıştı. Bu konu ikimiz arasında bir sorun değildi. Yılda 265 gün seyahat eden bir adamdı. Birbirimizi gördüğümüzde bir arada olmaktan çok büyük keyif alıyorduk. Ancak çocuk değiliz, yetişkiniz. “ Argento haklı; Bourdain bazen çok uzun süreliğine giderdi. Joseph Conrad’ın büyük romanı Karanlığın Yüreği’ne hayrandı. Tuttu, romanın geçtiği 19. yüzyıl sonundaki koşullarda, buzdolabı dahi olmayan bir kayıkla Kongo Nehri’ni hava koşullarına direnerek, tavuk kovalayarak dokuz günde geçti.  Yolculuklarının çoğu, dünyanın ışıltılı şehirlerinin kalbindeki karanlığaydı. 

“Uçurumun kenarında gaza basmak”

Bourdain hakkındaki bir başka efsane ise intihara hiç eğilimi olmadığıydı. Şefin son yıllarında gittiği yerlerde ona yardımcı olan kişiler –sektördeki adıyla fixer’lar– aksini söylüyor. Program çekiminin ne kadar stresli ve yoğun olduğunu Vanity Fair’e anlatan Michiko Zentoh, “Hiçbir şeyi hazmetmesine zaman yoktu; ne yemeği ne de orada yaşadığı tecrübeleri” diyor.  Alex Roa ise Bourdain’in çok sevdiği kızından uzak olmaktan hiç hoşlanmadığını, çekim sırasında sıkıldığını, işi bitince otel odasına kapandığını anlatıyor.  Dahası, Bourdain iki kez intihar üzerine yazmış. Bunlardan biri 1997’de çıkan Gone Bamboo adlı romanının kahramanı filozof-tetikçi Henry Denard’ın ağzından. 2010’da çıkan anı kitabı Medium Raw’da ise karanlık ve bozuk Karayip yollarında sarhoş araba kullanırken gaza basıp uçurumdan atlama isteğini anlatmıştı.  Bourdain’in “hayatına son vermeyecek kadar zengin olduğunu” ileri sürenler bile oldu. İddianın çiğliğinin ötesinde, öldüğündeki varlığı 1.2 milyon dolardı ki bu onun ölçeğinde bir televizyoncu için büyük bir servet sayılmaz. Mal varlığını 14 yaşındaki kızı Ariane Busia-Bourdain’e, varlıklarının yönetimini ve uçuşlarından kalan millerini ise gidemediği yerleri onun adına görmesi için eski eşi Ottavia Busia-Bourdain’e bıraktı. 

Obama ile 6 dolarlık yemek

Bourdain’in zenginlikten ne anladığına, aslen nasıl lokantaları sevdiğine şahit olmak istiyorsanız, dönemin ABD Başkanı Barack Obama ile köhne bir Vietnam lokantasında plastik taburelere oturup, yemek yiyip bira tokuşturduğu programı (tekrar) izlemelisiniz. Yemek 6 dolar tuttu. Hesabı Bourdain ödedi. Yemekten, geçmişten ve insanların her yerde biraz aynı olduğundan bahsettiler. Bir zamanlar Vietnam’ı işgal etmeye çalışan ülkenin başkanı bún cha adlı yemeğe bayıldı. Bourdain’in uyuşturucudan öldüğü de yazıldı. Gençliğinde denemediği madde kalmayan, bu tecrübelerinden yayınlarda da bahsetmekten çekinmeyen şefe yapıştırılması kolay bir yaftaydı bu ama yalandı; zamanında annesinin de editörlük yaptığı New York Times, kanında narkotik maddeye rastlanmadığına dair raporu yayınladı. Bourdain-narkotik ilişkisi dikkatinizi çekiyorsa, çocukluk ve gençlik idolü Iggy Pop’u rehabilitasyon için çekildiği Miami’de ziyaret ettiği programı mutlaka izlemelisiniz. Hüzünlü ama derin ve etkileyici… Velhasıl, Bourdain hayranıysanız yeni kitap ve filmleri eski programlarına göz atarak bekleyebilirseniz. Oldu da gözünüzden kaçtıysa önünüzde hiç de sıradan olmayan bir dünya turu var demektir. Francis Coppola’yı Sicilya’da ziyaret, Danimarka’daki “en iyi restoran,” Çin’de acıktıran sumo güreşi, İskoçya’da av, ABD muhafazakarlığının merkezlerinden Atalanta’da striptiz kulüpleri, metrelerce karın altında Kuzey Kutbu... Siyaseten doğruculuğa baş kaldıran, bu yüzden de defalarca eleştiri oklarına hedef olan Bourdain, ilk görüşte aşık olunacak değil, okudukça ve izledikçe sevilecek bir gastronomi rock yıldızıydı. Avcılık, siyaset gibi konulardaki fikirleri yüzünden kızabilirsiniz de ama çekip gittiği için kızamıyoruz ona. Nâzım Hikmet’in yıllar evvelden gelen bilgeliğiyle anlamaya çalışıyoruz çünkü: “meselâ kuzey kutbunu keşfe giderken / meselâ denerken damarlarında bir serumu / ölmek ayıp olur mu?
1: Oscar ödüllü yönetmen Morgan Neville’in çektiği Anthony Bourdain Hakkında Bir Film, gelecek ay yayınlanacak. 2: Anthony Bourdain ve Laurie Woolever’ın yazdığı World Travel: An Irreverent Guide geçen ay çıktı. Kitabın sesli kitap versiyonu da var. 3: Bourdain: The Definitive Oral Biography adlı kitap ekimde çıkacak. Yazar Woolever, şefin dostlarıyla, kızıyla, kardeşiyle ve ölen annesiyle konuştu.