Rusya-Ukrayna geriliminde tansiyon giderek yükseliyor. Rusya Dışişleri Bakanlığı Mariya Zaharova, geçtiğimiz gün, ABD Başkanı Joe Biden'a Ukrayna'daki gerilimin tırmanacağını öngören analistlerinin işine son vermesini önerdi. Buna rağmen Joe Biden, Beyaz Saray'da yaptığı son basın toplantısında Rusya'nın şu anda Ukrayna ve Belarus sınırında ve Karadeniz'de 150 bin askeri olduğuna dikkat çekti.
Biden, "Rusya'nın gelecek haftalarda saldıracağına inanmak için nedenlerimiz var. 2,8 milyon masum insanın yaşadığı Ukrayna'nın başkenti Kiev'in de hedef alınacağına inanıyoruz" dedi.
Gözler Vladamir Putin'in üzerinde
Anton Troianovski
Ukrayna krizinin gittikçe tırmandığı şu günlerde, iş dönüp dolaşıp Devlet Başkanı Vladimir Putin’in ne tür bir lider olduğuna dayanmış görünüyor. Moskova’da birçok analist Rus liderin özünde rasyonel olduğuna dair kanaatini koruyor. Onlara göre Ukrayna işgalinden doğacak riskler öyle büyük ki, şu anki muazzam asker yığınağı ancak ikna edici bir blöf olarak anlamlı görülebilir. Kimileriyse Putin’in pandemi sırasında temelden değiştiği görüşüne açık kapı bırakıyor; Rus liderin daha paranoyak, daha kolay incinen ve daha pervasız hale geldiği söyleniyor.
Gidişatı uzun süredir takip edenlere göre, Putin’in bu ay krizi görüşmek üzere gelen Avrupalı liderlerle arasına sosyal mesafe koymak için kullandığı altı metre uzunluğundaki masa, dünyanın geri kalanından kopuşunu simgeliyor. Neredeyse iki yıldır tüm Batılı liderlerin aksine Putin kendini virüsten arındırılmış bir kozanın içine kapattı; devlet televizyonunda çoğu kilit toplantıyı bir odada yalnız başına telekonferans ile düzenlerken görülüyor; kendi bakanlarını nadiren yanına çağırdığında onlarla bile belli bir mesafede duruyor.
Psikolojik çıkarımlar
Liderlerin ruh sağlığı üzerine spekülasyonlar her zaman sıkıntılıdır; ama Putin’in kilit kararı yaklaşırken, Ukrayna’daki bir sonraki hamlesini kestiremeyen Moskova uzmanları belli ölçüde psikolojik çıkarımlarda bulunmaktan kendini alamıyor.
Siyaset bilimci ve Putin’in insan hakları konseyinin eski üyesi Ekaterina Schulmann’a göre, devlet başkanı son dönemde kamuoyu önüne çıktığında “yeni bir şey yapma konusunda irkilme, ilgi eksikliği ve isteksizlik izlenimi” veriyor. “2020 ilkbaharından bu yana pratikte izolasyon halinde olduğu ve bunu giderek daha az ihlal ettiği bütün halka gösteriliyor.”
Birçok analist büyük çaplı bir Ukrayna işgalinin, Putin’in geçmiş eylemleriyle kıyaslanamayacak kadar ciddi olacağına işaret ediyor. 2014 yılında Kremlin’in kurnazlığı, üzerlerinde herhangi bir rütbe nişanı bulunmayan Rus güçlerinin tek kurşun atmadan Kırım’ı ele geçirmesini sağlamıştı. Putin Ukrayna’nın doğusunda vekalet savaşına önayak olmuş, bu sayede çatışmaya taraf olduğunu inkar edebilmişti.
Moskova Ekonomi Yüksek Okulu dünya ekonomisi ve uluslararası ilişkiler dekanı Anastasia Likhacheva, “Topyekun savaş başlatmak kesinlikle Putin’in yararına olmaz” diyor. “Böyle bir sefere kalkışma arzusunun mantıklı bir açıklamasını bulmakta zorlanıyorum” dedi.
Dekana göre, Putin Ukrayna’nın kontrolünü ele geçirse bile böyle bir savaş Rus liderin beyan ettiği isteğinin tam tersine yol açarak, NATO’nun Doğu Avrupa’daki varlığını daha da artıracak. Savaş çıkması halinde NATO müttefiklerinin “hiç olmadığı kadar birlik olup” Rusya’nın batı sınırlarına yeni güçlü silahlar konuşlandırması muhtemel.
Putin yurtiçinde her zaman makul bir devlet adamı izlenimi vermeye uğraştı; prime-time’da yayınlanan tartışma programlarındaki hararetli milliyetçi söylemleri ve yıllardır Ukrayna’nın daha büyük bölümünü ilhak etmesi için meclisten gelen teşvikleri reddetti.
Ancak kendisini Rusya’da istikrarın teminatı olarak sunarken, Batı yaptırımlarından doğan ciddi ekonomik güçlüklerle, ayrıca asker ve sivil ölümleri söz konusu olursa, toplumsal kargaşayla karşı karşıya kalabilir. Milyonlarca Rus’un Ukrayna’da akrabası var.
Gerilimi tırmandıran tarafın batı olduğuna inanılıyor
Moskova merkezli bağımsız anket şirketi Levada Center’ın direktörü Denis Volkov şu an için Rusların büyük bölümünün Ukrayna krizini Batı’nın kızıştırdığına dair Kremlin söylemine katıldığını söylüyor. Volkov’a göre, Rus işgalinin gerçekleşmek üzere olduğuna dair Washington’dan gelen alarmist mesajlar, aslında baskı uygulayan ve gerilimi tırmandıran tarafın Batı olduğu kanaatini pekiştiriyor.
Volkov ayrıca Putin’in 2008’de Gürcistan’la yapılan beş günlük savaşa benzer kısa ve sınırlı bir askeri harekat düzenlemesi halinde Ruslardan destek görebileceğini belirtiyor.
"İstikrar bitir"
Ama “Eğer bu uzun ve kanlı bir savaşa dönüşürse öngörülmesi imkansız bir duruma geliriz” diyor ve ekliyor: İstikrar biter.
Yıllardır süren çabaların son aşaması
Böyle bir savaş Moskova’daki birçok kişiye hala imkansız ve irrasyonel göründüğünden, Rus dış politikası uzmanları Ukrayna açmazını genellikle Putin’in yıllardır Rusya’nın temel güvenlik kaygılarını Batı’ya kabul ettirmek için sarf ettiği çabaların son aşaması olarak görüyor. Daha açık bir ifadeyle, Rusya 1990’larda zayıf düşünce, tarih boyunca kendi batısında jeopolitik bir tampon bölgeye duyduğu ihtiyacı ihmal etmiş, Batı’nın dayattığı yeni Avrupa düzenine uymak zorunda kalmıştı. Ama tekrar güçlenen Kremlin’deki liderlerin bu haritayı yeniden çizmesi makul bir hamle.
"Blöf yapacaksanız inandırıcı olmalı"
Kremlin’e danışmanlık yapan, Moskova’nın önde gelen dış politika analistlerinden Fyodor Lukyanov ise Putin’in şimdiki hedefinin “Soğuk Savaş’ın sonucunun gözden geçirilip kısmen düzeltilmesini sağlamak” olduğunu belirtiyor. Ancak hala Putin’in topyekun işgalden kaçınacağına, “özel, asimetrik veya karma bir yöntem” kullanacağına inanıyor. Buna Batı’yı saldırıya tamamen hazır olduğuna inandırmak da dahil.
Lukyanov, “Blöf yapacaksınız çok inandırıcı olmalı” diyor. Ona göre, ABD işgale kilitlenmiş agresif bir Rusya portresi çizerek rakibine “yüzde 200 ayak uyduruyor”.
"Kremlin bu kez bahis yükseltmeyi seçti"
Aynı fikirdeki Rus analistler Amerikalı yetkililerin bu abartılı, şeytani deha Putin imajına bayıldığını ifade ediyor. Onlara göre, Putin’in silah kontrolü ve NATO’nun genişlemesi konusunda Batı ile yaptığı geçmiş müzakere girişimleri başarısız olduğundan, Kremlin bu kez bahis yükseltmeyi seçti. Öyle ki, kendi menfaatlerini görmezden gelmesi imkansız bir noktaya gelindi.
"Negatif imajı kullanmakta çok başarılı"
Carnegie Moscow Center düşünce kuruluşunun başında bulunan Dmitri Trenin, “Kendisini şeytan gibi gösteren negatif imajı kullanmakta çok başarılı” diyor ve korkunç bir savaş çıkarmaya hazır olduğu yönündeki korkuların üzerine oynadığını ifade ediyor. “Tehdit oluşturmayı ve savaşın gerçekleşebileceği hissini yaratmayı planlıyordu.”
Ancak uzmanların daha önce yanıldığı oldu. 2014 yılında Putin Kırım’ı ele geçirdi; halbuki Moskova analistlerinin çok azı askeri müdahale öngörüyordu. Putin’in blöf yaptığı fikrine şüpheyle yaklaşanlar ise pandemi döneminde, geçmişte muhtemel görünmeyen birçok adım attığına işaret ediyor. Örneğin Aleksey Navalni’nin kanalına dönük sert müdahale ve sansür çoğu kişi tarafından beklenmiyordu. Genel kanı, Putin’in memnuniyetsizliği yönetmek için yurtiçinde belli düzeyde muhalefeti emniyet vanası olarak kullandığı ve bundan mutlu olduğu yönündeydi.
Geçtiğimiz hafta Virginia’nın Arlington bölgesindeki CNA araştırma enstitüsünden Rusya araştırmaları direktörü Michael Kofman, “Putin son bir yılda çok sayıda geri dönülmez adım attı” diye konuştu. “Bu kadar büyük bir şeyin uzak ihtimal veya olanaksız olduğuna inananlar, son iki yıldaki nitelik değişimini gözden kaçırmış olabilir.”
c.2022 The New York Times Company