04 Mayıs 2024, Cumartesi Gazete Oksijen
Haber Giriş: 20.08.2021 04:30 | Son Güncelleme: 16.02.2022 15:16

Sanat dünyasının yeni göz bebeği Luma Arles

21. yüzyılın kültür merkezi olarak anılan Fransa’daki LUMA Arles; kısa süre önce açıldı. Merkez, hakkında tezler yazılan mimar Frank Gehry imzalı ikonik “Kule”siyle, hem Van Gogh’un Yıldızlı Gece resminden hem Arles’ın tarihi amfi tiyatrosundan esinlenilen mimarisiyle adından söz ettiriyor
Sanat dünyasının yeni göz bebeği Luma Arles
İzlenimcilikle veya modern sanatla ilgilenenler Arles’ın, hatta Provence bölgesinin ışığına, pitoresk sokaklar veya pastoral manzaralarla bezeli resimlerden aşina olmalı. Güney Fransa’daki Arles, sadece ışığı ve doğasıyla değil Roma dönemi ve Orta Çağ’dan miras kalan dokusuyla da 19. yüzyıldan itibaren Van Gogh’tan Cézanne’a, Picasso’dan Gauguin’e sayısız ressam ve entelektüelin sığındığı veya imgeleminde yer verdiği bir kent.  Geçmiş cazibesine rağmen Arles’ın uzunca bir süredir sanat dünyasının odağında olmadığını söylemek yanlış olmaz. 1970 yılında yazar Michel Tournier ve fotoğrafçı Lucien Clergue’nin başlattığı Rencontres d’Arles Uluslararası Fotoğraf Festivali her yaz meraklıları bölgeye çekmeyi başarsa da Arles, pek çok başka yerin, özellikle de Avrupa kültür başkenti seçilen, Manifesta bienalini ağırlayan ve büyük yatırımlarla MuCEM gibi uluslararası nitelikli müzelere kavuşan komşusu Marsilya’nın gölgesinde kalmıştı. Oysa tam da Brexit sonrası sanat piyasasının Fransa’ya kayma potansiyeli ve Paris başta olmak üzere Fransa’daki yeni sanat girişimleri gündemdeyken bu yazın dikkat çekici açılış haberi LUMA Arles’dan geldi.  Guggenheim Bilboa müzesiyle tek bir yapının nasıl bir kenti cazibe merkezine dönüştürebileceğine dair hakkında tezler yazılan mimar Frank Gehry imzasıyla yeni açılan ikonik “Kule”si, hem Van Gogh’un Yıldızlı Gece resminden hem Arles’ın tarihi amfi tiyatrosundan esinlenen LUMA Arles; öncelikle mekanlarıyla konuşuluyor. Oysa yepyeni bir girişim değil LUMA Arles. İsviçreli sanat hamisi ve koleksiyoncu Maja Hoffmann’ın LUMA Vakfı, Rencontres d’Arles’ın gelişimine katkıda bulunurken diğer yandan festivalin de kullandığı SNCF, yani devlet demiryollarına ait atıl atölyelerin ve endüstriyel alanın rekreasyonuna nerdeyse yirmi yıldır yatırım yapıyordu. LUMA Arles’ın ana bileşeni olarak halka açık bir parka dönüştürülen “Parc des Ateliers”, 2007 yılından beri Hoffmann öncülüğünde Hans Ulrich Obrist, Philippe Parreno ve Liam Gillick gibi küratör, sanatçı, tasarımcı ve düşünürlerin aralarında olduğu çekirdek bir kadro tarafından kolektif fikirlerin denendiği bir tür laboratuvar ve atölye gibi kullanılıyordu. 
Frank Gehry imzalı, ikonik “Kule”nin içinden...
Frank Gehry imzalı, ikonik “Kule”nin içinden...

Ekoloji vurgusu

Bugün “21. yüzyılın kültür merkezi” olarak sunulan LUMA Arles’da devam eden güncel sanat üretiminin yanı sıra tasarım, kent ve ekoloji araştırmalarının yer aldığı bu öncü programların, içinden geçmekte olduğumuz iklim felaketi ve küresel kriz göz önüne alındığında ayrıca anlam kazandığını vurgulamak gerekiyor. Nitekim, LUMA Arles açılışı itibarıyla tasarlanmış bahçe, park ve binaları, sanat koleksiyonu ve süreli sergileriyle olduğu kadar doğa ve ekoloji vurgusu yüksek eleştirel ve yenilikçi programlarıyla anılacağa benziyor. LUMA Arles’ın açılış sergilerinin tamamı doğayla mevcut ve gelecek ilişkimizi farklı biçimlerde sorgular nitelikte. Örnek vermek gerekirse; izleyiciyi çepeçevre sarıp mekanla bütünleşen büyük ölçekli işleriyle tanınan  Pierre Huyghe, ziyaretçilerin mikroorganizmalar ve yapay zeka arasındaki spekülatif iletişim zincirine eklendiği bir evren yaratırken Prelude, Arles’da misafir sanatçı programına katılan sanatçıların yeni üretimleriyle ekolojik anlatıların ve doğa tahribatının sosyopolitik ve kültürel gerçekliğimizi nasıl şekillendirdiğini sorguluyor. Maja Hoffmann’a göre LUMA Arles çığır açan bir kurum. Mevcut gerçekliği ve anlatıları sanatsal fikir ve kavramlarla ele alarak ve geleceğe dair merak duygusuyla bunu yapıyor, tam da ihtiyacımız olan bir zamanda.