02 Mayıs 2024, Perşembe Gazete Oksijen
Haber Giriş: 05.11.2023 14:34 | Son Güncelleme: 05.11.2023 15:34

The Guardian’ın analizi: Yüzüklerin Efendisi İtalya'nın kültür savaşlarında nasıl bir araç haline geldi?

İtalya'nın kültür kurumlarını kontrol altına almaya çalışan aşırı sağcı hükümet ve Başbakan Meloni, aynı zamanda Tolkien’in destanını siyasi mesaj göndermek için kullanıyor. The Guardian’ın köşe yazısında Jamie Mackay, bunun basit bir stratejiden çok daha fazlası olduğunu söylüyor
The Guardian’ın analizi: Yüzüklerin Efendisi İtalya'nın kültür savaşlarında nasıl bir araç haline geldi?

İtalya’da milliyetçi-muhafazakâr partinin lideri ve Başbakan Giorgia Meloni, aşırı sağ ile önemli kültür kurumlarını devralırken J.R.R. Tolkien'in hikayesini kutladı. Uzun süredir Tolkien hayranı olarak, Giorgia Meloni'nin Yüzüklerin Efendisi'ne olan tuhaf takıntısından bir süredir rahatsız olduğumu hissettim. Yıllar geçtikçe, İtalya'nın aşırı muhafazakar başbakanı röportajlardan alıntılar yaptı, romanı okurken çekilmiş fotoğraflarını paylaştı ve hatta bir kampanyanın parçası olarak büyücü Gandalf'ın heykeliyle poz verdi.

İtalya başbakanı neredeyse, Yüzüklerin Efendisi orada

Otobiyografi kitabında, bir noktada kutsal bir metin olarak bahsettiği en sevdiği kitap Yüzüklerin Efendisi’ne birkaç sayfa ayırıyor. Bu hafta İtalya Kültür Bakanlığı’nın Roma Ulusal Çağdaş Sanat Galerisi’nde (Rome’s National Gallery of Modern and Contemporary Art) bir Tolkien sergisi düzenlemek için 250 bin euro harcadığı ve İtalya Başbakanı Meloni'nin açılışa katılacağı haberini okuduğumda şunu merak etmeden duramadım: Neden? Bu hükümet dünyanın en sevilen fantastik kitaplarından birine bu kadar agresif bir şekilde tutunarak neyi başarmaya çalışıyor?

İtalyan arkadaşlarım bu telaşı anlamıyor. Bunun gündelik politika olduğunu söylüyorlar; Meloni'nin imajını yumuşatmaya yönelik basit bir pazarlama stratejisi olduğunu düşünüyorlar. Belki dedikleri gibi. Ancak bu hikayenin daha derin ve açıkçası daha tuhaf bir yanı var. Yüzüklerin Efendisi 1970'lerde ilk kez İtalyan raflarına çıktığında, akademisyen Elémire Zolla kitabı, yabancı işgalcilerin etnik grupların saflığını bozmasına karşı kendilerini savunan bu grupları sembolik olarak yorumladığı kısa bir giriş yazdı.

Aşırı sağcı italyanlar Tolkien’in dünyasından ilham alıyor

Movimento Sociale Italiano'nun (MSI) faşist sempatizanları bu provokasyonun üzerine hemen atladılar. Akademisyen Zolla'nın sözlerinden esinlenerek Tolkien'in dünyasında kendi ideolojilerini sosyal olarak kabul edilebilir terimlerle, geçmişin tabularından arınmış olarak keşfedebilecekleri bir alan gördüler. Zamanında MSI gençlik kanadı üyesi şu anki İtalya başbakanı Meloni, politik bilincini bu ortamda geliştirdi. Gençliğinde, MSI tarafından düzenlenen ve katılımcıların kostümler giydiği, halk türkülerine eşlik ettiği ve Tolkien mitolojilerinin post-faşist sağ çevrelerde kabul bulmasını nasıl sağlayacaklarını tartıştığı bir yaz tatili olan Hobbit Kampına bile katıldı.

Açıkçası burada bir uç hareketten bahsediyoruz. Ancak, biraz hayal gücüyle, Araf’tan esinlenen hikayelerin çağdaş sağ popülizmin mantığına oldukça düzgün bir şekilde uyduğunu kabul etmeye değer. Yüzüklerin Efendisi, kökleri Katolik metafiziğine dayanan ve bir taraf kazanırken diğer tarafın kaybettiği bir oyunun mantığını takip ediyor. Yüzüklerin Efendisi, kötü orklarla savaşan ve iyileri temsil eden hobbitler ve elflerden oluşuyor. Çoğumuz muhtemelen iyi karakterleri apolitik terimlerle okusak da, bu tanımı milliyetçi amaçlara dönüştürmek fazla çaba gerektirmiyor.

Kültürel simgeler yoluyla siyasi mesaj 

Başkabakan Meloni, otobiyografi kitabında tam da bunu yapıyor. Bir an bize en sevdiği karakterin barışsever sıradan insan Samwise Gamgee olduğunu, aslında sadece bir hobbit olduğunu söylüyor. Birkaç sayfa sonra dolaylı olarak İtalya'yı kayıp Númenor krallığına benzetiyor ve iki kulede Faramir karakterinin meydan okumasını aktarıyor. Sonuçta, Tolkien'in eserini didaktik bir küreselleşme karşıtı masal, geleneksel değerler adına modern dünyaya karşı topyekun bir savaşı savunan aşırı muhafazakar bir destan olarak görüyor gibi görünüyor.

İtalyan hükümeti, kültür kurumlarına aşırı sağcıları atıyor

Meloni'nin fantastik hikayelere, sembollere ve büyük anlatılara olan ilgisi onu önceki liderlerden ayırıyor. İtalya'daki tüm hükümetler, sol ve sağ, siyasi mesajlarını desteklemek için kültürü kullanıyor. Buna rağmen mevcut yönetim, kamuoyunun hayal gücü üzerinde kontrol iddiası konusunda alışılmışın dışında bir tavır takınıyor. Meloni'nin iktidara geldiğinde yaptığı ilk şeylerden biri, Vladimir Putin'i savunduğu bilinen gazeteci ve kamu hizmeti yayıncısı Rai’nin genel müdürü Giampaolo Rossi'yi atamak oldu. Bununla birlikte, muhafazakâr bir eleştirmen ve açık sözlü bir Avrupa şüphecisi olan Alessandro Giuli'yi Roma'nın en önemli çağdaş sanat müzesi Maxxi'nin başkanlığına atadı. Ayrıca geçen hafta hükümet, post-faşist gençlik örgütü Fronte della Gioventù'nin eski merkez komite üyesi Pietrangelo Buttafuoco'yu Venedik Bienali'nin bir sonraki başkanı olarak aday gösterdi.

Yüzeysel taktiklerden çok daha fazlası

Kültür savaşlarını yüzeysel kampanya taktikleri olarak göz ardı etmek birçok kişinin işine geliyor. Lakin Meloni'nin davranışları bize olayın ciddi bir tarafının da olduğunu hatırlatıyor. Yaz boyunca, İtalyan hükümeti, Viktor Orbán'ın taktik kitabından çıkan bir hareketle, İtalya'nın en önemli film okullarından biri olan Rome’s Experimental Cinematography Centre (Roma Deneysel Sinematografi Merkezi) yönetimine atama yapabilmek için kendisine doğrudan yetki vererek çarpıcı bir adım attı. Milletvekili Igor Iezzi, bu kararı kurumu modernleştirme ihtiyacı temelinde gerekçelendirerek, solun kültürden pençelerini çıkarmak için çaba gösterilmesi gerektiğini ekledi. İlginç bir şekilde, hükümetin Giovanni Gentile ve Julius Evola gibi faşist yazarların kitaplarını yeni nesil okuyucular için yeniden basan aşırı sağcı yayıncıların sayısı giderek artmasından bu tür bir çekincesi yok gibi görünüyor. Bu arada, bu yayıncıların çoğu, yeni okuyucuların ilgisini çekmek için Yüzüklerin Efendisi'ni kullanıyor.

Bütün bunların nereye doğru gittiği sorusu belirsizliğini koruyor. Meloni'nin kültürel projesi henüz başlangıç ​​aşamasında ve henüz tutarlı bir devlet politikasına dair bir işaret yok. Yine de ilk işaretler endişe verici. Geçen yıl birçok kişi Meloni'nin ılımlı olduğu fikrini benimsedi. Onun gülümsemesine, utangaç vücut diline, yeni yumuşatılmış diline ısındılar. Ancak yüzeyin derininde rahatsız edici bir kültürel gündem yatıyor.