Hamas tarafından serbest bırakılan rehinelerin görüntüsü son derece hoş bir manzara. Neredeyse yedi hafta boyunca hayal edilebilecek en kötü şeylere katlanmış olmalılar. Ateşkes başka avantajları da beraberinde getirebilir: Uluslararası toplum insani yardım çabalarına öncülük edebilir ve beslenme, barınma ve hastanelerin yeniden çalışır hale getirilmesi için gereken yardımı sağlayabilir. İngiltere'de Andrew Mitchell liderliğindeki Dışişleri ve Milletler Topluluğu Ofisi, Gazze'ye havadan, denizden ve karadan yardım ulaştırmak için her yolu deniyor.
Ancak Orta Doğu'da kalıcı bir barışın sadece 240 rehinenin kurtarılmasıyla değil aynı zamanda Hamas'ın etkisiz hale getirilmesiyle mümkün olacağını unutmamak gerekiyor. Bu çabanın raydan çıkmasına izin verilmemeli.
Desteklerini kaybediyorlar
İsrail Savunma Kuvvetleri şu ana kadar teröristlerin kabiliyetlerini yok etmek için epey ilerleme kaydetti. Hamas, askeri başarısızlıklarının bir sonucu olarak siyasi olarak giderek yalnızlaşıyor; İranlılar desteğini açıkça geri çekti ve hatta Gazze'deki Filistinliler tarafından onlara karşı protestolar düzenleniyor. Görünen o ki Moskova'daki yaşayan Putin ve Katar'da lüks içinde yaşayan Hamas liderleri, ayak takımını savaşa devam etmeye teşvik ediyor. Hizbullah bile onların arkasında değil. Savaşta başarılı liderlik, uzaktan değil cephede elde edilir. Ancak Hamas'ın liderlerinin ülkeye güvenli bir şekilde girme şansı yok.
Dolayısıyla Hamas'ın hayatta kalabilmesinin tek yolu İsrail'in uluslararası baskı nedeniyle operasyonlarını durdurmak zorunda kalması. Bu hiç de mantıksız değil. Duraklama ne kadar uzun sürerse, İsrail'in savaşçıların olduğu bölgeleri yok etmeye devam etmek için destek alması da o kadar zorlaşabilir. Hamas rehineleri serbest bırakmaya devam ederse varılan anlaşma bu barışın bir süre daha devam etmesini sağlayacaktır; ancak belli bir noktadan sonra bu İsrail'in yararına olmayabilir. Hamas'ın bir can simidi var ve işler giderek daha da umutsuz bir hal aldıkça buna sıkı sıkıya sarılacaklar.