ABD Başkanı Donald Trump ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasındaki inişli çıkışlı ilişki, Amerikan-Rusya tarihindeki en yakın liderler arası bağlardan biri olarak uzun süre gündemde kaldı. Bir dönem karşılıklı iltifatlar ve saatlerce süren telefon görüşmeleriyle pekişen "bromance" (kardeşlik) havası, son aylarda Ukrayna savaşının gölgesinde önemli bir sınavdan geçiyor.
'Ona çok kızgınım'
Mart ayında Rusya'nın Ukrayna sivil halkına yönelik saldırıları sonrası Trump, Putin’den "çok kızgın" olduğunu açıklamıştı. Ancak Mayıs ayına gelindiğinde iki lider arasındaki iletişim düzelmiş görünüyordu. Trump, Putin’le gerçekleşen iki saatlik telefon görüşmesinin ardından Rus lideri “iyi bir beyefendi” olarak nitelendirmiş, Kremlin’den de “ikisi de konuşmayı sonlandırmak istemedi” açıklaması gelmişti.
Peş peşe ters hamleler
Fakat Moskova’nın Ukrayna’yı teslim olmaya zorlamak için bombalamaya devam etme kararlılığı Trump’ın beklentilerini zedeliyor gibi. Beyaz Saray’ın, Pentagon stoklarını değerlendirmesi sonrası Kiev’e yapılacak silah yardımlarını durdurduğunu açıklamasından günler sonra Trump, Ukrayna’ya yeni bir savunma silahları paketi gönderileceğini duyurdu. Kremlin, bu hamleyi "barışçıl çözüm girişimleriyle örtüşmeyen" bir adım olarak yorumladı.
Trump, son günlerde Putin’le olan ilişkisinde hayal kırıklığını gizlemiyor. ABD Başkanı, “Putin ile hiç ilerleme kaydedemedim” itirafında bulunurken, Rus liderin “sonuna kadar gitmek ve insanları öldürmeye devam etmek istediğini” söylüyor. Hatta Beyaz Saray’da düzenlenen kabine toplantısında, “Putin’den çok fazla yalan ve çarpıtma duyuyoruz” diyerek Moskova’ya yönelik ek yaptırımları düşündüğünü açıkladı.
'Küresel değişimin ayak sesleri'
Rusya’nın Washington ile ilişkilerini iyileştirme çabalarının arka planında ise Kremlin’in Ukrayna’da genişlettiği nüfuz alanını koruma ve genişletme hedefi yatıyor. Rusya Dış ve Savunma Politikaları Konseyi Başkanı Fyodor Lukyanov, Putin’in Trump ile iş birliğini Ukrayna meselesinden çok “küresel değişim sürecinde yer almak” olarak değerlendirdi.
Uzmanlar, Trump’ın Ukrayna konusunda yaşadığı bu farkındalığın ABD dış politikasında köklü değişikliklere yol açıp açmayacağından emin değil.
King’s College London’dan Rusya uzmanı Sam Greene, Trump’ın savaşın sona erdirilmesinin artık önceliği olmadığını ve daha çok İran ve Gazze gibi konulara yöneleceğini belirtiyor. Greene, “Trump’ın esas amacı Rusya ile ilişkileri normalleştirmekti. Barış olmazsa bile bu hedefinden vazgeçip vazgeçmeyeceği, Moskova’nın en çok istediği sonuç olacak” dedi.
Kremlin'de durum ne?
Moskova tarafında ise Trump’ın tutarsız açıklamaları tepkilere yol açıyor. Eski Rusya Devlet Başkanı ve Başbakanı Dmitry Medvedev, Trump’ı “sevdiği siyasi hız treniyle iniş çıkış yapıyor” diye eleştirirken, bir pro-savaş Rus askeri Telegram kanalı da Trump’ın “aklının yerinde olup olmadığını anlamanın zorlaştığını” belirtti.
Trump ve Putin’in ilişkisi 2016’dan bu yana dalgalı seyrediyor. Trump Beyaz Saray’a ilk geldiğinde Kremlin, zaferini kutlamış ve Moskova’da özel partiler düzenlenmişti. Ancak kısa sürede ABD, Rusya’ya yeni yaptırımlar uygulamış, Trump da Ukrayna’ya tank karşıtı füzeler gönderen ilk ABD Başkanı olmuştu.
Ukrayna'nın pozisyonu
Ukrayna da Trump’ın kalbini ve zihnini kazanmak için çaba harcıyor. Ukrayna lideri Zelenskiy, Washington ile imzalanan maden hakları anlaşması ve Trump’ın liderliğine övgülerle ilişkileri düzeltmeye çalışıyor.
Ayrıca Zelenskiy, ABD’deki diplomatik kadroyu değiştireceğini bildirerek, geçen yıl Demokrat politikacılarla görüşen Ukrayna büyükelçisi Oksana Markarova’nın görevden alınmasını sağlamaya çalışıyor.
Savaş sahasında ise Rus birlikleri özellikle doğu cephesinde yavaş ama istikrarlı ilerleme kaydediyor. Moskova, geçtiğimiz ay Ukrayna’nın başkenti Kiev’e yönelik saldırılarını artırırken, Dnipropetrovsk bölgesinde uzun süredir devam eden çatışmaların ardından ilk kez bir köyü ele geçirdiğini duyurdu. Ukrayna ise Rusya’nın bölgede henüz sağlam bir yer edinmediğini savunuyor.
Kaynak: Gazete Oksijen