Türkiye ile Suriye arasındaki normalleşme süreci düşük tempoda devam ederken, geçen hafta Ankara’dan olumlu açıklamalar ve Şam’dan genel af haberi geldi. Türk kamuoyunda Suriye kriziyle ilgili en önemli başlık açık ara farkla sığınmacılar. Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın çıkardığı affın 22 Eylül 2024 tarihinden önce işlenen asker kaçaklığı suçlarını, cünhaları (kabahatten ağır ve cinayetten hafif olan suç) ve bazı ihlalleri kapsadığı belirtildi. Türkiye’nin son Şam Büyükelçisi Ömer Önhon, Gazete Oksijen’e yaptığı değerlendirmede Esad’ın daha önce de birçok kez af çıkardığına dikkati çekerek, önemli olanın bu sefer gerçekten uygulanıp uygulanmayacağı olduğunu ifade etti.
Asker kaçağı kavramı muğlak
Bahsi geçen afların genelde hayata tam anlamıyla geçirilmediğini ve çeşitli tutuklama haberlerinin basına yansıdığını belirten Önhon, geçmişte yaşanan örnekler nedeniyle Suriyelilerin genelde ülkelerine dönme konusunda isteksiz olduğunu belirtti.
Önhon, genel affın yayımlandığı kanun hükmündeki kararnamedeki asker kaçağı kavramının da muğlak olduğunu belirtti. Örneğin Suriye ordusunda silah altına girmeyip, ülkedeki çeşitli silahlı gruplara katılanların da af kapsamında olup olmadığı bilinmiyor. Bununla birlikte Türkiye’de çok sayıda askere gitmemek için Suriye’den ayrılmış sığınmacı bulunuyor.
Önhon’a göre affın uygulandığı senaryoda bile yurt dışındaki Suriyelilerin yaygın olarak dönmesi olası değil. “Zaten sorunun kökeni Suriye” diyen emekli büyükelçi, ülkenin büyük bölümünde yaşam şartlarının hala çok kötü olduğuna dikkati çekti:
Ülkenin önemli bölümünde hala elektrik ve su yok. Sığınmacıların dönmesi için oradaki hayatın tehlike teşkil etmemesi gerekir. Silahlı muhalifler ve YPG hala bir faktör. Bu gibi riskler tabii ki Suriyelileri dönmeye teşvik etmiyor.
Dönenler iş bulmakta zorlanıyor
Yani Önhon’a göre Suriye’ye dönüşlerin kitleleşmesi için öncelikli olarak Suriye’deki sorunlara çözüm bulunması gerekiyor. Yurtdışındaki milyonlarca Suriyeli için başka bir ülkede yaşamak, ırkçılıktan yoksulluğa karşı karşıya kaldıkları birçok soruna rağmen hala memleketlerinde yaşamaktan daha iyi bir seçenek. Birleşmiş Milletler’in duruşu da bu tezi destekliyor. BM, hala Suriye’ye toplu dönüşleri desteklemiyor ve ülkesine dönme kararı alanlara kişisel destek sağlıyor. BBC’nin araştırmalarına göre ülkesine dönen birçok Suriyeli af kararlarına rağmen işkence gibi birçok insan hakkı ihlaline maruz kalabiliyor, hatta öldürülebiliyor. Suriye’deki ekonomik durum da 13 yıldır savaşta olan bir ülkeden bekleyeceğiniz düzeyde. Dönen az sayıda Suriyeli de iş bulmakta zorlanıyor, ailesini yerleştirecek dört duvar bulamıyor.
Suriye’de bu hafta Dışişleri ve Gurbetçiler Bakanlığı’na Bassam el-Sabbağ getirildi. Sabbağ, merkezde yaptığı görevlerin yanı sıra New York’taki BM Genel Merkezi’nde Suriye Misyonu Başkanı olarak görev yaptı. Bakanı bizzat tanıyan Önhon, “Sabbağ ılımlı, Türkiye’ye de olumlu gözle bakan, iyi bir diplomat. Fakat mevcut şartlarda atılacak adımlar onun elinde değil. Esad ne yap derse onu yapacaktır” değerlendirmesinde bulundu.
Peki af kararı Türkiye için ne anlama geliyor? Bunun cevabı da genel af kararının uygulanıp uygulanmayacağında saklı. “Çıkarılan af direkt olarak Türkiye ile görüşmelerin sonucu mu söylemek zor, ama normalleşme süreci kapsamında olumlu bir adım sayılabilir” diyen Önhon, “Doğru dürüst şekilde uygulanırsa geri dönüşler teşvik edilmiş olacak, bekleyip göreceğiz” diye konuştu.
Ankara için sığınmacı krizi, Suriye’yle bağlantılı sorunların en büyüklerinden. Önhon Türkiye’nin bu sorunları çözmenin yolunun Şam’la masaya oturmaktan geçtiğini kabullendiğini söylerken, 2017’den bu yana Esad ile arayı düzeltmek için girişimler yapıldığını belirtti. Ancak devam eden normalleşme sürecini Esad yavaşlatmaya devam ediyor, İran ve Rusya’nın girişimleri görüşmeleri ayakta tutmakta rol oynuyor. Önhon, “Esad kendisine yapılanları unutmuyor, dolayısıyla ayak sürüyor Türkiye karşısında. Ancak onunla konuşmak şart. Arayı düzeltmek kolay değil, ancak sorunların çözümü için altyapı oluşturuluyor” diye konuştu.