Çin ordusunun son haftalarda gerçekleştirdiği geniş kapsamlı askeri tatbikatlar, Pekin’in Tayvan’ı tam kapsamlı bir işgal yerine ablukayla “boğma” stratejisine yöneldiğini gösterdi. Bu yöntem, Çin’in güç kullanmadan adayı kontrol altına alma hedefi doğrultusunda daha düşük riskli bir seçenek olarak değerlendiriliyor.
Wall Street Journal'in haberine göre, Tayvan için en kritik kırılma noktası ise enerji. Adanın elektriğinin neredeyse yarısı sıvılaştırılmış doğalgazdan (LNG) üretiliyor ve bunun tamamına yakını ithal ediliyor. Enerjinin yüzde 97’sinin deniz yoluyla geldiği Tayvan, bir ablukada sadece birkaç gün içinde doğalgaz stoklarını tüketecek durumda.
ABD ve Tayvan, enerji bağımsızlığı için alarmda
Tayvan yönetimi, enerji depolama kapasitesini artırma ve enerji karışımını yeniden düzenleme çabasına girdi. Hükümet, kısa süre önce kapattığı son nükleer reaktörün ardından nükleer enerjiyi yeniden gündemine aldı. Ancak enerji bağımsızlığına ulaşmak uzun vadeli bir hedef.
Washington’daki değerlendirmelere göre, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ordusunun 2027 yılına kadar Tayvan’ı zorla ele geçirmeye hazır olmasını istiyor. Bu nedenle ABD Kongresi’nde, adanın enerji güvenliğini güçlendirmeyi amaçlayan yeni bir yasa tasarısı gündeme geldi.
Senatörlerden “enerji koruma yasası”
Eylül ayında Cumhuriyetçi Senatör Pete Ricketts ile Demokrat Senatör Chris Coons, Tayvan’a güvenli Amerikan LNG tedarikini garanti altına alacak bir yasa tasarısı sundu. Tasarı, ABD sigorta kurumlarının, Çin tehdidi altındaki deniz taşımacılığını sürdürmek için devreye girmesini de öngörüyor.
Ricketts, Washington merkezli Savunma Demokrasi Vakfı (FDD) ile Taipei’deki Demokrasi, Toplum ve Yeni Teknolojiler Araştırma Enstitüsü (DSET) tarafından yürütülen bir savaş simülasyonuna katıldıktan sonra adım attıklarını söyledi. Simülasyonda, Tayvan’ın bir ablukada 11 gün içinde doğalgazsız kalacağı sonucu çıktı.
Kuşatma senaryosunda ABD’nin kararsızlığı
Washington merkezli Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi (CSIS) tarafından yapılan başka bir simülasyon, Tayvan’ın kısa süreli bir kuşatmaya direnebileceğini ancak uzun vadede ABD müdahalesine ihtiyaç duyacağını gösterdi.
Uzmanlara göre, Çin’in doğrudan işgal yerine “sağlık kontrolü” ya da “gümrük denetimi” bahanesiyle gemi trafiğini yavaşlatması, Washington’un tepki vermesini zorlaştırabilir. Pekin bu adımı “abluka” değil, “karantina” olarak tanımlayarak savaş ilanı görüntüsünden kaçınabilir.
FDD’nin Çin uzmanı Craig Singleton, “Bu, savaş eşiğinin altındaki ama Tayvan’ı diz çöktürebilecek bir baskı yöntemi,” dedi.
Tayvan’ın enerjisi iki haftada tükenebilir
Uzmanlara göre, Tayvan’ın LNG stokları iki haftadan kısa sürede, kömür rezervleri ise yedi gün içinde tükenecek. CSIS danışmanı Mark F. Cancian, “Gerçek zayıf nokta enerji; özellikle de doğalgaz,” değerlendirmesini yaptı.
Elektrik kısıtlamalarıyla süre uzatılabilir ancak bu durum, özellikle yarı iletken üretimi dahil sanayiyi vuracak ve küresel tedarik zincirini sarsacak. Singleton’a göre, “Düşük yoğunluklu bir karantina bile Tayvan’ın kırılganlığını hızla ortaya çıkarabilir.”
Tayvan’ın elektrik üretimi halihazırda kritik seviyelerde. Geçtiğimiz günlerde üretim kapasitesi, talebin yalnızca yüzde 4 üzerinde seyretti. Tayvan Power Şirketi, bunun nedenini LNG santralindeki bir kaza ve kömür santrallerindeki bakım sorunları olarak açıkladı.
Olası abluka, yalnızca enerji değil, gıda tedarikini de sekteye uğratacak. CSIS’e göre Tayvan dokuz ay boyunca kendi kendine yetebilir ancak ithalatın azalmasıyla gıda çeşitliliği ciddi biçimde düşecek. Sanayi üretimi ise ithalat ve enerji azlığı nedeniyle çökme riskiyle karşı karşıya.
Nükleer enerjiye dönüş tartışması
1980’lerin ortasında nükleer enerji, Tayvan’ın elektrik üretiminin yüzde 52’sini oluşturuyordu. Ancak güvenlik endişeleriyle başlayan halk hareketi, tüm reaktörlerin kapatılmasına yol açtı. Son nükleer santral Mayıs ayında kapatıldı.
Ağustos’ta yapılan referandumda santralin yeniden açılması teklifi çoğunluk sağlasa da katılım yetersizliği nedeniyle geçersiz sayıldı. Cumhurbaşkanı Lai Ching-te, oylamanın ardından nükleer güvenlik komisyonunun enerji üretimini yeniden değerlendireceğini açıkladı.
Enerji İdaresi Başkan Yardımcısı Wu Chih-wei, “Yenilenebilir kaynakları mümkün olan en yüksek seviyeye çıkarmak istiyoruz. Çünkü bu, Tayvan’ın güvenliği için en iyi seçenek,” dedi.
Mevcut durumda yenilenebilir enerji ülkenin toplam üretimin sadece yüzde 12’sini karşılıyor. Hedef, 2050’ye kadar bu oranı yüzde 70’e çıkarmak.
ABD LNG’si Tayvan için stratejik kurtuluş olabilir
Tayvan, LNG ihtiyacının yüzde 30’unu Katar’dan karşılıyor. Ancak Çin’in de Katar’ın en büyük müşterilerinden biri olması, Pekin’e potansiyel bir baskı aracı kazandırıyor. Bu nedenle Tayvan, ABD’den doğalgaz ithalatını yüzde 10 seviyesinden yukarı çekmek istiyor.
CPC adlı Tayvanlı enerji şirketi, bu yıl Alaska’dan milyonlarca ton LNG alımı için niyet mektubu imzaladı. Proje, doğrudan gaz ihracatını mümkün kılacak boru hattı ve sıvılaştırma yatırımlarını da içeriyor.
Atlantik Konseyi uzmanlarına göre, Tayvan’ın enerji güvenliğini ABD’ye bağlamak Çin’in saldırganlığını caydırabilir. Aynı rapor, Japonya ve Güney Kore’nin de ABD gazına daha fazla yönelmesinin bölgesel güvenliği güçlendireceğini belirtiyor. Japonya’nın geniş LNG depolama kapasitesi, olası bir Tayvan ablukasında kritik bir yedekleme kaynağı olarak öne çıkıyor.
ABD donanması için yeni sınav
Ablukalar tarih boyunca savaşların belirleyici unsurlarından biri oldu. ABD Donanması, Tayvan ölçeğinde bir deniz kuşatmasını kıracak operasyonu onlarca yıldır yürütmedi.
Senatör Ricketts, sundukları yasa tasarısının hedefini şöyle özetledi:
“Her yeni hamle, Çin liderinin planlarını yeniden düşünmesini sağlar. Tayvan’ı savunmanın en iyi yolu, Pekin’in kazanamayacağına inanmasını sağlamaktır.”
Kaynak: Gazete Oksijen



