Nazi subayı Rudolf Höss ve ailesinin yaşadığı villa Auschwitz toplama kampının hemen yanındaydı. Villanın bahçe duvarı, aynı zamanda toplama kampının duvarıydı.
Noel zamanında aile, salona bir ağaç kurar ve onu süslerdi. Bahçede bir gölet, kum havuzu, kaydırak, masalar ve içi egzotik bitkilerle dolu bir sera vardı. Geceleri Höss çocuklarını yatırdıktan sonra çocuklarına “Schlaf schön meine Kinder” (İyi uyuyun çocuklarım) derdi.
Tüm bunlar Holokost’un kan donduran suçlarının birkaç metre ötesinde yaşanıyordu. 2. Dünya Savaşı’nda Auschwitz’de çoğu Yahudi 1 milyon kişi öldürüldü.
1940’da kampı Heinrich Himmler’in emirleriyle Höss kurdu. 2 yıl sonra Auschwitz’i tek bir noktada en çok insanın öldürüldüğü yer haline getirecek toplu cinayet sistemini kendisi kurdu.
Villa pazartesi günü ilk kez kampın özgürleştirilmesinin 80. yıl dönümü için halka açıldı.
Anti-extremism center opens in former house of Auschwitz commandant Rudolf Höss https://t.co/mUVmhOyPQn
— The Independent (@Independent) January 27, 2025
Kampın komutanı olan Höss, 4 yıl boyunca villada eşi Hedwig ve 4 çocuğuyla beraber yaşadı. Erkek çocuklar Klaus ve Hans Jürgen ikinci katta bir oda paylaşıyordu. İki büyük kız kardeş Heidetraud ve Brigitte yaşıyordu. En küçük kardeş Annegret ise aynı kattaki ebeveyn odasında küçük bir sepette yatıyordu.
Villanın ikinci katının penceresinden Höss’ün Zyklon B gazıyla deneyler yaptığı krematoryum görülüyordu. Kamptaki esirler evde ve bahçede de çalıştırıldı. Hedwig daha sonra eşine villa bir “cennet gibiydi” diyecekti.
Aynı villa yıllar sonra Oscar ödüllü film The Zone of Interest’e konu oldu. Film, ölüm kampının yanındaki Nazi ailesinin hayatını konu alıyordu.
Ölümünden kısa süre önce The Observer’a verdiği söyleşide Höss’ün kızı Brigette villada yaşamaktan keyif aldığını söyleyerek "Birlikte eğlenirdik" dedi. Bahçede kaplumbağaları Jumbo ve Dilla ile oynarmış. Babaları onları villanın arkasındaki Sola Nehri’nde gezdirirmiş. Müzik açarmış, günlerinin nasıl geçtiğini sorarmış.
Muhabir Thomas Harding’e göre Brigette söyleşi boyunca kampın adını kullanmadı ve yaşanan vahşete değinmedi, “O zaman olanlar hakkında bir fikrimiz yoktu. Ne olduğunu sonradan öğrendik” dedi.
Höss 1946 yılında İngiliz kuvvetleri tarafından tutuklandı. İngiltere, kendisini ABD’ye teslim etti. Höss, Nüremberg Mahkemesi’ne tanık olarak çıkarıldı. Höss’ün ifadeleri Holokost’un nasıl sistematik şekilde yapıldığını gözler önüne serdi ve davanın gidişatını değiştirdi.
Komutan daha sonra yargılanmak üzere Polonya’ya götürüldü ve suçlu bulundu. 1947’nin Nisan ayında Auschwitz’de, yaşadığı villadan birkaç metre uzakta asıldı.
Savaştan sonra 88 Legionow Sokağı’ndaki villayı Polonyalı bir aile satın aldı. Savaştan günümüze kadar kapılarını çalan ziyaretçileri geri çevirdiler. Her yıl Auschwitz’i ziyaret eden insanlar, uzun bir duvarın arkasına saklanmış villayı görebiliyordu.
2024’te ABD merkezli kâr amacı gütmeyen Aşırıcılıkla Mücadele Projesi, Polonyalı aileyi mülkü satmaya ikna etti. Kuruma George W. Bush başkanlığında ABD’nin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilciliği’ni yapan Mark Wallace liderlik ediyor. Amaçları “radikal ideolojilerin sebep olduğu artan tehditle mücadele etmek”.
Auschwitz-Birkenau Devlet Müzesi, Polonya Dışişleri Bakanlığı ve UNESCO’nun desteğiyle evde Auschwitz Nefret, Aşırılık ve Radikalizasyon merkezini kuruyorlar.
Yıllardır proje üzerinde çalışan Wallace The Observer’a yaptığı açıklamalarda, “Kolay olmadı. Zor bir süreçti. Ancak bu yer inanılmaz. Evdeyken, o sessiz anlarda gerçekten hissediyorsunuz. Tüyleriniz ürperiyor” dedi.
Villayı halka açma planından herkes memnun değil. Bunlardan biri de tarihçi Simon Schama. Villanın açılışıyla ilgili haberi alıntılayarak sosyal medyada “Bu kesinlikle dehşet verici bir fikir. Her şey film ve failin 'normal' bir hayat sürmesiyle ilgili olacak ve Yahudi kurbanların çektiği çileler hakkında kimseye bir şey öğretmeyecek. Sadece bir fail çekiciliği. İğrenç" diye yazdı.
Wallace ise bunun tam tersini yapacağını söylüyor: Bugünün radikal ideolojileriyle mücadele ederek Auschwitz kurbanlarını onurlandırmak. Emekli büyükelçi, “Planımız tarihin en büyük toplu cinayetinin normal villasını Yahudi düşmanlığı ve radikalizmle mücadelenin sembolü haline getirmek” diye konuştu.