06 Ocak 2025, Pazartesi Gazete Oksijen
Haber Giriş: 04.01.2025 10:14 | Son Güncelleme: 04.01.2025 11:13

Üniversite mezunu arttı ama iş bulamıyorlar!

Türkiye, üniversite mezunu sayısını 2016’dan beri yüzde 12’den fazla arttırmış olsa da her 4 üniversite mezunundan biri işsiz. İstihdamda da, NEET oranında da kadınlar aleyhine çok derin fark var
Üniversite mezunu arttı ama iş bulamıyorlar!

Eğitime OECD ortalamasının yarısından daha az kaynak ayrılıyor, temel eğitimde ise özel finansman oranı en yüksek ülke


Türkiye’de yükseköğretim mezunu genç yetişkinlerin oranında Türkiye’de artış var. 25-34 yaş aralığı için bu oran 2016’da yüzde 30.5’ken 2023 yılında yüzde 42.7’ye yükselmiş durumda. 12.2 puanlık artış sayesinde OECD ortalaması (yüzde 47.4) ile aradaki makas da kapanmak üzere. Bu veriler, Türk Eğitim Derneği’nin düşünce kuruluşu olan TEDMEM’in Bir Bakışta Eğitim 2024 başlıklı raporundan geliyor. Rapor Türkiye’de eğitimi her yönüyle değerlendirerek uluslararası alanda ne durumda olduğunu ortaya koyuyor. Ancak üniversite mezunu oranının artması yeterli gelmiyor, çünkü yükseköğretimi yaygınlaştırmak en başta istihdam sorununa çare olmuyor. 

Eğitim düzeyine göre istihdam oranları (25-64 yaş)

Eğitim Düzeyi Türkiye OECD Ortalaması
Ortaöğretim mezunu dahi olmayan %51.6 %60.3
Ortaöğretim mezunu %62.4 %77.2
Ön lisans %65.6 %81.9
Lisans %76.4 %86
Yüksek lisans %84.8 %89.8
Doktora %90.8 %93.4
Tüm eğitim düzeyleri %60 %78.5


OECD ülkeleri genelinde diploma derecesi arttıkça istihdam imkanı da artıyor. Türkiye’de de bu geçerli, fakat yine de ülkedeki 25-64 yaş aralığındaki ortaöğretim mezunlarının ancak yüzde 62, yükseköğretim mezunlarının ise yüzde 74’üne istihdam sağlanabiliyor. Yükseköğretim derecesi sahibi olanların oranı artıyor olsa bile, OECD ülkeleri arasında bu iki eğitim kademesi için en düşük istihdam oranına sahip ülke Türkiye. Her 4 üniversite mezunundan biri çalışmıyor. OECD ülkelerinde ise her 10 üniversite mezunundan neredeyse hemen hemen biri istihdamın dışında. Ortalamaya bakıldığında OECD ülkelerinde ortaöğretim mezunlarının yüzde 77.2’si, yükseköğretim mezunlarının ise yüzde 86.9’u istihdamda yer alıyor. Tüm eğitim düzeyleri baz alındığında Türkiye ile OECD ortalaması arasında istihdam oranı bakımından yüzde 18.5’lik bir makas var.


Eğitim düzeyi ve cinsiyete göre istihdam oranları (25-34 yaş)

Grup Türkiye Ortalaması OECD Ortalaması
Ortaöğretim mezunu dahi olmayan kadınlar %24.5 %46.5
Ortaöğretim mezunu dahi olmayan erkekler %82.3 %71.8
Ortaöğretim mezunu kadınlar %36.8 %70.1
Ortaöğretim mezunu erkekler %84.9 %85
Yükseköğretim mezunu kadınlar %61.8 %84
Yükseköğretim mezunu erkekler %86.6 %90


İstihdam sorununun altında yatan bir başka neden, belki de bu nedenlerden en önemlisi ise cinsiyet eşitsizliği… OECD ülkelerinde de cinsiyet eşitsizliği problemi var ama Türkiye’deki uçurum çok daha büyük. Üniversite mezunu kadınlarda dahi Türkiye ile OECD ortalaması arasında istihdam edilmede yüzde 22.2’lik bir fark bulunuyor. OECD ortalamasında 25-34 yaş arasında bulunanlardan lise mezunu erkeklerin istihdam edilme oranı, kadınlara göre yüzde 14.9 daha fazla. Üniversite mezunlarında fark daha da azalıyor ve yüzde 6’ya geriliyor. Türkiye’de ise erkeklerin kadınlara nazaran lise mezunları arasında yüzde 48, üniversite mezunları arasında ise yüzde 25’lik bir istihdam avantajı söz konusu.


Gençlerin eğitim ve istihdam durumu (18-24 yaş)

Durum Türkiye Ortalaması OECD Ortalaması
Eğitimde %35.4 %54.4
İstihdamda %33.5 %32.2
Ne eğitimde ne istihdamda %31.1 %13.7
İşsiz %9.4 %5.1
Çalışmayan ve iş aramayan %21.6 %8.6


25-64 yaş arası kitlede yükseköğretim mezunu olan her 4 kişiden biri istihdamın dışındayken Türkiye’nin muzdarip olduğu bu istihdam problemi 18-24 yaş aralığında daha da perçinleniyor. Çalışmayan ve eğitim de görmeyen bu yaş grubundaki gençler “ne eğitimde ne istihdamda” (NEET) olarak nitelendiriliyor. 2023 yılında Türkiye’deki NEET sayısında bir önceki yıla kıyasla yüzde 2.4’lük bir azalma gerçekleşti ancak yüzde 31.1 ile Türkiye, hala OECD’de NEET oranının en yüksek olduğu ülke. OECD ortalamasında NEET oranı yüzde 13.7. Bu oranın en az olduğu ülkeler ise İzlanda (yüzde 4.7) ve Hollanda (yüzde 4.9). NEET’ler konusunda kritik bir başka nokta, yine cinsiyetler arası eşitsizlikle alakalı. NEET oranının OECD ortalamasından yüksek olması bir tarafa, cinsiyet de Türkiye özelinde NEET’likle ilişkili ve bu konuda belirleyici bir husus. Türkiye’de ne eğitimde ne istihdamda olanlar içinde kadınların oranı erkeklerin neredeyse iki katı. 18-24 yaş aralığında NEET olan kadınların oranı yüzde 41.4. Erkeklerin oranı ise yüzde 21.4. OECD ortalamasına bakıldığında kadınların oranı yüzde 14.4’e, erkeklerin oranı yüzde 13.1’e iniyor. İzlanda, Hollanda ve Norveç’te kadınların NEET olma oranı yüzde 7’nin altında.

Kadınlar sağlık ve bakıma yöneliyor

Kadınlar istihdamda yer alamayınca, bu, tercih ettikleri alanların değişmesine de yol açıyor. OECD ülkelerinde de böyle bir trend var ama bu trend minör ölçekte ilerliyor. Türkiye’deki alan değişimi, OECD ülkelerine kıyasla çok daha dramatik oranlarda seyrediyor. Türkiye’de eğitim alanını tercih eden kadınlarda 2015’ten 2022’ye yüzde 4.8’lik bir azalma var. Sağlık ve bakım hizmetlerine rağbet ise yüzde 13.4 oranında artmış. OECD ülkelerinde ise eğitim alanında tercihler sadece yüzde 0.5 azalmış. Sağlık ve bakım hizmetleri de yüzde 2 daha fazla rağbet görmüş. 

3-5 yaşta en düşük  okullaşma oranı

Türkiye’deki eğitim, temelden itibaren OECD ülkelerinin ardında kalıyor. 3-5 yaş aralığında OECD ülkeleri arasında en düşük okullaşma oranına sahip ülke Türkiye. Ülkede bu yaş grubundaki çocuklarda okullaşma oranı yüzde 47.9’ken OECD ortalaması, ülkelerin tümünde zorunlu olmamasına rağmen yüzde 82.5. 6-14 yaş aralığında eğitime katılım zorunlu eğitim sayesinde yüzde 98.8’le OECD ortalamasının (yüzde 98.4) üstüne çıksa da, aynı trend 15-19 yaş aralığında sağlanamıyor. OECD ülkelerinde 15-19 yaş aralığında okullaşma oranı yüzde 84.1’e düşüyor, Türkiye’de ise daha keskin bir düşüşle bu oran yüzde 72.5 oluyor.

Öğrenci başına yapılan eğitim harcaması (dolar)

Eğitim Düzeyi Türkiye Ortalaması OECD Ortalaması
Okul Öncesi 3.930 11.735
İlkokul 4.038 11.902
Ortaokul 4.194 13.528
Lise 4.401 13.719
Yükseköğretim 10.657 20.499
İlkokuldan Yükseköğretime 5.425 14.209


Türkiye’nin birçok alanda cinsiyet eşitsizliğinin en derinden hissedildiği ülkelerden biri olmasına değindik. Sadece bununla sınırlı kalmıyor problemler… Türkiye, bütün eğitim düzeylerinde öğrenci başına en düşük kaynak ayıran OECD ülkelerinden biri aynı zamanda. Eğitim görürken ve sonraki süreçlerde yaşanan sıkıntılar bir açıdan bundan da kaynaklı. Eğitim finansmanları kademeye göre değişiyor ama Türkiye hep OECD ortalamasının çok altında. Öyle ki, okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve lise kademelerinde öğrenci başı yapılan harcama, OECD ortalamasının yarısından bile az düzeyde kalıyor. İlkokuldan yükseköğretime öğrenci başına ayrılan kaynakta ise OECD ortalaması Türkiye’nin hemen hemen üç katı daha fazla.

Norveç’ten 4.5 kat daha az

Tablo böyleyken, eğitimin en kritik yılları olan 6-15 yaşları arasında yapılan toplam harcama da OECD ortalamasının çok altında kalıyor. OECD ortalaması 125 bin 717 dolar yani Türkiye’nin üç katı. Türkiye’de bu periyotta yapılan harcama 41 bin 731 dolar seviyesinde kalıyor ve 29 bin 393 dolarlık harcama yapan sonuncu Meksika’nın yalnızca bir basamak üzerinde. Bu endekste birinci sırada bulunan Norveç’te ise bu zaman diliminde bir öğrenciye 180 bin 367 dolar, ardından gelen Avusturya’da 175 bin 609 dolar, üçüncü İzlanda’da ise 173 bin 43 dolar harcanıyor. Diğer bir deyişle Norveç’le Türkiye arasında öğrenci başı kümülatif harcamada neredeyse 4.5 katlık bir uçurum var.

Türkiye’de temel eğitim özel kaynaklara muhtaç

Eğitime OECD ortalamasından daha az finansman sağlayan Türkiye, ayrıca temel eğitim kademesinde özel kaynakların en yüksek payı teşkil ettiği OECD ülkesi. OECD ülkeleri ortalamasına göre temel eğitimde finansmanın yüzde 93.3’ü kamu kaynaklarından sağlanıyor. Hatta Finlandiya, Norveç ve İsveç gibi ülkelerde ilköğretim kademelerinin tamamı kamu tarafından finanse ediliyor. Türkiye’de ise kamu finansmanı oranı yüzde 76.6 düzeyinde. Özel harcamaların payı ise yüzde 22.9; yüzde 6.4 olan OECD ortalamasının hemen hemen dört katı. Yani Türkiye’de temel eğitim seviyesinde kamunun payı OECD geneline göre çok düşük. Yükseköğretime geçildiğinde ise OECD ortalaması ile Türkiye arasındaki fark kapanıyor. Fakat bu Türkiye’de kamu harcamalarının yükseköğretim endeksli olmasından kaynaklı değil, OECD ülkelerinde özel harcamaların artışından kaynaklanıyor. OECD ülkelerinde kamu finansmanı oranı yüzde 68.3, Türkiye’de ise yüzde 71.8. Özel harcamalar ise OECD ortalamasında yüzde 28.4 olarak gerçekleşiyor, Türkiye’de yüzde 27.3 oluyor. ABD, Avustralya, İngiltere, Japonya ve Kore gibi ülkelerde ise yükseköğretim kademesinde özel harcamalar yüzde 50’den fazla bir kısma denk geliyor.