2025 yılı finansal piyasalarda birçok yatırımcı için zorlayıcı geçerken, Netflix adeta bir istisna olarak öne çıkıyor. ABD Başkanı Donald Trump’ın tarifeleri artırma kararının ardından oluşan satış dalgasına rağmen Netflix hisseleri hızla yükseldi ve sadece iki ay içinde yüzde 25 prim yaptı. Aynı süreçte S&P 500’ün getirisi yüzde 4’ü ancak aşabildi.
Netflix’in başarısı, onu diğerlerinden ayıran temel özelliklerinden kaynaklanıyor: Şirket, fiziksel ürün yerine dijital içerik ithal ediyor. Bu da onu ithalata getirilen vergilerden büyük ölçüde muaf kılıyor. Hatta Trump’ın yabancı yapımlara yüzde 100 vergi koyma tehdidi bile hisse fiyatını sadece yüzde 2 etkiledi.
Geçmişte de benzer krizlerde pozitif ayrışan Netflix, COVID-19 pandemisi sırasında “Tiger King” ve “The Last Dance” gibi içeriklerle milyonlarca yeni kullanıcı kazanmıştı. Piyasalardaki son belirsizlikte de benzer bir güvenli liman olarak görülüyor.
Altın gibi geleneksel güvenli limanların bile zayıf performans gösterdiği şu dönemde, Netflix’in istikrarlı büyüme potansiyeli yatırımcıların ilgisini çekmeye devam ediyor. Ancak yükselen hisse fiyatı beraberinde “pahalı mı?” sorusunu da getiriyor.
Şirketin ileriye dönük fiyat/kazanç oranı 43 seviyesinde. Bu, S&P 500 ortalamasının iki katı ve teknoloji devlerinin oluşturduğu "Muhteşem Yedili"nin de hayli üzerinde. Ancak geçmiş beş yılın ortalamasına bakıldığında, Netflix’in 52 seviyelerinde işlem gördüğü görülüyor. Yani bu seviyeler, tarihsel olarak abartılı değil.
Netflix hikayesinin perde arkası
Baillie Gifford ABD Büyüme Fonu Stratejisti Ben James’e göre Netflix’in hikâyesi sadece abone artışıyla değil, aynı zamanda güçlü bir kârlılık modeliyle besleniyor. James, şirketin 2030 yılına kadar faaliyet marjını bugünkü yüzde 27 seviyesinden neredeyse iki katına çıkarabileceğini düşünüyor.
Netflix, yıllar içinde kendi içeriklerine milyarlarca dolar yatırım yaparak güçlü bir içerik çarkı kurdu. Her yeni abone, daha fazla içerik üretimi için kaynak yaratıyor; bu içerikler de daha fazla abone çekiyor. James’e göre bu döngü, şirketin kâr marjlarını artırmada anahtar rol oynayacak. 2015’te yatırım yaptıklarında Netflix’in marjı sadece yüzde 4,5’ti. O günden bugüne büyük mesafe kat edildi ve şimdi hedef yüzde 50.
Netflix 1 trilyon dolarlık piyasa değerine ulaşmayı hedefliyor
Geçtiğimiz ay The Wall Street Journal’da çıkan bir habere göre şirket yöneticileri, 2030 yılına kadar piyasa değerini 1 trilyon dolara çıkarmayı hedefliyor. Şu an 484 milyar dolar seviyesinde bulunan şirketin bu hedefe ulaşması, öngörülen marj artışına bağlı.
Yeni reklam destekli abonelik planları da bu hedefi destekleyen bir diğer unsur. Kasım 2022’de devreye alınan bu modeller, 2024’te gelirin yüzde 4’ünü oluşturdu. Ancak bu oranın 2025’te ikiye katlanması bekleniyor. Netflix Reklam Başkanı Amy Reinhard’a göre son altı ayda reklamlı katmanlara 24 milyon yeni kullanıcı eklendi. Şirketin bu modeli yapay zekâ ile daha da kârlı hâle getirmesi bekleniyor.
Öte yandan canlı spor içerikleri, hâlâ Netflix’in ulaşmadığı yeni kullanıcıları cezbetme potansiyeline sahip. Şirketin 2024 sonunda 301,6 milyon abonesi vardı. CFO Spencer Neumann’a göre bu sayı, ulaşılabilir hedef olan 700 milyon ila 1 milyar hanenin hâlâ çok altında.
Netflix ayrıca sınırlarını da genişletiyor. Şubat ayında Las Vegas’ta açılan Netflix Bites restoranı, popüler dizi ve filmlerden esinlenen yemekleri sunuyor. Bu yıl içinde açılacak “Netflix Houses” isimli deneyim merkezleriyle fiziksel dünya yatırımları da genişliyor.
FactSet verilerine göre, şirketin faiz, vergi ve amortisman öncesi kârı (EBITDA) bu yıl yüzde 26 artacak. 2026 ve 2027 için beklenen artış ise sırasıyla yüzde 20 ve yüzde 18. Bu veriler, Netflix’in hâlâ bir büyüme hikâyesi sunduğunu gösteriyor.
