29 Mart 2024, Cuma
Haber Giriş: 22.01.2021 08:00 | Son Güncelleme: 16.02.2022 15:14

Markalar büyürken maaşlar küçülüyor

Moda sektörünün ışıltısı, giydiklerimizi üreten işçilerini ve onların emeğini görünmez kılabiliyor. Adil bir düzen talep etmek elimizde
Markalar büyürken maaşlar küçülüyor
Seda Yılmaz
[email protected]
Dünyanın dört bir yanını saran küresel tedarik zinciri sayesinde palazlanan moda endüstrisi, pandeminin en sert vurduğu sektörlerden oldu. Düşen satışlar, önlemler kapsamında açılamayan mağazalar ve tedarik zincirindeki sekteler derken, sektör ciddi bir açmazla karşı karşıya kaldı. Pandemi başlangıcından bu yana aralarında Nike, Zara ve Uniqlo’nun bulunduğu en kazançlı 20 büyük markanın piyasa değeri yüzde 11 artarken, dünyadaki 40 ila 60 milyon tekstil işçisinin maaşları yüzde 21 düştü. Bu bize ne anlatıyor? Üstelik bu işçilerin dörtte üçü kadınken. Esasında, özellikle hızlı moda markalarının tekstil işçilerinin sömürüsüne dayalı bir iş modeline sahip olduğu biliniyordu. Pandemi yüzünden Hindistan, Bangladeş ve Sri Lanka gibi ülkelerde önceden verilen siparişlere göre başlanan veya bitirilen üretimlerin iptal edilmesi ve böylelikle işçilerin kaderlerine terk edilmesi bu iş modelini tüm çıplaklığıyla faş etti. İptal demek, işçilerin ya ücretsiz izne çıkarılmaları ya işsiz kalmaları ya da geçinmeye yetecek miktarda bile olmayan maaşlarını alamamaları demekti. Dünyanın en büyük altıncı tekstil ihracatçısı olan Türkiye’deki duruma bakalım.

Kimse tam ücret alamadı

Tekstil işçilerinin hakları için mücadele veren Temiz Giysi Kampanyası adlı uluslararası ağın Türkiye ayağının kurucusu Abdülhalim Demir, “Alan araştırmamız devam ediyor. Ancak işçi arkadaşlarla yaptığım konuşmalardan, özelikle kısıtlı çalışma dönemlerinde kimsenin tam ücret alamadığını biliyorum. Zaten gerçek enflasyonu ve asgari ücret artış oranını göz önünde bulundurursak, bütün sektörlerde emekçilerin ücretlerinin gerilediğini görebiliriz” diyor. Pandemi, moda endüstrisindeki yapısal eşitsizlikleri gözler önüne sermesinin yanı sıra ümit veren bir gelişmeye de yol açtı. Nisan ayında, sosyal medyada kamuoyu oluşturmak suretiyle başlatılan küresel ölçekli #PayUp kampanyasına destek verenler, Gap’ten tutun da H&M’e kadar pek çok markayı üreticilere ödeme yapması konusunda sıkıştırdı. Böylece, 20’den fazla marka üretim aşamasındaki ve tamamlanmış siparişler için olan borçlarını ödemeyi kabul etti. Bu bize, giysilerimizi üretenlerin haklarını savunarak kazanabileceğimizi gösteriyor. Markalar küresel tedarik zincirinde “Altta kalanın canı çıksın” düsturuyla hareket ediyor olsa da bu düzeni değiştirmek için mücadele etmek ve dayanışmak hepimize düşüyor.  Neler yapabiliriz? Markalardan şeffaflık talep edebiliriz. Tekstil işçilerinin haklarını savunan sivil toplum örgütlerine ve hareketlere destek olabiliriz. Markaları ve kurumları değişime zorlayabiliriz. En önemlisi de sosyal adaletsizliklere karşı hep birlikte sesimizi yükseltebiliriz. Sürdürülebilirlik ve tekstil işçilerinin hakları konusunda takip edebileceğiniz Instagram hesapları @yesilyama @atmos @fas_rev_turkey @remakeourworld @cleanclothescampaign @rememberwhomadethem