15 Mayıs 2024, Çarşamba Gazete Oksijen
Haber Giriş: 22.06.2023 00:00 | Son Güncelleme: 22.06.2023 00:11

Piyasalar saat 14:00'ü bekliyor: Merkez Bankası'nın faiz kararı ne olacak?

Merkez Bankası'nın faiz kararı kararı için nefesler tutuldu. Hafize Gaye Erkan başkanlığında yapılacak toplantı sonrası bugün saat 14:00'te hem Türkiye hem de yurt dışı piyasaların beklediği faiz kararı paylaşılacak. Kararın ne yönde olacağına dair ise kafalar bir hayli karışık
Piyasalar saat 14:00'ü bekliyor: Merkez Bankası'nın faiz kararı ne olacak?

Bloomberg'in haberine göre şu anda Türkiye'nin 900 milyar dolarlık ekonomisini kontrol eden iki eski Wall Street bankacısı, Mehmet Şimşek ve Hafize Gaye Erkan her zamankinden daha bölünmüş bir piyasayla karşı karşıya.

Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan ve Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, ABD'li yatırım bankalarında yaklaşık 20 yıllık deneyimleriyle, en büyük küresel kreditörlerin Türkiye'nin ultra ucuz para döneminden nasıl çıkacağı konusunda keskin görüş ayrılıkları yaşadığı bir dönemde direksiyonun başına geçti.

Artırım olacak ama ne kadar?

Analistler Türkiye'nin iki yıldan uzun bir süre sonra ilk kez faiz artıracağı konusunda hemfikir. Ancak Bloomberg anketine göre, bu artışın ne kadar büyük olacağı konusunda ciddi görüş ayrılıkları var.

Şu anda yüzde 8,5 seviyesinde bulunan bir haftalık repo faizine ilişkin tahminler arasındaki fark kayıtlara geçen en geniş fark. Goldman Sachs Group faizlerin 31,5 puanlık büyük bir artışla yüzde 40'a çıkacağını tahmin ederken, Standard Chartered daha mütevazı bir artışla yüzde 14'e çıkacağını tahmin ediyor.

Yapılan bir ankete katılanların üçte birinden fazlası faizlerin yüzde 20'ye çıkılmasını bekliyor. Bu oran, yüzde 40'lık enflasyona göre ayarlandığında gösterge faiz oranını sıfırın yaklaşık yüzde 20 altında tutmaya devam edecek ve Bloomberg tarafından takip edilen 50'den fazla ekonomi arasında dünyanın en düşük reel oranı olarak kalacak.

BofA: Geçiş hızlı değil kademeli olacak

Aralarında Zümrüt İmamoğlu'nun da bulunduğu Bank of America analistleri, "Olasılıklar hızlı bir geçişten ziyade kademeli bir geçişe doğru eğimli" diyor ve artış oranında yüzde 25'e doğru bir hareket öngörüyor.

Türkiye son 18 ayda para birimini desteklemek için 200 milyar dolara yakın para harcadı ve faiz oranlarını yapay olarak düşük tutarken rezervlerini tüketti. Yine de bu yıl TL yüzde 20'den fazla değer kaybetti ve Arjantin pesosundan sonra gelişmekte olan başlıca para birimleri arasında en kötü performansı gösterdi.

TL savunmasız kaldı bir günde yüzde 7 değer kaybetti

Merkez Bankası bu ayın başlarında yatırımcılar tarafından büyük ölçüde memnuniyetle karşılanan bir hareketle para birimini savunmaktan (dolara müdahale etmekten) bir günlüğüne vazgeçti. Ancak bu hamle ile bir günde TL'nin yüzde 7 değer kaybetmesinin ardından devlet yeniden sürece dahil oldu ve dolar stabil kalmaya devam etti.

Bugünkü karar Türkiye ekonomisi için en büyük adım olabilir

Bugünkü karar, ekonomide ortodoks politikalara dönüşte şimdiye kadarki en büyük adım olabilir ve Erdoğan'ın yeni yönetiminin tonunu belirleyebilir. Ancak yatırımcılar, yıllardır gevşek para politikasının yararını savunan ve kendini yüksek faiz oranlarının "düşmanı" olarak tanımlayan Erdoğan'ın Erkan'ı serbest bırakacağına hâlâ şüpheyle yaklaşıyor.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, selefi Nureddin Nebati'den görevi aldığı gün yaptığı açıklamada "Türkiye'nin rasyonel bir zemine dönme dışında bir seçeneği kalmamıştır" sözlerini kaydetmişti

Eski bir Merrill Lynch tahvil stratejisti olan Şimşek, cumhurbaşkanlığı döneminde benzer görevlerden istifa ettikten beş yıl sonra Erdoğan'ın kabinesine Hazine ve Maliye Bakanı olarak katıldı. Yaklaşık on yıl boyunca Goldman'da çalışan Erkan'ın atanması, yatırımcılar arasında Şimşek'in Türkiye'nin ekonomik modelini yeniden ayarlayabileceği beklentisini artırdı.

Erkan iki haftadır sessizliğini koruyor

Erkan, iki haftadan kısa bir süre önce atanmasından bu yana kamuoyu önünde çok az şey söyledi. Şimşek "rasyonel" politikalar benimsenmesi gerektiğini kabul etti. Ancak Cuma günü ülkenin en üst düzey iş dünyası ve bankacılık yöneticilerine, istenmeyen yan etkilerden kaçınmak için dikkatli davranmak istediğini söyledi ve para maliyetini çok keskin bir şekilde yükseltmekten çekindiğini ima etti.

Erdoğan Şimşek'e desteğini belirtti ancak ekonomik görüşlerinin değişmediğini de söyledi. Erdoğan, 2020'de geleneksel para politikalarına kısa bir dönüşe izin verdi, ancak faizleri çok agresif bir şekilde artırdığı için Naci Ağbal'ı görevden aldı.

Dört yıl içinde beşinci merkez bankası başkanını atayan Erdoğan, paranın maliyetini düşürmenin eninde sonunda daha yavaş ve daha istikrarlı bir enflasyonla sonuçlanacağını savunuyor ki bu, dünyadaki başlıca merkez bankalarının temel önermesine aykırı bir inanç.

Sert faiz artışı stres yaratabilir

Şimşek ve Erkan, Erdoğan'ın her ne pahasına olursa olsun büyüme stratejisine karşı zorlu bir görevi üstlenirken, bu iki ismin yıllarca süren müdahalelerinin mirasıyla mücadele etmek zorunda kalacağı ortada. Faiz artışları çok agresif olur ya da çok hızlı yapılırsa  finansal sistem üzerinde stres yaratabilmesi mümkün.

Mevduat faizlerinde daha yüksek faiz talebi

Üç aya kadar vadeli TL mevduatların ortalama getirisi yüzde 40'a yaklaşıyor; bu da yerli yatırımcıların tasarruflarını yerel para biriminde tutmak için çok daha yüksek oranlar istediğinin bir işareti.

Bloomberg Economics'e göre, Merkez Bankası'nın uzlaşmaya varması halinde gösterge faiz yüzde 15'e yükselirken, kredi verenlere daha maliyetli kanallardan fon aktarılması mümkün olacak. Böyle bir hamle, politika faizini Türk şirketlerine verilen kredilerin maliyetiyle uyumlu hale getirecek.

Kademeli geçiş muhtemel

Morgan Stanley ekonomistleri Hande Küçük ve Alina Slyusarchuk'a göre, Para Politikası Kurulu'nun finansal sistem üzerinde strese yol açmadan gösterge faizini kademeli olarak TL mevduat faizlerine yaklaştırmaya başlaması muhtemel.

Küçük ve Slyusarchuk konu hakkında şu sözleri kaydetti: "Enflasyon beklentilerini düşürmek için kredibiliteyi artırmak, arka planda düşük faizlere yönelik güçlü siyasi tercih göz önüne alındığında, bize göre kolay bir iş olmayacak. İlk normalleşme adımlarının ardından, PPK muhtemelen daha şahin bir ton benimseyecek ve enflasyon beklentilerini düşürmek için daha fazla faiz artırımı sinyali verecek"