Atilla Köksal
Dünya Tasarruf Günü bir erdem olarak tasarruf alışkanlığını yerleştirmek amacıyla 1924 yılında Dünya Birikim Bankaları Enstitüsü WSBI tarafından kutlanmaya başladı. Bugün Dünya Tasarruf Günü 100’üncü yılına yaklaşırken, ekonomistler bu kavramı psikolojik kalıpları analiz ederek anlamaya çalışıyor ve bireyleri tasarrufa yönlendirmenin yolunu davranışsal müdahaleler yapmak olarak görüyorlar.
Davranışsal ekonomi alanında Duke Üniversitesi ile kapsamlı bir proje yürüten Finansal Okuryazarlık ve Erişim Derneği (FODER) olarak tasarruf ve birikim davranışlarının temelinde demografik yapı ve gelir dağılımı özelliklerinin yer aldığını vurguluyoruz. Türkiye’de genç nüfusun oransal olarak azalması, emekli maaşlarının günden güne düşmesine sebep oluyor. Bu da bireylerin tasarruf alışkanlıklarını gelecekleri için kritik hale getiriyor. Gelir dağılımı eşitsizliği ise toplumda önemli bir kesimin ancak temel ihtiyaçlarını karşılayacak seviyede gelir elde etmesine ve tasarruf kararlarının “toplu para gelmesi umulan” bir geleceğe ötelenmesine yol açıyor. Sonuç olarak Türkiye’de hane halkı tasarruflarının ekonominin büyüklüğüne göre çok düşük bir seviyede olduğunu görüyoruz. Bu durum Türkiye’de büyümenin yeterince kapsayıcı olamaması ve refah yaratamaması sonucunu doğuruyor. Bu noktada finansal okuryazarlığa davranışsal yaklaşımın önemi ön plana çıkıyor. Çünkü özellikle emeklilik için tasarruf yapmak ve daha düşük gelir seviyesinde tasarrufa kaynak ayırmak belli bir sabır, disiplin ve psikolojik hazırlık gerektiriyor.