21 Mayıs 2025, Çarşamba
Abone Ol Giriş yap
Haber Giriş: 12.05.2025 00:00 | Son Güncelleme: 12.05.2025 00:03

Türkiye’de madenciliğin geleceğine yön vermek: Verimlilik, ESG ve sanal ikizlerin rolü

Türkiye’de madenciliğin geleceğine yön vermek: Verimlilik, ESG ve sanal ikizlerin rolü
A+ Yazı Boyutunu Büyüt A- Yazı Boyutunu Küçült

Hakan Kul, Dassault Systèmes Türkiye Ülke Müdürü

Dünyanın pek çok yerinde olduğu gibi Türkiye'de de madencilik sektörü kritik bir eşikte. Bir yandan enerji dönüşümü, endüstriyel büyüme ve dijitalleşme nedeniyle kritik hammaddelere olan talep hızla artıyor. Öte yandan, madencilik şirketleri çevresel etkilerini azaltma, gelişen ESG (Çevresel, Sosyal ve Yönetişim) düzenlemelerine uyma ve daha şeffaf ve verimli bir şekilde faaliyet gösterme konusunda artan beklentilerle karşı karşıya.

Bu talepleri dengelemek ise kolay değil. Madenciliğin ülke ekonomisinde -özellikle bor, mermer, altın ve nadir toprak elementleri üretiminde- stratejik bir rol oynadığı Türkiye'de, modernleşme ve uyum sağlama baskısı giderek artıyor. Arama, planlama ve çıkarmaya yönelik geleneksel yaklaşımlar sürdürülebilirlik, verimlilik ve risk yönetimi bakış açısıyla yeniden değerlendiriliyor.

Karşılaşıan yeni zorluklar: Çevresel risklerden veri dağınıklığına

Madenciliğin operasyonel çerçevesini yeniden şekillendirme sürecinde bizleri birçok zorluk bekliyor. Bunlardan ilki ve en önemlisi, madencilik faaliyetlerinin çevresel ayak izlerini oluşturan arazi bozulması, su kullanımı, atık üretimi ve karbon emisyonlarıdır. Türkiye çevre mevzuatını güçlendirdikçe ve AB standartlarıyla daha uyumlu hale geldikçe, madencilik şirketleri sürdürülebilirlik çerçevesinde ölçülebilir gelişmeler gösterme konusunda artan bir inceleme altında.

İkinci bir zorluk ise operasyonel karmaşıklık. Madenler, jeolojik belirsizlikten enerji fiyatlarına ve küresel tedarik zinciri aksaklıklarına kadar çok sayıda değişkene sahip dinamik ortamlar. Çoğu durumda, departmanlar arasındaki veriler silo halinde kalıyor ve bu da sahada neler olup bittiğine dair eksiksiz, gerçek zamanlı bir resim elde etmeyi zorlaştırıyor.

Son olarak, ESG uyumluluğu artık sadece bir raporlama gerekliliği değil, stratejik bir zorunluluk haline geliyor. Yatırımcılar, düzenleyiciler ve topluluklar madenciliğin toplumu ve çevreyi nasıl etkilediği konusunda daha fazla şeffaflık, daha fazla hesap verebilirlik ve daha fazla yenilik talep ediyor.

Bu kesişen baskıları ele almak için Türkiye'deki madencilik şirketleri giderek daha fazla dijital dönüşüme yöneliyor. Amaç artık sadece mevcut süreçleri otomatikleştirmek veya dijitalleştirmek değil, madenciliğin uçtan uca nasıl planlandığını, işletildiğini ve izlendiğini yeniden düşünmek.

İlgi çeken kilit kavramlardan biri, fiziksel madencilik ortamını yansıtan dinamik bir dijital model olan Sanal İkiz. Geleneksel simülasyon araçlarının aksine, Sanal İkizler şirketlerin jeolojik, çevresel, operasyonel ve ekonomik verileri tek bir platforma entegre etmesine olanak tanıyor. Bu da daha doğru senaryo planlaması, daha hızlı karar verme ve sahada herhangi bir işlem yapılmadan önce çevresel etkinin daha net anlaşılmasını sağlıyor.

Örneğin, Sanal İkiz teknolojisi sayesinde şirketler birden fazla maden planını test edebiliyor ve her birinin su kullanımını, enerji talebini, atık üretimini ve CO₂ emisyonlarını nasıl etkilediğini anında görebiliyor. Bu, herhangi bir fiziksel değişiklik gerçekleşmeden önce sürdürülebilirlik hedefleriyle uyumlu proaktif ayarlamalara olanak tanıyarak zamandan, maliyetten ve çevresel zarardan tasarruf sağlıyor.

GEOVIA ile ESG’ye uyumlu madencilik mümkün

Bu yaklaşımın pratik bir uygulaması, Dassault Systèmes'in bir çözümü olan ve madencilik şirketlerini keşif ve planlamadan çıkarma ve rehabilitasyona kadar tüm değer zinciri boyunca destekleyen GEOVIA. GEOVIA'nın yetenekleri arasında 3D jeolojik modelleme, kaynak tahmini, maden tasarımı ve çevresel analiz yer alıyor ve bunların hepsi iş birliğine dayalı bir platformda gerçekleştiriliyor.

Bu özellikler madencilik şirketlerinin ölçek, olgunluk ve dijital hazırlık açısından önemli ölçüde farklılık gösterdiği Türkiye için büyük önem taşıyor. GEOVIA, daha küçük operatörlerin modüler bir şekilde dijital yetkinlikler oluşturmasına olanak tanırken, daha büyük şirketler karmaşık varlık portföylerini yönetmek için gelişmiş analitiklerden faydalanabiliyor.

Bunun ötesinde GEOVIA'yı operasyonel iş akışlarına entegre etmek, sadece şirketlerin emisyonları takip etmesine veya ESG göstergelerini raporlamasına yardımcı olmuyor, aynı zamanda sürdürülebilirliği günlük kararlara dahil ederek mevzuata uyumu teşvik ediyor. Örneğin, taşıma yolu tasarımları yakıt kullanımını azaltmak için optimize edilebilir; patlatma stratejileri yerleşim alanlarının yakınında toz ve titreşimi en aza indirmek için değiştirilebilir.

Hakan Kul

 

Türkiye’nin küresel dönüşümdeki yeri ve geleceğe bakış

Türkiye temiz enerji, altyapı ve yüksek teknoloji endüstrileri için küresel değer zincirinde kendini konumlandırırken, madencilik sektörü de buna uygun olarak gelişmeli. Bu hem bir zorluk hem de bir fırsat niteliğinde.

Madencilik endüstrisi önemini korumaya devam edecek, ancak madencilik yöntemlerimizde bazı değişikler yapılması gerekiyor. Bu da kaynakları nasıl çıkardığımızı, zararı nasıl en aza indirdiğimizi ve madencilik sonrası arazi kullanımını nasıl planladığımızı geliştirmek anlamına geliyor. Sanal İkizler gibi teknolojiler, hedefler ile uygulama arasında, yani kağıt üzerindeki ESG hedefleri ile sahadaki ölçülebilir etki arasında bir köprü görevi görebiliyor.

Dassault Systèmes olarak veri odaklı, iş birliğine dayalı ve öngörülü madenciliğin uzak bir vizyon değil, acil bir gereklilik olduğuna inanıyoruz. Daha sürdürülebilir, verimli ve geleceğe hazır bir madencilik sektörü oluşturacak araçlar zaten mevcut. Bir sonraki adım bunları ölçeklendirmek, yerel gerçeklere uyarlamak ve çalışma şeklimizin özüne yerleştirmek.

Referanslar:

Advancing Sustainable Sourcing in Mining with Virtual Twin Technology 

Building Efficient and ESG-Compliant Mines with Virtual Twins 

İlandır